Takımın Yeni Arayıcısı

2.8K 265 375
                                    

  "Selam Hagrid. Nasılsın?" Harry yapmacık bir samimiyetle konuşmuştu ama sakallı koca adam bunu pek fark etmemiş gibiydi. Balkabaklarını bırakıp Harry'e döndü ve kocaman gülümsedi.

  "Ooo... Harry. Seni burada görmek ne güzel. Bir an beni unuttuğunu ve hiç ziyarete gelmeyeceğini sanmıştım."

  "Ah Hagrid. Unutur muyum hiç."

  "İçeri geçmek ister misin Harry. Kurabiye yapmıştım. Umarım seversin."

  "Elbette. Sen önden git ben geliyorum." Kulübenin diğer tarafına geçip kolunu yere uzattı. Magnus efendisinin ne demek istediğini anlayıp boynundan koluna doğru ilerledi, ardından yere indi. Harry bir elini Magnus'un üzerine bir elini de kendi üzerine doğrulttu. Birkaç büyü mırıldandı.

  "Bu koca devin ağzından almam gereken birkaç bilgi var. İşim bitince sana seslenirim. Az önce yaptığım büyü sayesinde zihnen seninle iletişim kurabilirim. Büyünün süresi üç saat civarı, bu zihinlerimizin her zaman bağlı olmayacağı anlamına geliyor."

  "Tamam Genç Efendi. Ben de ormanda benim gibi asil yılanlar var mı bakmak istiyordum. Hem karnımı da doyurayım. Mağlum bazıları beni arada yemeksiz bırakıyor. Ben hiç akıllarına gelmiyorum." Harry'nin konuşmasını beklemeden ormana doğru yöneldi.

  'Mags, bana trip atma hakkına sahip tek kişisin diye bu her zaman atabileceğin anlamına gelmiyor!' Bu düşünceler her ne kadar tehditkâr gibi duyulsa da Harry Magnus'un zihnine sırıtarak söyledi bunları.

  'Sizin işiniz yok muydu Genç Efendi? Hem böyle bir hakkım varken tabi ki de kullanacağım.'

  Harry, Hagrid'i daha fazla bekletmemek için zihnindeki konuşmaya son verip kulübeye girdi. Girer girmez aşırı salyalı ve büyük, siyah bir köpek Harry'nin üstüne atladı. Hagrid köpeği tasmasından tutup çekti.

  "Üzgünüm Harry. Fang herkesi böyle yalamaya kalkmaz. Anlaşılan seni sevdi."

  "Ben de sevdim bu koca oğlanı." Yüzü durumdan hoşnut olduğunu belli eder bir ifadeye büründü.

  Cüppesinin cebinden bir şişe çıkarttı. İçinde kaymak birası vardı. "Bunu sana getirdim Hagrid. Umarım seversin. Tadına baksana."

  Hagrid Harry'e teşekkür edip. Kendine Kaymak Birası doldurdu. Harry'e de az önce hazırladığı çaydan ve taş gibi olan kurabiyelerden verdi.

  Harry de teşekkür edip çaydan içti. Hagrid'in kaymak birasından birkaç yudum aldığını gördüğünde sorusunu sordu hemen.

  "Hagrid, doğum günümde alışverişe çıkmıştık hatırlarsan. Alışveriş bitince sen bir işin olduğunu söylemiştin. Neydi o işin?"

  "Ahh.. Harry bunu sana .... Har- Harry... ne var bunun içinde."

  "Hagrid sana bir sorum vardı. Onu cevaplamalısın önce. Neydi o işin?" Lafı bittikten sonra Hagrid'in yerinden kalkmamasını sağlayacak bir büyü mırıldandı içinden.

  "Sen ne yaptığını sanı.. ahh- Dumbledore bana bir görev vermişti. Onu yapmaya gidiyordum. Ohhh.... Sen Harry olamazsın. Doğruyu söyle kimsin? Çok özlü iksir içmiş bir ölüm yiyen mi?"

  Harry güldü. Bu adam çok mu saftı yoksa kendisi mi çok iyi bir oyuncuydu. "Peki Dumbledore'un sana verdiği bu görev neydi Hagrid?"

  "Profesör demelisi.... ahh- Bir taş var. Gizli bir kasadaydı. Onu almamı istemişti Profesör Dumbledore."

  "O taş ne taşıydı ve yaşlı bunak bu taşı nerede tutuyor artık?"

  "Harry.. sen iyi değils- ne taşı olduğunu bilmiyorum ama onu okulda tutuyor. Üçüncü kat koridorunda gizli bir oda var orada."

A Different StartWhere stories live. Discover now