Zindandaki İfrit

2.5K 279 300
                                    

  Harry hayatının en güzel cadılar bayramını geçiriyordu. Boynunda her zaman ki gibi ilk ve en sevdiği arkadaşı Magnus vardı.

  Dursley'ler ile birlikteyken pek güzel kutlayamamıştı Cadılar Bayramı'nı. Ya kuru ekmek ile ya da dolaptan tırtıkladığı yemekler ile kötü bir kutlama yapıyordu.

  Şimdi ise Cadılar Bayramı için özel olarak hazırlanmış salonda Hogwarts'ın en güzel gecesini geçiriyordu. Duvarlardan ve tavanlardan havalanan binlerce yarasa uçuşuyordu tepelerinde, binlerce yarasa da kara bulutlar gibi masaların üzerinde kanat çırpıyor, içleri oyulmuş balkabaklarında yanan mumların ışıklarını titretiyordu. İlk geceki şölende olduğu gibi, altın tabaklarda yemekler belirdi ansızın.

  Sanki fazla huzurlu hissediyordu. Bu huzurun bozulacağının da farkındaydı. Çünkü o Harry James Potter'dı. Yani huzur onun hayatının bir parçası değildi.

    Harry tam bunları düşünürken telaş içinde, hoplaya zıplaya Profesör Quirrell girdi salona. Sarığı biraz çözülmüştü, yüzünden dehşet okunuyordu. Herkes onun Profesör Dumbledore'un koltuğuna doğru ilerlediğini, masaya yaslandığını gördü. "İfrit -" dedi kesik nefesleri arasından, "zindanda ifrit var- haberiniz olsun" dedi Profesör Quirrell ve yere yığılıp bayıldı.

  Biraz etrafını inceledi. Tam bir kargaşa çıkmıştı etrafta. Biraz daha gözlerini gezdirdi ve gördüğü şeye gözlerini devirdi. Hufflepuff masasında oturan kızıl saçlı çocuk hâlâ ağzına tavuk butu tıkmaya çalışıyordu.

  Profesör Dumbledore, yeniden sessizliği sağlamak için asasının ucundan birkaç maytap patlatmak zorunda kaldı. Tüm dikkatleri üzerine çektiğine emin olduktan sonra konuşmaya başladı.

  "Herkes sakin olsun lütfen. Öğrenci başkanları kendi binalarını ortak salonlara götürürken, öğretmenlerde benimle birlikte ifriti arayacak."

  Bazı düşünceler Harry'nin kafasına dank etti. Draco yemekte değildi çünkü zindanlardaki erkekler tuvaletine gitmişti . Başı dertte olabilirdi.

  Takip ettiği sınıf başkanını geride bırakıp hızla zindanlara indi. Tam varmak üzeriydi ki, hızlı hızlı ayak sesleri duydular arkalarında.

  Hemen bir aslan heykelinin arkasına saklandı Harry. Kim olduğunu anlamak için heykelin arkasından kafasını uzattı. Gelenin profesörü olduğunu görünce şaşırdı. Profesör Snape geldiği gibi bir hızla gitti.

  Birden etrafı kötü bir koku sardı. Kirli çorap ve kimsenin nedense hiç temizlemediği genel tuvalet karışımı pis bir kokuydu bu.

  "Ne kadar da iğrenç bir koku."

  "Şstt, Mags. Bir ses var."

  Derinden gelen bir homurtu duydular, dev ayakların yere sürünmesi. Magnus kafasıyla soldaki geçidi işaret etti. Ay ışığında bir yaratık belirdi.

  Korkunç bir görüntüydü bu. Dört metre boyundaydı, derisi grimsi bir renkteydi, koskoca bedeninin üstünde hindistan cevizi büyüklüğünde ufacık bir kafası vardı. Kısacık bacakları ağaç gövdesi kadar kalındı. İnanılmaz bir koku yayıyordu çevresine. Elinde tuttuğu tahta sopa, kollarının uzunluğu yüzünden yere değiyordu.

  İfrit bir kapının önünde durup içeri baktı. Sivri kulaklarını oynattı, minicik beynini çalıştırdı, sonra usulca odaya daldı. İfritin girdiği odanın erkekler tuvaleti olduğunu fark ettiğinde Draco'nun asasının yanında olmasını umdu.

  Bir bağırma sesi duyuldu odadan. Harry hemen odaya daldı. Draco o anda bağırıp büyü savurmakla meşguldü. "Seni pis kokulu yaratık. Saçımı bozdun bunun cezasını ödeyeceksin. Yuspar Avorus!"

A Different StartDonde viven las historias. Descúbrelo ahora