Hogwarts Expresi

3.3K 316 582
                                    

  King Cross istasyonuna gitmeden önce alabildiği kadar kitap aldı yanına. Hepsini küçültüp bavuluna koymuştu. Yanında bir nevi mini bir kütüphane götürüyordu. Bu asasız büyü işinde de bayağı geliştiğini hissediyordu.

  Dokuz ve on numaralı peronların arasındaki duvara doğru yürüdü. Okuduğu kitaplardan öğrenmişti nasıl geçeceğini. Elinde bavulu, boynunda Magnus ve diğer elinde asası ile peronlara doğru ilerledi. O geçmeden önce kızıl saçlı insanlardan oluşan bir topluluk geçti. Onların Weasley ailesi olduğunu anlamıştı. Kitaplardan, bakamayacakları kadar çocuk sahibi oldukları ve hepsinin kızıl saçlı olduğunu öğrenmişti. Her safkan büyücü ailesinin belirgin özellikleri olduğunu da öğrenmişti. Potter ailesi dağınık saçlarıyla, Malfoylar platin sarısı saçları ve asaletleriyle, Black ailesi ise delilikleriyle...

  Kendisini insanlarla dolu bir peronda kırmızı, buharlı bir tren olan bir manzara bekliyordu. Tepelerindeki tabelada 'Hogwarts Expresi, kalkış saati:11.00' yazıyordu. Harry arkasına baktı bilet gişesinin yerinde 'Peron 9¾' yazılı demir işlemeli bir kemer vardı.

  Lokomotiften yayılan duman kalabalığı sarmıştı, ayaklarının dibinde her renkten kediler koşuyordu. Baykuşlar ağır sandıkların takırtıları, gıcırtıları arasında birbirini selamlıyordu.

  Bu kadar kargaşaya anlam verememişti. Büyücüler cisimlenebiliyorsa ya da büyüleriyle o kadar eşyayı küçültebiliyorsa bunların hiçbirine gerek yoktu.

  Trene bindi. İlk birkaç vagon doluydu, kompartımanlar arasında ilerledi, bir süre ilerlemeye devam etti. Sonunda boş bir vagon bulduğunda oraya yerleşti, eline kitabını aldı ve okumaya başladı.

  "Genç Efendi benimle hiç ilgilenmiyor. Bütün yolculuk boyunca kitap mı okuyacaksınız efendim?"

  Harry gülümseyip elini yılanının başına getirdi . Okşayıp, sakin ses tonuyla konuştu. "Tabi ki hayır Mags. Sadece bir süre okuyacağım."

  Bu sırada tren hareket etti. Köşeyi dönünce peronda ki herkes gözden kayboldu, pencerenin önünden evler geçiyordu hızla. Harry uzun süredir hissetmediği bir heyecan hissettiği içinde. Acaba Hogwarts'ta hayatı nasıl geçecekti, başına neler gelecekti?

  Kompartımanın kapısı açıldı kızıl saçlı çocukların en küçüğü içeri girdi. İlk andan bir Weasley'nin onu bulmasına gözlerini devirip kafasını tekrar kitabına çevirdi.

  Harry'nin karşısındaki koltuğu göstererek "Kimse oturmuyor mu burada?" diye sordu Ron. "Her yer dolu da"

  Ron, Harry'ninn tepkisiz kalmasıyla içeriye girip oturdu ve konuşmaya başladı. "Duydun mu bu yıl Harry Potter da bizimle Hogwarts'ta okuyacakmış. Onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum. Acaba Kim Olduğunu Bilirsin Sen'i nasıl yendi?"

  "Harry Potter'a bu kadar hayran mısın cidden? Annesi ve babası bir şey yapamamışken küçücük bir bebek nasıl yensin ki koskoca Karanlık Lordu. Hem neden Lord Voldemort demek varken Kim Olduğunu Bilirsin Sen diyorsunuz ki. Bir isimden korkmak saçmalık."

  Ron, ismi duyunca titredi. Yüzündeki bütün renk çekildi. "Muggle doğumlu olmalısın. Çünkü bu isimden herkes korkar, bir tek muggle doğumlular en başlarda rahatça söyler hem Harry Potter'a herkes hayrandır. O bir kahraman, umarım aynı binaya düşeriz."

  Harry buna cevap vermedi. Herkes onu kahraman olarak görüyordu yine ama o kahraman değil korkulan kişi olmak istiyordu. Sinirle ve kararmış gözleriyle tekrar kitabına döndü.

  Bir süre boyunca Ron pencereden dışarıyı izledi Harry de kitap okudu.

  Ron daha fazla dayanamayıp "Ben Ron Weasley." dedi ve elini uzattı Harry bir Ron'un eline baktı bir de Ron'a.

A Different StartHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin