32. İki Klişe

328 26 15
                                    

Birkaç hafta önce...

"Hiçbir sıkıntı yaşamayacaksınız. Uçuşunuzu bir arkadaşım adına aldım. Ekonomik sınıf ama olsun, sizi çok sarsacağını sanmıyorum. Zaten Amerika'ya indiğinizde aktarma yapacaksınız..."

"Bilemiyorum Joon, her şey çok korkunç geliyor. Ülke ikiye bölünmüş durumda, sokağa çıksam beni de ikiye bölerler, eminim."

"Ülkeyi dert etme. Kimseyi dert etme. Git, sevgilinle dinlenmene bak. Ben her şeyi halledeceğim."

Toplantı odasında, Taehyung,Namjoon,ben ve Kiya oturuyoruz. Son röpörtajımı verdiğimden beni o kadar çok çalkantıya sebep oldum ki, ülkede durmak katlanılmaz hale geldi.

"Peki ya Pixels ne olacak? Kaydımı tamamladıktan sonra anlaşmayı imzalamadığım için beni kapı önüne koydular. Pixels'ı piyasaya sürmek isteyen birini nereden bulabiliriz?"

Sesim neredeyse ağlamaklı çıkıyor. Pixels'ın tam istediğim gibi olup olmadığından da emin değilim, gerginlikle yarattığım bir albüm, ilk albümüm. Taehyung'a karşı olan tutumlarından nefret ettiğim insanlarla yaptığım bir albüm.

"Onu da ben halledeceğim. Diyorum ya, sadece dinlenmenize bakın. Tatilin keyfini çıkarın. Sen döndüğünde Pixels yayınlanmış olacak."

"Nasıl?"

Nasıl? Kafamı kurcalayıp duran bir soruydu bu. Nasıl işleri eski haline sokabilecektik? Nasıl dışarı çıkacaktım bundan sonra? Nasıl sanatımı gerçekleştirebilecektim? İnsanların acımasız yorumlarına nasıl dayanacaktım?

"Ben halledeceğim. Bana güvenmiyor musun?"

Göz göze geldik. Tabii ki ona güveniyorum. Bütün işlerimi ona yıkıp tatile çıkmak doğru gelmiyor sadece. Hem gittiğimiz yerde huzuru yakalayabileceğimizi kim söylüyor?

"Peki. Ama en ufak şeylerde bile beni ara. Yalnız kalmanı istemiyorum. Her şeyin sana yıkılmasını istemiyorum."

"Benim işim bu." Gülümsüyor. "Senin götünü toplamak ve para kazanmanı sağlamak, böylece de ben de para kazanabilirim. Anlaşıldı mı?"

İkimiz de gülüyoruz. İlişkimizin maddi boyutunu aşalı çok oluyor. Hatta aramızda hiçbir zaman işveren ve patron ilişkisi olmadığı da gayet açık. Bir elini omzuma koyuyor, sıkıca kavrayıp en içten gülümsemesiyle rahatlatıyor beni.

"Her şey çok güzel olacak Jeongguk." diyor. "Bugünleri aramayacaksın bile."

**

"Pantolonum nerede? Pantolonumu bulamıyorum!" Taehyung odanın içinde bir yandan dört dönerken bir yandan da bağırıyordu.

"Bavullarımızı dün gece kapattım hyung. Yola giyeceğin kıyafeti çoktan seçmiştin, onlar dışarda ya!"

İçeriden bağıra bağıra seslenmek mantıksız gelince banyodan çıkıp yatak odasına geldim. Elimle yatağın üstüne katlı bir biçimde koyduğum yolculuk kıyafetlerini işaret ettim. "Orada işte, yol uzun olacağı için rahat giyinmeye karar vermiştik, hatırlamıyor musun?"

Panik içinde bana döndü. "Yarın albümün piyasaya sürülüyor ve havaalanına eşofmanla mı gireceğiz!?"

"Neden bu kadar gerginsin!?"

"Gerginim işte! Bence sen de gerilmelisin!"

İkimiz de bir an için gözlerimizi kısarak birbirimize baktık. "Uçuşa ne kadar kaldı?" diye sordum usulca.

"Akşam 9'da. Daha çok var. Niye ki?"

"Otur."

"Ne?"

pixels || taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin