31- ALİ'NİN MANİTASI

57.1K 2.8K 1.9K
                                    

İlk defa geldiğim evde oturmuş, Ali'yi bekliyordum. Talha karşıma geçmiş yine bana sorgulayan bakışlarını yolluyordu. Ama bu sefer haklıydı. İkimizin bir ilişkisi olduğunu öğrenmişti.

Biz deniz kenarında uzun süre oturduktan sonra artık üşümeye başlamışken ve Ali'nin yaralı olan yerleri kanamaya başlarken mecburen kalkmıştık. Benim eve annemden dolayı gidemezken, Ali'de ailesi ile kavga ettiği için evine gidemiyordu. Talha abisi olacak adamı bir hastane köşesine attıkta sonra bize evini açmıştı. Tabi ki ilk başta el ele tutuşma mevzusunu sormuştu. Ali de bütün soğukkanlı haliyle anlatmıştı. Talha benim değil de onun böyle bir şey yapmasına şok olup uzun süre kendine gelememişti.

Bir kapı açılma sesi geldiğinde Ali'nin banyodan çıktığını anladım. Talha'dan bir pantolon ve bir tişört almıştı ama tişörtü giyinmeden havlu ile saçını kurulayarak içeri girdi. Yaraları halen dursa da vücudu temizlenmişti.

"Eren acıkmıştır, söyledin mi bir şeyler?" dedi saçını kuruttuğu havluyu kenara atıp masanın üzerinden bir sigara alırken.

"Söyleyeyim." dedi Talha ifadesiz bir sesle. Ve telefonu alıp ayağa kalktı. Ali sigarasını yakıp yanıma oturdu ve ayağını sehpaya koydu.

"İyi misin?" diye sordu gözlerimin içine derin bir şekilde bakıp. Kafamı salladım.

"İyiyim." dediğimde kafasını salladı ve sigarasından bir duman çekti yaralı elleri ile. Dumanı geri bırakırken zil çaldı. Bana baktığında kapıyı açmamı söylediğini anladım. Bende ona dik dik baktım. Bana bakarken sigarayı dudağına yerleştirdi ve ayağa kalktı. Yürürken bile halen bana bakıyordu. Daha sonra kapıya gidip açtığında Mete'nin şok olmuş gözlerle Ali'ye baktığını gördüm.

"Duyduklarım doğru mu Ali?" dedi daha içeri girmeden. Ali arkasını dönüp sigarayı tekrardan parmaklarının arasına alırken ağzında mi dumanı gözlerini kısarak geri bıraktı.

"Hangisi?" diye sorduğunda geri yanıma gelip kurulmuştu. Mete birkaç saniye de bakıp içeri girdi.

"Eren konusu." dedi bana bakıp. Ali kafasını salladı ve sigarayı baş ve işaret parmağı ile ucundan tutup küllüğe bıraktı ve ağzının yanı ile dumanı üfleyip bana yaklaştı. Uzanıp dudağıma ufak ama derin bir öpücük kondurunca donup kalmıştım. Geri çekildi birkaç saniye sonra.

"Uzun uzun anlatmama gerek yok." dedi ve arkasına yaslandı. Mete gözlerini sonuna kadar açmış bize bakıyordu.

"Vay anasını avradını sikim koskoca Ali, peşinde yüzlerce kız varken bir erkeğe mi vuruldu?" dedi Ali olduğu için muhtemelen diğer söyleyeceklerini yutmuştu.

"Aynen kardeşim." dedi sinirle. Ardından bana dönünce elini yanağıma koyup yanağımı okşadı ve çeneme kadar indirdi elini. Mete halen şoktaydı.

"Sen demek o yüzden hep Eren'i..." dedi Mete, kendi kendine konuşuyor gibiydi.

"Off Mete, git şaşkınlığını başka yerde yaşa. Zaten başım çatlıyor." dedi ayağını yeniden sehpaya koyarken.

"Adama bak ya şaşırmamıza bile izin vermiyor." dediğinde biraz daha eski haline dönmüş gibiydi.

"Oo nerde kaldın kral, kıyamet koptu." dedi Talha içeri girerken. Mete onu umursamadan halen bana bakıyordu.

Daha sonra pizzacı gelince pizzaları sehpaya koyduk. Bir tek Ali yiyordu, hepimiz ona bakıyorduk. İkinci dilimde gözlerini yukarı çevirip bize baktı.

"Yiyin!" dedi sert sesiyle. Bu eski Ali'ydi işte. Talha ve Mete kafalarını sallayıp normale dönmeye çalışarak pizzalarını alırken ellerine, Ali bana döndü.

"Yesene canımın içi." dediğinde iki çocuk öksürük krizine girmişti. Bende yutkundum ve kafa salladım.

Ali boğulmak üzere olan çocuklara aldırmadan ağzına büyük büyük lokmalar alarak pizzayı bitirdi. Bir buçuk litrelik kolayı açıp bardağa dökmeden kafasına dikti.

Biz daha insancıl yerken onun yemeği bitmiş yeniden bir sigara yakmıştı. Ona sormam gereken çok şey vardı ama ne o anlatmak istiyordu ne de ben onu zor duruma sokmak.

Yemekler bitince kalkıp Talha'ya yardım ettim. O bana daha alışmış gözlerle bakarken, ben halen mal gibi bakıyordum. Çünkü Ali'nin bu haline alışmamıştım. Yanına gelmemi istemeyen adam beni arkadaşlarının yanında öpmüştü. Mutfaktan çıkıp içeri gittim.

"Ali, benim gitmem lazım." dediğimde o bir şeyler konuşuyordu. Bana dönüp birkaç saniye baktı ardından kafasını salladı. Elinde ki sigarasını söndürüp ayağa kalkarken beni bırakacağını anlamıştım. Yanımda duran Talha'ya döndüm ve gülümsemeye çalıştım.

"Teşekkür ederim."

"Ne demek." dedi o da samimiyetle. Ali sanki onlar ona yardım edip sevmek zorundaymış gibi davransa da , onlar aslında Ali'yi çok seviyordu. Ali yanıma gelince Mete'ye bir baş selamı verdim. Ali Talha'nın montunu giyerken dudağının kenarını baş parmağı ile kaşıdı.

"Sen çık geliyorum." dediğinde anlamasam da kafamı salladım. Ben kapıdan çıkıp asansörün olduğu yere gitmiş gibi yaparken kapı yarı aralık kalmıştı.

"Talha para yok yanımda, borç versene biraz." dedi Ali. Dudağımı sarkıttım, bir de benden mi utanmıştı. Talha'dan cevap gelmedi. Birkaç hışırtı geldi.

"Ali borç falan ayıp oluyor, kardeşimsin." dediğinde hızla asansöre ilerledim. Ali kapıdan çıkarken bana baktı.

Kapıyı arkasından kapatıp yanıma geldi ve beraber asansöre bindik. Aşağı inince direkt kapının önünden bir taksi çağırdı, taksi önümüzde dururken o öne bende arkaya binmiştim.

Taksiciye evimi tarif etti, eve gelene kadar da bana arada bir bakış atsa da konuşmadım. Taksi evimin önünde durunca bana döndü.

"Sen eve gidip dinlen, ben seni ararım." dediğinde kafamı salladım.

"Görüşürüz, ara." dedim sonda vurgu yapıp. Gülümseyip göz kırptı. Ben taksiden inerken o benim girmemi bekledi.

SAVAŞMA SEVİŞ Where stories live. Discover now