29. Bölüm

1.2K 119 12
                                    

İkizler; kendi gayretleri, iyi bir ailenin maddi desteği ve hayırları ile okurken, Nuray'a da sadece sınavlara girerek bölümleri geçebileceğini, onun da açık öğretim okumasını tavsiye ettiler. Böylelikle Nuray'da mesleki açık öğretimden Çocuk Gelişim dalında liseye başladı. Bir sene sonrasında ise eğitim masrafları çok olduğundan ve Kasım'ın başlarında durup karşılamak yerine olay çıkaracağından okulu bırakacak ve sadece sınavlara girebilecekti. Necla ise çalışırken diğer yandan veterinerlik bölümünü değiştirerek kendi sözel alanı olan Edebiyat fakültesine açık öğretimden devam etti.

Elif ise yeni atıldığı acemi olan gelin hayatına alışmaya çalıştı o süreçte. İçlerinden sadece Nuray konuşuyordu kendisi ile. Necla küsmüştü, ikizler ise yurtta olduğundan haberini dahi alamıyorlardı. Adile ise başlarda kendi kaçtığını sanıp onu suçlasa da anne yüreği çoktan yumuşamış fakat Kasım'ın kati kararından dolayı cesaret edemiyordu konuşmaya.

Evlendikten sonraki ilk Ramazan bayramı günü annesini görmeye gitmemek, elini öpemeden bayramı geçirmek Elif için çok acı bir durum olmuştu. Babası bahçeye adım atmasına dahi müsade etmezdi, biliyordu. O sebeple aileden birini görüp en azından o gününü bayram edebilmek için Fatma halasına ziyarete gitti. Fatma, kızı güler yüz ile karşılayıp evine buyur etmişti.

Allah'ın göstereceği varmış ki Adile, tesadüfen görümcesi Fatma'nın evine ziyarete gittiğinde Elif ile denk gelmiş ve sarılıp ağlamış nihayetinde kızı ile barışmıştı.Aynı akşam ise Kasım'dan gizli olarak eşiyle el öpmeye evlerine davet etti. Necla ise kardeşi ile sarılıp normalmiş ve her gün görüyormuş gibi bir samimiyet ile onları karşıladığında tedirginlik ile adım attığı yıllardır yaşadığı anne evine geldiğinden sonra birden rahatlık duymuştu Elif. İkizler de bayramda evde olduğundan ablalarını gördüler ve beş kardeşin bir arada olması onlara yine neşe ve bir o kadar hasret dolu güzel bir bayram havası katmıştı.

Elif esasında bir çocuk düşünüyordu fakat ailesi ile barıştıktan ve evliliği üzerinden bir kaç ay geçtikten sonra düşünüyordu. Henüz erkendi. Görümcelerinin kendisine "Çocuk aile saadetini arttırır, erini yuvaya bağlar" gibi ısındırmaları sonucunda eşinin de istemesi ile hamile olmuştu.

Hastaneye kontrole gittiği sıralar ikizlerin yurdunun da hastaneye yakın olması sebebi ile her gittiğinde kardeşlerini de ziyaret etti. Yabancı insanlar arasında günlerini geçirip evleri çok uzaklarda olmasa da yine gurbette gibi hissediyorlardı ve bu yabancı diyarda kendi ailelerinden birinin yüzünü görmek onlar için büyük mutluluktu.

Hamileliğin verdiği duygusal hormonlardan dolayı babası ile de barışmak istemişti. Babasına kendisini affetmesi için mesaj atmış yanıt olarak ise "Benim Elif diye bir kızım yok, ben onu kendi ellerim ile toprağa gömdüm" mesajını almıştı.

Bir babanın kızını yok sayması evinden ayrılmış bir genç kız için aşırı üzücü bir durum olmalıydı. Buna cevap veremeyip sineye çekti.

En azından merhametli anacığı ona bağrını ve kapısını açmıştı. Kasım olmadığı zamanlar gidip ailesini görebiliyordu. Böyle teselli etti ruhunu..

2011 yılı..

Yine sıcak bir ağustos havası ve bir Ramazanı Şerif ayıydı. Elif'in sancıları başlamış ve apar topar hastaneye gitmişlerdi. Kızının anneliğine şahit olmak Adile için duygusal bir anıydı. Ne çabuk büyümüştü kızları, ne çabuk onun boyuna gelmiş ve kendisi gibi anne oluyorlardı. Bunları düşündükçe zamanın onlara neler gösterdiğini düşünüp hayret etti. Elif sağsalim doğumunu yapmıştı ve bir kızı olmuştu. Adile ise torununun annesi yada anneannesi gibi olmaması, hayırlı bir evlat olup sağlıkla sıhhatle ömür sürmesi için dualar etmişti gözyaşları içerisinde.

ANNEMİN HİKAYESİ 🥀 (Gerçek Yaşanmış)On viuen les histories. Descobreix ara