[ 27 ]

4.1K 456 381
                                    


Korkuyorum. Şu an inanılmaz korkuyorum. En son bu duyguyu çocukluk yıllarımda, annemin cesedini evin tam ortasında bulmadan birkaç dakika önce yaşamıştım. Bu kadar şiddetlisi ondan sonra olmamıştı. Bundan sonra da olacak mıydı bilmiyordum.

Ama bu sefer kendim için değildi. Sevdiklerim içindi. Çocuklar için korkuyordum, benim yüzümden onlara bir zarar gelmesinden korkuyordum.

Yerden kaldıramadığım ayaklarımı yere sürte sürte yürümeye devam ettim. Mutfaktalardı. Çocuklar ve adını henüz bilmediğim ama benim kabuslarım olabilecek olan kişi. Kendimi sakinleştirmeye çalışıp, mutfağa girdiğimde bir anda tüm gözler bendeydi.

"Sen de kimsin?" Orta yaşlarda olmasına rağmen gayet hoş ve şık giyinimli olan yani kabusum sormuştu bu soruyu. Onunla göz göze geldiğimde göz bebeklerimin titrediğinin farkındaydım.

Çabucak önünde eğildim. Konuşmalıydım, evet konuşmam gerekiyordu ama ne diyeceğimi kestiremiyordum. Sesimin nasıl çıkacağını bilemiyordum. Şu an her konu da tedirgindim.

"Efendim, o benim kuzenim." Bir anda sandalyedeki yerinden kalktı ve yanıma gelip elini omzuma attı Yoongi. Beklediğimden daha rahattı ya da öyle görünüyordu.

Onun beni tanıtmasıyla çabucak bir daha eğildim. Saygı da kusur etmemeliydim, hiçbir konu da hata yapmamalıydım. Mükemmel olmalıydım.

"Merhaba efendim, ben..Honja." Dedim kendimi tanıtarak. İsmimi bu dakikaya kadar düşünmemiştim, pardon sahte ismimi. Klasik, herhangi isimlerden birini söylerim diye düşünüyordum ama bu, nereden gelmişti aklıma?

Çocukların bakışlarıyla birlikte adamınki de kısıldı. Muhtemelen ilk defa duyuyorlardı. Belki de daha önce bu isme sahip birileri vardır bilemiyorum.

"Min Honja..." Kendi kendine uzattı ve sonrasında tekrardan sustu. Beni süzüyordu baştan sona farkındaydım.

"Neden buradasın Honja?"

"Ben..." Yoongi bir defa daha beni kurtarmış ve konuşmama izin vermemişti.

"O çok hasta efendim. Kendisi bizim köyümüzde yaşıyor. Kanser teşhisi konuşunca da buradaki doktorlara görünmek için geldi. Başka kimsesi olmadığı için de benim yanımda kalmaya başladı. Size söyleyecektim ama doğru zamanı bulamadım."

"Kanser mi? Ne feci!" Bakışları hüzünle doldu ve ayağa kalktı. Samimi miydi değil miydi karar verememiştim. Elini omzuma yerleştirdi ve tepeden baktı bana. Boyu beklediğimden daha uzundu. Ön kısımlarında birikmiş uzun saçları her an gözüne girecek gibi duruyordu.

"O yüzden mi böyle maskeli ve şapkalı dolaşıyorsun?"

"Dikkat etmem lazım efendim, bir de saçlarım çok dökülüyor bu beni rahatsız ettiği için şapka takıyorum."

"Anladım." Sonrasında Yoongi'ye döndü. "Onu bir otele yerleştirebilirdin ya da bir kliniğe yatırabilirdin. Burasının doğru yer olduğuna emin misin?"

"Şehir hayatıyla ilgili birçok şeyi bilmiyor. Yalnız kalmaktan korktuğu için onu yanımdan ayıramadım efendim. Bir de bazen nöbetler geçirip, bayılabiliyor kısacası tek kalması onun için zararlı." Dudaklarını içeri çekip anlarcasına başını salladı adam.

"Burada kalmanın sorun olacağını sanmıyorum. Ne de olsa kız değilsin değil mi?" Ve garip bir gülümseme... Biz de ise ölüm sessizliği...

"Ben de yönetici Kim Jae! Bir süre burada bu fırlamalarla yaşayacağım. Artık seninle de!" Uzattığı elini yavaşça sıktım ve bir daha eğildim.

KRALİÇE  |   MYGWhere stories live. Discover now