"İşte yastığın burada." Gözlerindeki gülümsemeye kayıtsız kalamayıp gülümserken, gülüşüm daha da büyüyor ve yanaklarım alev alıyordu. Dudaklarımı kemirip, sonunda gözlerimi ondan çektim ve başımı omzuna yasladım. 

Yoongi'nin kokusu tüm ruhumu doldururken, karşımdaki manzara gittikçe kusursuzlaşırken ve yıldızlar üstümüzde bize göz kırparken fazla mutlu ve huzurluydum. Olan bütün bu şeyler daha fazla iyi hissetmemi sağlıyor ve eksiklikleri dolduruyordu. 

"Bugün çocukların söylediği şey... o şey tamamen şakaydı. Yani, ben kıskanmadım. Asla kıskanmadım. Ben onu kıskanmam...yani şaka yaptılar aslında." Kendi kendine kekeleyerek konuşmaya başladığında neyden bahsettiğini hatırlamıştım. Bu akşam geceye kadar çocukların hepsi Yoongi ile uğraşmış ve sahte sevgilisini kıskandığını söyleyip durmuşlardı. Yoongi'nin ise şu an bunu hatırlayıp, açıklama yapması fazla ama fazla sevimliydi.

"Çocukları biliyoruz." dedim kafamı kaldırmayıp fısıldayarak.

"Yine de çok saçma. O kızı neden kıskanayım ki? Üstelik çocuklardan neden kıskanayım? Üstelik onu sevmiyo.." Arkadan gelen yüksek sesli bir kadın çığlıyla Yoongi'nin sözü kesilmiş, ben ise yerimden sıçrayarak hızlıca onun ellerine davranmıştım.

"O neydi?" Arkamdaki eski ve bakımsız evlere dönüp baktığımda her yer karanlık görünüyordu. Ara sıra tekrardan yankılanan kadın çığlıkları ve küfürler bu sessizlikte yankılanıyordu.

"Ah! Yine başladık, harika." Yerinden kalkarak elimden tuttu ve arabaya doğru hareketlendi Yoongi. Gözlerimi evlerden çekemeyerek onun peşinden sürüklendiğim de korkuyla paniklemiştim.

"Neler oluyor? Polise falan haber verelim, bir şeyler yapalım."

"Polisler gelmiyor bile." Beni arabaya bindirip, kemerimi taktığında sürücü kısmına geçti ve devam etti. "İlk başıma geldiğinde polisleri aramıştım ama bana onlara bulaşmamam gerektiğini, artık kendilerinin bile ilgilenmediğini söyledi. Sanırım uyuşturucu işinde falanlar ve kadın belirli aralıklarla kocasıyla bu şekilde kavga ediyor. Sen araya girmeye kalkarsan da kadın senin saldırdığını söylüyor." 

Omuz silkerek arabayı çalıştırdığında geri geri gitmeye başlamıştı. Hala o çığlıkları üstümden atamamış, eve doğru bakıyordum. Bir gölgenin evlerin arasından çıkıp, yola doğru koştuğunu görmüştüm. Bir kadın gölgesine benziyordu. Çığlıklar devam ederken gözümü kırpamadım ve arka arkaya giden Yoongi'yi dürtükledim tekrardan.

"Bunlar kötü insanlar Seon Ah. Başın belaya girer." Düz yola çıktığımızda arabanın peşinden koşan kadın gittikçe daha geride kalmıştı. Bu mükemmel gecenin bu şekilde bitmesi ne kadar şanssızlık olsa da devam ettirmek istedim. Kulakları alıp takarak, şarkıyı tekrardan açtım. Kafamı yana çevirip, yolu izleyerek dinlediğimde bu geceyi böyle hak ederek bitirmek istemiştim. 

Ve tüm gece aklımda kalmıştı bu şarkı. Uykumun içinde bile kulaklarımdaydı, gerçi çok uyuduğum söylenemezdi. Bilmediğim bu şarkının melodisi beni ödül için gidilen mekana kadar bile takip etmişti.

"Bir fotoğrafını çekebilir miyim?" Dedi, benim saçımı ve makyajımı yapan tatlı kız. Mahçup bir şekilde olumsuz anlamda kafamı sallamıştım. Çocuklar beni bu konuda tembihlemişti.

"Gizlilik için fotoğraf çektirmiyorum, üzgünüm."

"Hayır, sorun değil. Sadece çok..çok büyüleyicisiniz." İltifatına utanarak gülümsediğimde kapının açılmasıyla Soo Bin girmişti içeri. Gelmesiyle ayaklandığımda bir süre bakışlarının baskısı altında kalmıştım.

KRALİÇE  |   MYGWhere stories live. Discover now