Bölüm 4

259 20 85
                                    

Diyeceksiniz "Öldüysen nasıl anlatıyorsun?" veya azıcık meraklı olanlar soracak
" İnanılmaz! Nasıldı?" diye. Öncelikle berbattı. Kimseye tavsiye etmem sakın ha ölmeyin! Aşırı derecede acı verici ve geride belirli izler bırakan bir şeydi. Fiziksel olarak değil, ruhsal açıdan. Diğer soruya gelirsem, nasıl yaşadığım hakkında kesin bir düşüncem yoktu. Tahminde bulunmam gerekirse ya tanrıların bir oyunuydu ya da Tartarus'a -Kaos'a- mahkum edildiğim için canavar sayılıyordum kim bilir. Güçlerim olmasa bile bir sirendim ve sirenler de kesinlikle canavardı. Bu yüzden yaşıyordum belki de. Ama ölüydüm bir süre orası kesin.

Nefes almaya tekrar başlamıştım ama ne hareket edecek ne de gözlerimi açacak gücü kendimde bulamadım. Göremiyordum fakat değişik bir his vardı. Farklı bir yerdeyim. Tuhaf bir şekilde burası rahattı, alışılmadık bir samimiyet ve güven hissediyordum. Burada bana zarar gelmezdi. Bir şekilde biliyordum bunu. Bu yüzden fırsatı değerlendirip kendimi huzur dolu, kabussuz bir uykuya bıraktım.

Tekrar uyandığımda gözlerimi açabildim ve iki farklı ses duydum. Kim olduklarını bilmiyordum ama anlaşılır bir şekilde konuşup sohbet ediyorlardı. Uyandığımı belli etmeden dikkat kesildim ve dinlemeye başladım.

"Yakında uyanacak. Aklı ne kadar yerindedir bilemem. Bize saldırmaya çalışacaktır."

" Güçsüz ve yorgun olacak. Ayrıca neden öyle bir şey yapsın ki? Hayatını kurtardık. Sayılır yani."

Araya bir sessizlik girdi. Sonra ilk duyduğum ses tekrar konuştu

"O da ayrı bir mesele zaten. Buraya getirdiğin zaman kız ölüydü, eminim. Neden böyle bir şey yaptığın da meçhul zaten Bob."

Bob mu? Tartarus'ta ne çeşit bir yaratığın adı Bob olabilirdi ki?

"Bana da ölü gibi gelmişti zaten. Ama kurtuldu işte!!"

Daha fazla dayanamadım, çok merak etmiştim kim veya ne olduklarını. Bu yüzden bir cesaretle onlara baktım. O an kalbimin nasıl büyük bir korkuyla çarptığını anlatamam. Karşımda oldukça kudretli görünen bir gigant ve üstündeki değişik kıyafetleri saymazsak aşırı etkileyici bir de titan vardı. Tanrıların ve melezlerin ezeli düşmanları. Gözlerimi hızlıca tekrar kapattım. Açmak istemiyordum. Belki tekrar öldüğümü sanıp beni buldukları yere geri götürürlerdi, bana ne yapacakları hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ama bana zarar vermek isteseler neden en başından beni kurtarmakla uğraşacaklardı ki? Belki de onlardan korkmama gerek yoktu.

Bu düşünceler eşliğinde titrek bir nefes aldım ve tekrar gözlerimi açtım. Açar açmaz da bana dik dik bakan iki çift ölümsüz gözle karşılaşmam ve çığlığı basmam bir oldu. Ben bağırınca titan da neredeyse benim kadar korktu ve oturduğu yerden sıçradı. Gigant da hemen ayaklandı. Hızlıca yattığım yerde doğruldum. Utanmıştım açıkçası ama size fazla dikkatli bakan ölümsüzler gördüğünüz zaman mantıklı bir tepki vermek zor oluyor!

"Pardon ya. Çığlık aşırıya kaçtı sanırım." diye mırıldandım.

Onlar da sakinlemişti. Gigantın yüzünden pek bir şey belli olmuyordu ama titan benden çok korkuyordu sanki.

Ben düzgünce oturunca ikisi de birer sandalyeye geçti. Gigant boğazını temizledi.

" Ben Damasen."

İsmi bana bir şeyler çağrıştırmıştı. Düşünmeden

"Dışlanmış olan." dedim bir anda.

Hüzünlü bir şekilde başını salladı ve titanı işaret etti. '' Bu da Bob."

Titan Bob'un suratını kocaman bir gülümseme kapladı. "Evet o benim. Bob, Bob , Bob!!"

KAOS GÜNLÜĞÜ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin