32- ALİ'M

57.4K 2.8K 2.1K
                                    

Günler artık daha da normal geçmeye başlamıştı. Bu normallik o uzun süren acı dolu günleri geride bırakmaya yüz tutmuştu. Elbette ki akıllara geliyor ama yeni bir hayat diyerek eskiye yer vermemeye çalışıyorduk.

Ali, bu süre içinde ailesi ile tamamen bağları koparmıştı. Bana zor bela olayı anlattığında üç gün boyunca okula gitmeyip sadece onun için ağlamıştım. O izin vermese de gizli saklı anneme de anlatınca o da üzülmüştü ve artık Ali'nin eve gelmesine izin veriyordu.

Ben okula devam ediyordum, ama Ali okuldan atıldığı ve artık parasız kalıp Talha'nın evinde yaşadığı için bir kafede iş bulmuştu. Normalde böyle yerde çalışan biri olmazdı ama artık sanırım yol parası bile bulamayınca bir süre mecbur kaldı.

Devlet lisesine devam etmesi mümkün değildi artık, sadece özel lisede okuyabilirdi. Bunun içinde para biriktirmesi gerekiyordu. Onu ikna etmiştim, eğer para toplanırsa liseye devam edecekti.

"Eren geliyor musun?" diye sordu Akif yanında yürürken. Ona doğru döndüm, yanında Enes ve Ulaş vardı.

"Olur gelirim ama çok fazla duramam he" dediğimde elini olumlu işarette kaldırdı.

"Aa arkadaşın gelmiş." dedi kapıda bir noktaya kilitlenip. Gözlerimi ondan çekip kapıya doğru baktım. Ali gelmişti. Yüzüm mutlulukla parlarken, gülümsemiştim.

"Akif..." dedim Ali'ye bakarken. "Tamam tamam, başka zaman takılırız." dedi ne diyeceğimi anlamış gibi. Ona dönüp gülümsedim. O da gülümseyip diğerlerine yetişmişti.

Ali bir deri ceket, altına beyaz geniş bir tişört giyinmişti. Zincirli kolyesi teninde parlıyordu. Altında siyah bir kot vardı. Tabakasını tutmuş sigara kağıdını işaret ve orta parmağının üzerinde tutmuş tütün koyuyordu. Kafasını hafifçe çevirip beni görünce devam etti işine. Yanına yaklaştım.

"Ali... Neden geldin?" dediğimde sırıtını dayadığı duvarda kağıdın iki ucunu birleştirdi ve fazla tütünü tabakaya atarken bana bakıp gülümsedi.

"Sevgilimi okul çıkışında almaya gelemez miyim?" dediğinde gülümsememi gizlemek için dudaklarımı ısırdım ve etrafa bir bakış attım bizi duyan var mı diye. Yanımızda kimsenin olmadığını anlayınca yeniden Ali'ye döndüm. O da birleştirdiği kağıdı ince bir hale getirip kağıdın ucunu yalayıp fazla olan yerleri dişiyle kesti ve bir kez daha boydan boya yaladığı yeri yapıştırıp üzerinden geçtikten sonra tabakayı kapattı ve sigarayı ağzına koydu.

"İşten erken çıktım bende biraz seninle vakit geçirelim diye okuldan alayım dedim." dedi tabakasını arka cebine koyarken. Ardından bir çakmak çıkarıp sigarasını yaktı. Ona gülümsedim.

"Nerede vakit geçireceğiz?" dediğimde sigarasına doğru bakıp bir duman çekti ve ardından yüzüme bakıp dumanı havaya bıraktı.

"Bilmem bir yere gitmek ister misin?" dediğinde parasının olmadığını bildiğim için tabi ki ona göre cevap verecektim.

"Gezelim öyle..." dediğimde sigara dudaklarındayken kafasını salladı. Yaşlandığı duvardan ayrıldı. Kolunu omzuma bir erkek kanka gibisinden atınca derin bir nefes çektim içime.

Yürümeye başlarken o da sigarasını içmeye devam ediyordu. Okuldan ayrılana kadar konuşmamıştık. Yaralı iyileşmişti artık.

"İşin nasıl geçti?" diye sorunca sesli bir şekilde dumanı dışarı verdi.

"Müşteri ile kavga ettim yine." dediğinde gözlerimi devirdim.

"Yine ne oldu?"

"Gelmiş bana koçum diyor, sen kimsin amına koduğumun dangalağı. Bana üstten üstten bakacağını kafeye gelip iki çay içerek mi düşündün yarramın başı..." dedi ardından bana baktı. "Pardon yavrum."

SAVAŞMA SEVİŞ Where stories live. Discover now