6. Bölüm

2K 136 6
                                    

Adile bu sırada evin arka tarafında,kimsenin göremeyeceği bir alanda mahalledeki diğer kızlar ile ip atlıyordu. Henüz 15 yaşındaydı ve olanlardan hiç haberi yoktu.

Kasım'ı büyüğü bilip kendinden yedi yaş büyük olduğu için "abi" diye hitap ediyordu. Zaten halasına gittiğinde Kasım hep şehir dışında olduğundan, onu çok nadir görüp, pek bir alakası olmamıştı. Eskiden köyde çeşme başına su almaya gittiklerinde, köyün diğer genç kızlarının hep Kasım hakkında konuştuğunu, onu beğendiklerini anlatıp ve onun hakkında kendileri ile yaşamış gibi senaryolar uydurduklarına şahit olmuştu.

Bir gün Kasım'ı şehir dışından geldiği sırada üzerinde baştan aşağı hardal sarısı bir takım elbise ile görmüş sonra çeşmede her kızın dilinde olduğu aklına gelmiş ve ondan soğumuştu. "Onunla evlenir misin?" Diye sorsalar, "Asla evlenmem" diyeceği biriydi.

Adile eve varıp bu haberi aldığında önce bir şok olmuş sonra öyle ağlamıştı ki, kaç defa istemediğini söylese de bu beyhude bir çaba olmuştu. Ağızdan çıkmış bir laf, verilmiş bir söz vardı. Ailesine karşı gelmek, kendi hayat özgürlüğünü istemek, o yörede yetişmiş şartlar gereği pek mümkün değildi ve o da karşı gelecek biri olamamıştı hiç. Yapı gereği ailesine saygılı, naif ve sakin karakterli bir kızdı.

Evleneceği insanı kendi seçmesi şöyle dursun, kendi onayına dahi sunulmamıştı bu karar. Kaderin önüne geçilmezdi elbet, fakat nasip; çaba ve dua ile değişebilirdi belki.

Kasım'ın da bu olaydan haberi yoktu. Başlarda aklını ona yöneltsin diye yakıştırıp kendisine söz ettiklerinde bu olaydan hoşlanıp kabul etmişti fakat işler ciddiye binip yüzükler takıldığında evlilik endişelendirmişti onu.

Sonrasında çalışmaya gidip sevdiği kızı hatırladığında Adile ile evlenemeyeceğini hissedip bunu Hemsiye'ye söylemişti. O da bu kadar uğraş verdiği bir işi ne yapsa da bozmayacağını dile getirip kendisini hürmet gösterdiği ve hatır saydığı kardeşleri önünde mahcup etmemesini söylerek oğlunu azarlamıştı. Bu adımlar ciddi mevzulardı ve çocuk oyunu gibi önce yüzük takıp sonra atmaya gelmezdi.

Kasım annesinin sürekli kendisine muhalif yorumlarda bulunup, sevdiği kızdan vazgeçmesini, asla onu gelin almayacağını, bu eve sokmayacağını söyledikçe inat ediyordu. Bağırıp diretip sürekli olay çıkarıyordu. Hatta bir gün nişan için yapılan çeyizleri bahçenin ortasına fırlatıp bir kibritle cayır cayır yakmıştı. Halbuki geçtiği haftada yüzük yeni takılmıştı. Bu olay kimsenin kulağına gitmesin diye usulca üzerini örtüp, kimseye bahsetmediler ve bu süreçte yaşanan son şiddetli olay oldu.

(Kasım, kardeşi Ahmet ve Adem çalışmaya gittiklerinde, bulundukları yerde ne satılıyorsa ne üretiliyorsa ordan erzaklar alıp eve dönerlerdi. Çuvalla nohut, mercimek, pirinç, kuru fasulye ne varsa.)

O sıralar kız Kasım'ın nişanlandığını duymuş ve ümidi keserek kendisinden ayrılmış,sonrasında mektup da yazmamış, hiç bir iz bırakmayıp adeta kaybolmuştu. Onu kaçırması için yazıp görmesini umarak eve götüreceği yeşil mercimek çuvalının içine sıkıştırdığı son mektup, bir başkasının aylar sonra eline geçecek ve kimseye bundan söz edilmeyecekti.

Çünkü hayatın dönüm noktası denildiği anda, kaderin önüne geçilmezdi..

ANNEMİN HİKAYESİ 🥀 (Gerçek Yaşanmış)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora