[ 36 ]

4K 433 716
                                    

Saatler geçiyordu, dakikalar geçiyordu ve ondan hala haber yoktu. Boş salonda yedimiz oturmuş, hiçbirimizden çıt çıkmazken ondan gelecek haberi bekliyorduk. Tekli koltukta pısmış bir şekilde oturmuş, ellerimi bacaklarımın arasına yerleştirmiş, başım önde ondan gelecek iyi bir şey bekliyordum. Tüm çocuklar gibi.

Kapı anahtarla açıldığında, hepimiz aynı anda havaya fırlamıştık. Anahtarla girildiğine göre evde eksik olan tek kişi gelmişti. Yoongi. Hepimiz sabahtan beri onu bekliyorduk. Şirkete gitmişti ve son olanlarla ilgili kısa bir toplantı yapılmıştı. Sonucu bize söyleyecek tek kişi oydu. Bundan sonra çizmemiz gereken yolu onların aldığı kararlar belirleyecekti. 

Kapıya doğru ilerlediğimizde Yoongi yanımızdan hızla geçerken, peşinden bir kız ve bir adam daha girmişti içeri. Onları görmemle hemen önümde olan Jin'in arkasına sıvıştım. Anlaşılan yanlış bir şey yoktu ki Yoongi onları habersiz eve getirmişti ve anlaşılan ikisi de burada olduğumu biliyordu. 

Kızla bakışmamızla birlikte bana doğru geldi ve aramızdaki Jin çekildi. Kısa bir süre bakıştıktan sonra yanımdan yavaşça geçti ve Yoongi'yi takip ederek içeri geçti. Öylece bakakalmıştım arkasından. Düşündüğüm tek şey ne kadar güzel olduğu ve ne kadar güzel göründüğüydü. Üzerinde sarı, kolları kısa, tatlı görünen bir bluz vardı. Biraz kısaydı ve az da olsa göbeği görünüyordu. Üzerinde mavi, küçük semboller vardı. Altına ise kısa, kot bir etek giymişti. Pembeye yakın tondaki uzun ve kahküllü saçları, parlak ve pürüzsüz gösteren makyajıyla hem sevimli hem güzel görünüyordu. 

Ben ise, pek kıza benzemiyordum. Üzerimde bana oldukça bol gelen siyah bir tişört ve gri, diz kapağımın biraz üzerinde bir şort vardı. Saçlarım ensemde hafif bir şekilde topluydu. Çocukların beni çekiştirmeleriyle yanlarına giderken, onun ne kadar güzel olduğunu benim ise ne kadar pasaklı olduğumu düşünüyordum. O da öyle düşünüyor olmalıydı ki bakışlarını üstümden çekemiyordu.

"Demek birlikte yaşıyorsunuz." dedi beni süzerken.

"Kısa bir süreliğine misafirim." Yutkunarak konuştuğumda Yoongi'nin sevgilisi olmaya uygun olduğunu düşünüyordum. 

"Evet, bizimle yaşıyor." Yoongi başını kaldırıp, net bir şekilde konuştuğunda çocuklar etrafına dolaşıp meseleyi sormaya başlamışlardı. 

"İlişkimiz olduğuna dair iddiaları sürdürmemizi istiyorlar. O yüzden şimdi de buraya fotoğraf çektirmeye geldik. En son fotoğrafı kim attı?" 

"Ben." Namjoon elini kaldırdığında kız da onlara doğru yaklaşmış ve aralarına girmişti.

"Nerede çektin oppa? Aynı yerde çekmemi istiyorlar." 

"Şu koltukta." Evet, hatırlıyordum.

"Tamam, hemen çekelim de bitsin." Ne yani birlikte mi çekeceklerdi? O kadar açık açık ilan mı edeceklerdi?

Kız telefonunu çıkartıp, nazlı adımlarla koltuğa gitti ve oturdu. Yoongi ise ona yakın bir yerde ayakta dikiliyordu. Biz, sessizce durup olanları anlamaya çalışıyorduk. Benim ekstra bir terleme ve çözemediğim hafif gerilme bir durumum vardı ama çözecektim. 

"Yansımadan çıkıyor muyum?" Hoseok'un da anlayıp açıklamasıyla daha iyi anlamıştım.  Kız, Namjoon'la aynı yerde fotoğraf çekecek ve arkadaki yansımada Yoongi görünecekti. Ne kadar yaratıcı ama bravo! 

Kızın, güzel çıkmıyorum oppa, bir tane daha deneyeyim oppa gibi saçma nazları işleri uzatsa da en sonunda bitmişti. Yanlarındaki adam gelip, çekilen fotoğraflara onay vererek tekrardan onlara döndü.

"Ne olur ne olmaz diye habersiz adı altında birkaç fotoğrafta ben çekeceğim. Doğal olmaya çalışın.. Evet, yan yana durun. Bir şey hakkında konuşuyormuşsunuz gibi ve bakıyormuşsunuz gibi." Adam onlara yönerge verirken istemsizce parmaklarımı dudaklarıma götürüp kemirmeye başlamıştım. Sağ bacağımın titrediğini ise Jungkook bana garip bir şekilde bakınca fark etmiştim. Ne kadar abartıyorlar ve ne kadar büyütüyorlardı. Peh! 

KRALİÇE  |   MYGحيث تعيش القصص. اكتشف الآن