[10]

4.2K 476 239
                                    

"Geldiniz mi?"

"Evet!" Üçümüz de bağırarak girmiştik içeri. Harika bir zaman geçirmiştim. Beni bahsettikleri saraya götürmüşlerdi. O kadar büyülenmiş ve duygulanmıştım ki! Sanki yıllardır oradan uzaktaydım. Öyle hissediyordum.

"Hadi yemek hazır!" Jin'in seslenmesiyle hemen mutfağa yöneldik. Çocukların hepsi masanın etrafında toplanmıştı. Herkesin yüzünde olduğundan daha fazla gülümseme çabası vardı çünkü evden ayrılmadan önce huysuz Min yüzünden saçma dakikalar yaşamıştık.

Çocukların Yoongi'nin çığlığı üzerine odaya gelmeleri ve Yoongi'yi yarı çıplak beni ise karşısında görmeleri pek iyi olmamıştı. Ve ben her ne kadar inkar etsem de Yoongi'nin onun üzerine döktüğümü söylemesi yalanına inanmışlardı bana göre.

"Geziniz nasıldı?"

"Çok çok güzeldi!" Elimi çıkarmak için şapkama götürdüğümde bunu başaramamıştım. Şapka saçıma takılmıştı.

"Dur ben hallederim." Jungkook arkamdan geldi ve beni kendisine çevirerek şapkaya el attı. Tanrım! Ne kadar güzel kokuyordu! Onun vücuduna olan yakınlığım ister istemez beni heyecanlandırmıştı. Bu sefer de kalbim çok hızlı atıyordu ama sinirden değil.

Şapkamı çıkarmasıyla saçlarım omuzlarıma doğru düşmüştü ve şimdi onun da gözleri bendeydi. Garip bir an yaşıyorduk hem de herkesin önünde. Utanarak gülümsediğim de onun da yüzünde o gülümseme belirmişti.

"Bunların nesi var?" Namjoon'un gülmesiyle ikimizde kendimize gelmiştik. Sahi bizim neyimiz vardı?

"Orada ne oldu çabuk anlatın bana!" Jimin gülerek sandalyesinden doğrulduğunda ben de yerime oturmuştum.

"Ah neyse neyse! Gittiğiniz yeri beğendin mi?" Namjoon tam karşımda çarprazımda oturuyordu ve ona bakarken bile o huysuzun itici bakışlarını görebiliyordum.

"Çok beğendim. O kadar özlemişim ki sanki yıllardır oradan uzakmış gibi hissediyorum." Heyecanla ettiğim bu itiraftan sonra masada ölüm sessizliği belirmişti. Özlemişim derken? Uzakmışım derken? Çocukların bakışları şaşkınken, Tae'nin ve Jungkook'un bakışları 'sen ne yaptın Seon Ah?' dercesineydi. Hemen yaptığım bu hatayı düzeltmeliydim.

"Şey yani en son buraya ailemle gelmiştim. Onları kaybetmekten önce. Tabi o zaman çok küçüktüm. Bana o anılarımı hatırlattı, onları ne kadar özlediğimi ve onları çok uzun zaman önce kaybetmişim gibi..." Dikkatlerini başka yöne çekmeliydim. Evet, ailemin ölümünü böyle bir konuda kullanmam tabi ki de doğru değildi ama dikkatlerini dağıtmalıydım. Bu acı bir konuydu!

"Ah!" Jin'in üzüntüsünü hissetmiştim. Özür dilerim! Büyük ellerini saçlarıma yerleştirdi ve olabildiğince kibar bir şekilde onları okşadı.

"Ee sadece oraya mı gittiniz?" Hoseok'un ağzı doluydu.

"Onu başka yerlere de götürmek istedim ama tehlike çanlarını hissedince eve döndük."

"Yoksa sizi tanıdılar mı Taheyung?" Namjoon birden telaşlanmıştı.

"Tanıdılar mı bilmiyorum ama dikkatlerin üzerimizde yoğunlaştığını hissettik."

"Seni tam tanımasalar da bir ünlü olduğunu tahmin edebiliyorlar. Tanınmamak için o kadar çok yüzümü saklıyoruz ki aslında daha çok dikkat çekiyoruz. Normal bir insan bu sıcakta öyle gezmez değil mi?" Sanırım ilk defa bu huysuz gıcık haklıydı. Böyle daha çok dikkat çektikleri bir kesindi.

"Yüzümüzü gizlesek olmuyor gizlemesek de olmuyor." Jimin ve onlar adına üzülmüştüm. İstedikleri gibi yaşayamıyorlardı. Hep bazı gözler onların üzerindeydi ve mutlaka birileri onları izliyordu. Bu çok sıkıcıydı!

KRALİÇE  |   MYGWhere stories live. Discover now