38. Yüzük

220 22 34
                                    

Tarihini bildiğin bir mekanda adım atmak gerçekten çok zor. Özellikle bu mekan çok sevdiğin, hayatında anne rolü bulunan bir kadına ve onun çok sevgili kardeşine ait olduktan sonra. Onların anısını taze tutmak istediğimi, istediğimizi biliyordum (sonuçta mekan Taehyung'un üzerineydi ve ona bırakılmıştı) ama bu kutsal mekana yabancı ayakların da değecek olması, onların soluduğu havayı başkalarının soluyacak olması ve onların izlerinin kullanılmaktan dolayı er ya da geç silinecek olduğunu bilmek canımı yakıyordu.

"Buyrun beyefendi." dedi Taehyung arkamdan. Ben balkonda şehir manzarasını dalgın dalgın izlerken balkon kapısının hemen girişine gelişi güzel romantik bir masa kurmuştu. Masada karanfiller ve en sevdiğimiz markadan bir şişe şampanya vardı. Buz kovasından damlayan sular çoktan bej rengi masa örtüsünde damla damla iz bırakmıştı. Önceki lokanta sahibinin bize bıraktığı gümüş tabaklar üzerinde ise-

"Dünyanın en ünlü şeflerinden biri olan bendeniz, Kim Taehyung, akşam yemeğinizi gururla sunuyorum."

"Ton balıklı sandviç?"

"Ve kendi özel sosum. Onu eklemeyi unutma."

"Evet. Taetae sosu. Her yemeğe koyduğun."

"Şşş." diye itiraz etti ve sandalyemi kibarca ittirmek yerine sırt yerine yumuşak bir diz attı ben otururken.

Şampanyayı kaslı ve damarları belirginleşmiş güçlü koluyla açtıktan hemen sonra bardakları şişenin ağzının dibine dayadım.

"Lütfen garson önlüğünüzü de çıkarır mısınız? Şahısla kötü anılarım var da."

Şampanyanın köpüğünü azaltmadan dökmekle uğraştığı için bana arkasını döndü ve kızgınlık döneminde bir kedi gibi kalçasını bana doğru uzattı. Sıkı sıkı düğümlediği önlüğü kısacık tırnaklarımla açmaya çalıştım. En sonunda beceremeyip dişlerimden yardım aldım, yanıtı "Fazla erotik." oldu.

Güzel bir servis olduğundan emin olduktan sonra bardağı tabağımın yanına koyarken başımın tam tepesine bir öpücük kondurdu ve karşımdaki yerini aldı.

"Ortalık aç müşterilerle ve benim muhteşem saksafon konserim için ölen hayranlarla dolmadan önce seninle romantik bir yemek yemek istedim."

Gülümseyip kadehimi ona doğru kaldırdım. "Kararını hala değiştirebilirsin. Burayı istediğimiz gibi kullanabiliriz."

Başımı sağa sola hayır anlamında salladım. "Miya'nın çocuklarıyla yeterince gerginiz Taehyung. Bütün sorumluluk bizde olmasına rağmen gelirin yüzde yirmi ikisini Miya'nın torunları için kızlarla paylaşacağımıza söz verdik."

Kadehinden küçük bir yudum aldı. "Bu kadar olağanüstü bir kadından nasıl böyle korkunç evlatlar çıkıyor hala aklım ermiş değil."

Sessizleştim. Aklım çok doluydu. Pantolonumun cebinde bana rahatsızlık veren yüzük kutusu gibi. Beni o kadar çok geriyordu ki madende dövülmekten yeni çıkmış gibi cayır cayır sıcakmış da beni bacağımdan başlayarak eritiyormuş gibi hissediyordum. Ve almak için dava bile açamadığımız bebek vardı. Ve Hoseok'un mektubunu okuduktan sonra Kiya'dan ayrılan Yoongi. Ve bu tahminini en yakın arkadaşına söyleyemeyen ben. Çok zor bir hafta oluyordu benim için. Güzel bitirebilmek adına yemek teklifini ben yapmıştım, mekan ve güzelleştirme çabalarının tamamı ise Taehyung'a aitti.

Kiya ve Yoongi'den ya da bebekten söz açmamaya karar vermiştik. Aklım onlarla dolu olduğu için de başka bir şey konuşmam oldukça zor oluyordu. Konuşabileceğim tek konu olan yüzük için ise çok erkendi henüz. Altyapı kurmam gerekiyordu.

pixels || taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin