33. Bebek

309 25 19
                                    

Geleli bir saat ya olmuştu ya olmamıştı. Tek yapabildiğimiz bavulları salonun ortasına yığmaktı. Yukarı çıkacak gücü bile bulamamıştık. Sürekli uğultulu bir yerde alkol alıp yüksek enerji gerektiren şeyler yapmak hiç de mantıklı değildi. Zavallı Tae ayaklarını bile kaldıramamış, vücudunun yarısı aşağıda koltukta yatıyordu ki kapı çaldı.

Ayaklarımı süre süre kapıya gittim. Karşımda Kiya ve Yoongi vardı. Her iki yanımdan son gücümü de sömürmek istercesine yapıştıklarında elimi dudağıma götürüp Taehyung'u işaret ettim.

"Üzgünüm, dayanamadık." dedi. Geçerken kalçama bir tane vuran Kiya fısıldayarak "Hiç gelmeyeceksiniz sandık." dedi.

"Gelmek gibi bir niyetimiz yoktu aslında." diye mırıldandım. Yoongi hemen dizlerinin üstüne çökmüş, Taehyung'u uyandırmak adına yüzüne parmağını sertçe dokunduruyordu. Tam biraz uyumasına müsaade etmesini isteyecektim ki tekrar kapı çaldı.

Bu sefer gelen Jimin ve Namjoon'du.

Jimin'in elinde bir şişe şampanya vardı. Namjoon daha önce hiç görmediğim altın ve kalın zincirli bir kolye takıyordu. Çakmak için elini hızla kaldırdığında dirseğiyle zile bastı, böylece Tae de kalkmış oldu.

"Neler oluyor?"

"Kutlama yapmaya geldik!" diye bağırdı Jimin.

Geçerken tek koluyla bana sarılmayı ihmal etmedi. Onları salona geçirdikten sonra bavulları antreye çekip yanlarına gittim.

Hepsi yeni doğmuş bir bebeği görmeye gelmiş gibi Taehyung'un tepesinde toplanmıştı. Namjoon çenesini koltuğa dayamış arkada duruyordu. Sadece tatilden döndüğümüz için bu kadar mutlu olmadıklarını varsayarak "Ee güzel haberler ne?" diye sordum.

Tüm bakışlar Namjoon'a döndü.

Nihayet günlerdir süren gizemin çözüleceğinden emindim. Ve hey! Ben de bir şeylerin parçası olacaktım nihayet, geç kalmadan hem de. Genelde her şey benim haberim olmadan gerçekleştiği için. Açıkçası ne kalbim ne de bedenim ne de mental sağlığım yeni ve heyecanlı bir haber için hazır değildi. Onları gerçekten çok özlemiştim ama şu an tek isteğim yatağıma kıvrılıp uyumaktı.

Kiya, Yoongi ve Jimin ayağa kalkıp yan yana dizildiler. Namjoon bir toplantıdaymış gibi, odada bulunan herkesin patronuymuş gibi bir edayla kalktı ve odada yürümeye başladı.

"Söyleyeceklerimi duyduktan sonra kızmak yok, tamam mı? Senden habersiz bir şey yaptık."

Çok şaşırdım. Gerçekten. Benden habersiz bir şeyler olmuştu ha? Daha önce hiç yaşamadığım bir şey.

"Nedir?"

"Son üç günde kazandığın, kazandığımız, parayla hepimizin torunlarına kadar geçindirebilirsin. Bunu söylemek istedim sadece."

Taehyung yattığı yerden doğruldu. "Albümün haklarını Euna'ya sattığını söyleme. Bunu yapmış olamazsın."

"Satmadım." dedi gayet kendinden emin bir duruşla. "Aldım."

"Aldın mı?"

"Hepsini mi?" diye ekledim ben de.

Nihayet ben de ayaklanmıştım.

"Hepsini. Karşında patronun duruyor."

Donup kaldım. Boş boş bakmaya devam ettim.

"Bulletproof diye bir şirkette çalışmak istersen tabi."

Yoongi inanılmaz depremler oluşturacak bir güçte gözlerini devirdi. Kiya ve Jimin'in duyabileceği şekilde söylenmeye başladı.

Namjoon patron havasını bir anlık kenara bırakıp sinirle bağırmaya başladı. "Daha iyi bir fikrin varsa ayın üçüne kadar bana söylemeni tembih etmiştim. Katlanmak zorundasın! Daha iyisini bulamadın işte."

pixels || taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin