30. Yüklerden Kurtulmak

368 39 18
                                    

Hayal ettiğimden çok daha güzel bir andı. Onunla tanıştığımdan beri bir gün bu anı yaşayacağımı biliyordum, daha doğrusu düşlüyordum. Hem geçmişteki hem de şimdi içimde yaşayan ona hayran benliğim içten içe deliriyordu. Sahneye hakimliği, sesini kullanışı hatta mikrofonu tutuşu bile sanatsaldı. Gözlerim kamaşmadan ona bakamıyordum bile.

Duygusal hissettiğim bir anda yine koruyucu meleğim gibi yanımda belirmişti. Konserdeki izleyiciler gibi çığlık atmak geliyordu içimden. En sevdiğim kısmı söylerken sırt sırta verdik. Resmen ondan bana değişik bir güç akıyordu. Beraber tüm dünyayı karşımıza alabilirmiş gibi hissediyordum.

Şarkı bittiğinde el ele tutuşup kalabalığa selam verdik. "Konserin son şarkısını benimle söylediğin için teşekkür ederim." dedim. Kibarca eğildi. "Müsaadenle kapanış için yerime geçeyim." Mikrofonu sahne görevlisine verdikten sonra durdurmak için onun elinden yine tuttum. Kısa bir an için, gözlerimiz kenetlendiğinde, her şey ve herkes bulanıklaştı sanki. Kalbimin kulağımın dibinde attığı çığlıkları ona herkesin önünde haykırmak istedim. El ele, göz göze birkaç saniye donup kaldık. İnsanlar da sanki o büyülü anı fark etmiş gibiydi, bozmak istemiyorlardı, her yer sessizliğe bürünmüştü. "Sen," dedim. Yutkundum. Elinden çekip biraz kendime yaklaştırdım. "Sen benim her şeyimsin. En yakın... Arkadaşımsın, Taehyung. Teşekkür ederim."

Afallamış gibiydi, elimi sıkmakla yetindi. Onu korkuttum mu acaba diye düşünürken kalabalığı büyük bir coşkuyla selamladıktan sonra ağır adımlarla sahneden inip yerine geçti. Tam önümde olduğunu fark etmemiştim. İnsan selinin arasında bana gülümseyen Kiya'yı ve gururla bakan Yoongi'yi görebiliyordum.

"Konserleri, sizinle bir arada olmayı çok seviyorum." Yazdığım konuşmaya biraz benzeyen bir giriş olsa da farklı bir yöne gideceğini lafa girer girmez anlamıştım. "Dünyanın herhangi bir yerinde herhangi birine şarkılarımla dokunmak çok güzel bir his. Fakat..."

Derin bir nefes aldım. "Birinin müziğiyle özdeştiğinizde, adeta sizin için şarkı söylediğini düşlediğinizde, kulaklıktan ya da hoparlörden çıkan ses yeterli olmuyor ne yazık ki. Gerçek olduğunu, etten kemikten biri olduğunu görmek istiyor insan. Devreye videolar ve yayınlar giriyor. Bilmem kaç milyon pikselin birleşmesiyle oluşmuş bir görüntü oluyor karşınızda. Dokunamıyorsunuz, hissedemiyorsunuz. Uzun uzun bakamıyorsunuz, pikseller gözünüzü yakıyor."

"Elimden geldiğince sizinle bir arada olmaya çalışacağım. Konserler, hayran buluşmaları, sokakta karşılaşmalar olsun... Çünkü, nasıl bir his olduğunu biliyorum. Ben de zamanında birine karşı aynı şeyleri hissetmiştim. Şimdi o benim kurtarıcım oldu. Onun benim hayatımda sebep olduğu değişiklerin birazını müziğimle size hissettirebilirsem eğer, bu dünyadan amacımı gerçekleştirmiş biri olarak rahatça ayrılabilirim. Sizleri seviyorum. Bir dahaki sefere görüşmek üzere."

**

Sahneden iner inmez üstüme atlayan bir gölge gördüm. Boynuna gömülüp ikimizin de gerizekalıca bulduğu tipik sevgili karşılaşması hareketinden yaptım: onu havaya kaldırıp döndürdüm. Aptal gibi gülüyorduk, gülüşlerimin arasından saçlarını okşuyor, başını iki elimin arasına alıyor ve bir bebekmiş gibi seviyordum onu. Görüşmeyeli biraz kilo almış gibiydi, yanakları daha doluydu ve bu beni çok mutlu etti.

"Sahnede bu kadar seksi gözüktüğünü bilseydim daha önce baskın yapardım!" dedi gayet çocukça bir tonda. Heyecanla dudağımla burnum arasındaki boşluğu öptü. Böyle bir atağa hazır olmadığım için bakakaldım.

"Biri...görürse?"

Omuz silkti. Arkama geçip eğildi ve bacaklarımı omzuna yerleştirip beni çıkardı. Çığlıklar arasından beni indirmesini söyledim ama dinlemedi.

pixels || taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin