2. Önlük

1.4K 169 94
                                    




Ertesi sabah uyandığımda üstümde dün o uyuyakaldığında ona örttüğüm battaniyeyi buldum. Uyurken o kadar büzüşmüştüm ki dizlerim çeneme değmek üzereydi. Evin içerisi çok aydınlıktı, gözlerimi kısmış olmama rağmen yandıklarını hissettim.

Çok kısa bir an için nerede olduğumu anlayamadım. Her şey rüya gibiydi. Yavaş yavaş gelen anılarım suratımda şapşal bir gülümsemenin oluşmasına sebep oldu. Büzüşmekten tutulmuş vücudumu esnettim ve kalktım.

Karşımdaki koltuk boştu.

Kaşlarım çatıldı.

Neden bilmiyorum, uyandığımda yanımda olacağını düşünmüştüm.

Odanın girişinde duran sehpanın üzerindeki kağıt parçası takıldı gözüme. Sendelemeden yürümeye çalışarak sehpanın oraya gittim. Yamuk yırtılmış bir kağıda yeşil kalemle bir şeyler yazılıydı. Bana olduğunu anlamam birkaç saniyemi aldı.

Gözlerimi kırpıştırıp notu okudum:

"Günaydın Jeongguk! Gitmem gerektiği için üzgünüm, bir dünya işim var. Uyandığında mutfaktaki telefondan 9976'yı tuşla. Şoförlerimden biri seni almaya gelecek. Görüşürüz. "

Elimden geldiğince notu onun neşeli, çocuk sesinden okumaya çalıştım. Varlığına bu kadar kısa sürede alışırken en ufak bir ayrılığın bile bende kocaman bir boşluk hissi oluşturacağını biliyordum.

Eve girerken "İşte benim evim." deyişinden ve gecenin ileriki saatlerinde yaptığı açıklamadan sonra bu evi çok da kullanmadığını anlamıştım. Bu yüzden karnımı doyursam mı diye düşünmeme gerek yoktu. Evde su bile yoktu! Dün gece konuşmaktan dolayı o kadar susamıştık ki susuzluğumuzu hafif alkollü içeceklerle gidermeye çalışmıştık. Suyun yerini tutmuyordu tabi.

Bu ev karı kız -ya da bu durumda oğlan- atmak için kullandığı bir ev olsa gerek diye düşündüm. Sonra da bu düşünceme gülüp mutfağa girdim. Söylenen rakamları tuşladım ve beklemeye başladım.

Tiz bir ses "Bay Jeon?" dediğinde ufak bir duraksama yaşadım. Ne demem gerektiğini bilmiyordum. Telefonun karşı tarafındaki kadın da bunu anlamış olacak, "Beş dakika içerisinde size gönderdiğim araba kapıda olur." dedi. İyi günler dileyip telefonu kapattık.

Üzerimden çıkarıp özenle katladığım kıyafetleri gece uyuduğum koltuğun üzerine koydum. İzni olmadan odalarından birine girmek istemiyordum. Aslında son bir kez tavanı camla kaplı odaya çıkabilirdim. Gündüz gözüyle nasıl gözüktüğünü merak ediyordum. Yapmakla yapmamak arasında gidip gelirken evin dışından korna sesi geldi.

Girişte asılı yağmurluğumu alıp üstüme geçirdim ve dışarı çıktım. Kapıyı kapatırken biraz tereddüt ettiğimi fark edip kendi salaklığıma güldüm.

Şoförle selamlaştık. Ciddi görünümlü bir adamdı. Kapımı benim için açtıktan sonra yerine geçti ve arabayı çalıştırdı. Şehre yaklaştığımız zaman nerede inmek isteyeceğimi sordu. İzin günüm olduğu için evimin adresini söyledim. Navigasyon evime 200 metreden az kaldığını söylediğinde şoför dikiz aynasından bana baktı ve Taehyung'un numaramı istediğini söyledi.

Dün hissettiğim göğüs kafesi tekmeleme olayını tekrar yaşıyordum. Numaramı insanlara vermeye alışık değildim. Benimle iletişime geçmek isteyen zaten bir iki insan vardı ve onlarda da senelerdir numaram vardı.

Numaramı söyledim ve şoförün not almasını izledim. Evimin önüne gelmiştik. Bay Kim'in en kısa sürede bana ulaşacağını söyledi. Gülümsememe engel olamadım. İyi günler diledim ve arabadan indim.

pixels || taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin