[ 28 ]

3.9K 449 382
                                    

"Tamam, tamam..."

Duyduğum fısıltıya benzeyen boğuk seslerle uykum bölünmüş ve olduğum şekilde kitlenmiştim. Beni uyandıran bu sesin kime ait olduğunu bilmiyordum. Bilene kadar da gözlerimi açmaya niyetim yoktu.

"Dikkatli ol." Dedi ve kapattı kapıyı o ses. O kadar küçük harflerle konuşmuştu ki, o mırıltıdan kim olduğunu bile anlayamamıştım.

Kafamı yasladığım şeyin kıpraşmasıyla kafamdaki parçalar birleşmiş ve son durumumu hatırlamıştım. Kokuya da bakılırsa yanlış düşünmüyordum. Dün gece Yoongi ile uyumuştum evet.

Gözümü açmalı mıydım? Şu an nasıldık? Oda da yalnız mıydık? Haddinden fazla şey düşünerek yavaşça gözlerimi araladım.

İlk gördüğüm şey, uykusuzluktan daha fazla küçülmüş, kızarık, önüne düşen yeşil saçlarının arasından bir çift göz olmuştu. Hafifçe irkilerek biraz daha geriye kaçırmaya çalıştı yüzünü.

Göğsünde mi yatıyordum? Tanrım! Hiçbir şekilde kıpırdamayarak öylece durdum bir süre. İzlediğim her filmde böyle oluyordu, kız ve erkek birlikte uyurlardı ve sabahına çok romantik bir şekilde uyanırlardı. Bizimkisi farklıydı, her zamanki gibi. Tabi bunu şimdilik fark etmemiş, sadece onların gözlerine takılı kalmıştım.

Havada olan, yorganı sıkıca tuttuğu elini indirdi. Hareketle birlikte gözlerim oraya kaymıştı. Açılmış olan üzerimi mi örtmeyi düşünüyordun? Gittikçe iyileşiyordun sanırım Yoongi...

"Taehyung geldi, o uyanmadan odadan çıkmalıyım. Böylece odaya gelemez." Uykulu sesiyle fısıldadığında yavaşça başımı salladım. Duyduğum o sesler Tae'ye aitmiş demek ki.

"Güzel fikir, git öyleyse."

"Üzerimden kalkarsan gideceğim!" Bendeki gözlerini devirerek tavana diktiğinde, nasıl bir halde olduğumu fark etmiştim. Tanrım, resmen çocuğun üzerine çıkmıştım!

Panikle göğsünden kalktığımda açılan saçlarım hala onun omzuna dökülüyordu. Ağlamak üzere olduğumda, üzerine attığım bacağıma baktım. Daha ne kadar rezil olabilirsin Seon Ah! Hızlıca oturur pozisyona gelerek, önüme baktım ve bu aptal utancımı gizlemeye çalıştım.

Yatağın benim olduğum kısmı neredeyse bomboştu. Gitmiş çocuğun ağzının içine girmiştim ve en önemli kısmı Tae bunu görmüştü! Ah Tanrım, neden beni de uyuduğu gibi uyanan bir varlık olarak yaratmadın ki?

Ben içimde bu savaşları verirken o sakince yerinden kalktı. Uykusuz ve gergin olduğu çok belliydi. Oturur halde birkaç dakika öylece bekleyip saçlarını karıştırdıktan sonra ayaklarını yere sürterek kalktı ve hızlıca tişörtünü çıkardı. Tenini görmemle birlikte hızlıca önüme döndüm. Nasıl birden bire karşımda soyunabilirdi?!

"Hey! Bu odayı benimle paylaştığını unutma!"

"Sesini alçalt ve uyu Seon. Beni kesen sensin!" Her zamanki gibi ukalaca konuştuktan sonra bana bakmadan odadan ayrıldı. Delirecektim! Nasıl böyle rahat olabiliyordu? Hiç mi odayı benimle paylaştığı için garip hissetmiyordu ya da bir kızın önünde tişörtünü çıkarmak utanç verici gelmiyordu? Bu zamanda böyle şeylerden utanılmıyor muydu artık?! Garipti, çok garipti!

Sakinleşmeye çalışıp geri yatağa yattığımda yorganı kafama kadar örttüm. Havasız kalsam da dışarıda uyumaktan çok daha iyiydi.

Orada ne kadar süre uyuduğumu bilmiyordum çünkü uyandığımda saate bakmamıştım. Yorganın üzerinden bana dokunmaya çalışan nazik ellerle gözlerimi araladım. Sesler tanıdıklaştıkça da yavaşça kafamı yorgandan çıkardım.

KRALİÇE  |   MYGWhere stories live. Discover now