Bölüm 18

171 12 64
                                    

Devlerden kurtulduktan sonra benim planım sadece ilerlemekti. Yorulmamıştım. Yara almamıştım. Kendimi kötü de hissetmiyordum yani dinlenmek veya durmak için hiçbir sebep yoktu bence. Ben böyle olduğum için doğal olarak James'in de iyi olduğunu düşünmüştüm. Yanılmışım. Yarıktan kendimizi kurtarıp kısmen güvenli bölgeye kendimizi atmıştık. Ben kendimi bir iki saniye kadar toparladıktan sonra yürümeye başlamıştım ama arkamdan ayak sesler gelmiyordu. Durdum ve arkama döndüm.

"E hadi!" dedim elimi sallayarak. Konuşmadı ve beni yanına çağırdı. Başta gelmeyi reddettim ama o da yanıma gelmeyince ve ısrarla beni çağırınca mecbur gittim. Tabi bu sırada oflamayı unutmamıştım.

"Ne var? Ne oldu?"

Etrafa bakındı, bana yaklaştı. Gözlerimi kısıp tek kaşımı kaldırdım. Yavaşça yüzüme uzandı. Ve belli belirsiz kulağıma fısıldadı.

"Etrafımızda hiç canavar yok."

Bir adım geri çekilip gerçekten içten ve güçlü bir kahkaha attım.

"Bunu yüksek sesle söylemenin şanssızlık getireceğini sanmıyorum ama sen bilirsin."

O da güldü. "Risk almak istemedim. Dilimi olduğu yerde seviyorum."

İkimizin de gülmesi durunca "Hadi gidelim artık." dedim.

Hemen beni durdurdu. "Bekle! Seni çağırmamın sebebi buydu."

"Gitmemiz mi?"

"Hayır. Ama... Biraz dinlensek?"

Kaşlarımı çattım. "Yoruldun mu? Cidden mi?"

"Hey! Fark ettiğin üzere burada yeniyim. Oldukça kısa bir süre önce yatağımda uyuyup kalabalık da olsa güvenli bir yerde yemek yiyordum."

Düşünceli bir sesle "Aslında o kadar kısa zaman olmayabilir." dedim.

"Ne?"

"Tartarus'ta zaman oldukça hızlı geçiyor. Sana birkaç gün gibi gelmiş olabilir ama belki de aylardır buradasındır."

"BU İMKANSIZ!!"

Ellerimi kaldırdım. "Sakin ol. Sadece bir ihtimalden bahsediyorum."

Derin derin nefesler aldı. Sanırım bu berbat olasılığı bu kadar ani söylemem doğru olmamıştı. En sonunda sakinleşti.

"Sen ne kadar süredir buradasın peki?"

Düşünceli bir ifadeyle başımı yana eğdim.

"Şey, tam emin değilim ama sanırım iki yıla yakın oldu muhtemelen."

İçimden devam ettim. "Kesin bir cevap verebilir misin Kronos?"

"Elbette verebilirim."

Bekledim ama bir şey söylemedi. "Eee?"

"Ne eee?"

"Söylesene. Cevap verebilirim dedin ya!"

"Verebilirim dedim. Buna gücüm yeter. Zamanla ilgili neredeyse her soruya cevap verebilirim. Ama vermeyeceğim."

Gözlerimi devirdim. "Atarlı ölümsüz."

Tekrar James'e döndüm. "Tamam sorun yok. Sonuçta gereksiz acele bir işe yaramaz. Şu kenara geçelim. Sen uyurken ben de nöbet tutarım."

"Emin misin? Senin de uyuman iyi olur."

Elimi boşver anlamında salladım. "Sorun yok. Yorgun değilim."

KAOS GÜNLÜĞÜ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin