❥ Tabut ⊰

1.3K 146 30
                                    

Hikaye yazmak kadar güzel bir şey yok~
iyi okumalar...♥️

Hava karanlıktı ve yavaş yavaş buraya kadar geldiğime pişman oluyordum. Jungkook'a yakın durmaya çalışıyor ve sürekli etrafa bakıyordum.

"Kim neden burada yaşar ki?"

Telefonumdan bulunduğumuz yeri aratmıştım ve herkes hayaletlerle dolu olduğu hakkında yorumlar yapmıştı.

"Jungkook... Yarın sabah tutuklasan olmaz mı?"

Beni dinlemiyor ve karşıdaki eve doğru yürümeye devam ediyordu. Aslında hata bendeydi. Çok ısrarcı davranmıştım ve zorla da olsa arabaya binmiştim. O an bir süre zamanı geriye alabilme şansım olsaydı ne kadar iyi olacağını düşündüm.

Eve girdiğimizde ahşaptan yapılmış merdivenler, her hareketimizde gıcırdıyordu. Bu durum beni daha da ürkütüyordu. Arkadan hızla geçtiğini hissettiğim şeyle çığlık atarak Jungkook'un arkasına geçmiştim.

"Ne yapıyorsun?"

"Jungkook... herkes buraya hayaletli ev girmeyin yazmış. Silah ve bıçaklardan korkmuyor olabilirim ama bu hayaletler için geçerli değil... Geri dönsek olmaz mı?"

Güldü ve bodruma doğru giden merdivenlerden inmeye başladı. Bu çocuk gerçekten de korkusuzdu. Koşarak Jungkook'un arkasından ilerledim ve kolundan tuttum. Böyle bir yerde tek başına bekleme fikri daha da korkunç geliyordu. O yüzden ne olursa olsun Jungkook'tan uzaklaşmamalıydım.

Birden telefonunun fenerini açtığında irkilmiştim. Jungkook korktuğumu fark ettiğinde bana döndü ve feneri çenesinin altına koydu.

"Buna ne dersin?"

Resmen benimle dalga geçiyordu. Yine de sessiz kaldım. Bunun cezasını buradan çıktıktan sonra ona ödetecektim. Şimdilik ne olursa olsun yanından ayrılmamalıydım.

Birden Jungkook'un önüme uzattığı kol ile durdum. Sanırım bir şeyden şüphelenmişti. Telefonundan açmış olduğu feneri bana uzatarak karşıya bakmayı sürdürdü.

"Işığı öne tut."

Ağlamak istiyordum. Yine de ses çıkarmayarak ışığı karşıya doğrulttum. Belinden silahını çıkardığını fark ettiğimde yutkundum. Gelen ses merdivenlere kadar yankılanıyordu. Sanki çivi çakma sesiydi. 

Jungkook merdivenlerden inmeye devam ederken ben de arkasından ilerledim. Telefonun fenerini karşımızdaki kapıya doğru yönelttiğimde Jungkook kapıyı açmaya çalışmıştı ancak kilitliydi.

Feneri etrafta gezdirdiğimde buradaki tek kapı karşımızda duran kapıydı. Eski olduğu için kolay kırılabilir gibi görünüyordu.

"Kenara çekil."

Jungkook beni kenara doğru itti. O an ses kesilmişti. Sanki korku tünelindeydim. Nehirin altındayken bile böyle şeylere maruz kalmamıştım. Ben basit kasiyerlik yapan ve geçinmeye çalışan bir kızdım o yüzden bu kadarı benim için fazlaydı.

"Kapıyı kırmayacak m-"

Eliyle ağzımı kapattığında irkildim. Sanırım bir planı vardı. Kısa bir süre sonra kapıdan gelen kilit sesiyle yutkundum. Kapı açılır açılmaz Jungkook beni kenara itmişti. O an telefon elimden düşmüştü. Gelen silah sesleriyle kulaklarımı kapatarak kenarda hareketsiz bir şekilde bekledim.

Silah seslerinin yankılanması bittiğinde eğildim ve yere düşen telefonu bulmaya çalıştım. Telefonu bulduğumda ellerimin titremesini durdurmaya çalışarak ışığı karşıya doğru tuttum. O an Jungkook'un adamı kelepçelediğini görmüştüm. Kalbim korkudan deli gibi atarken derin bir nefes aldım.

"İyi misin?"

Jungkook bana endişeli bir şekilde bakıyordu. Sakin olmaya çalışarak başımı kaldırdım.

"İyiyim."

İyi olduğumu umuyordum. Bizden hemen sonra gelen polis ekipleri ellerindeki fenerlerle merdivenlerden iniyorlardı. O an bileklerinde kelepçe olan adamın ayağından vurulduğunu fark etmiştim. Ayağı kanıyordu ve topalladığı için yürümekte zorlanıyordu.

"Bana fener verin."

Kısa bir süre sonra polislerden biri Jungkook'a fener uzatmıştı. Hızla eline alarak kelepçelediği adamı polislere teslim etti. Daha sonra az önce açılan kapıdan içeri girdi. Ben de kendime gelmeye çalışarak arkasından ilerledim. O an Jungkook önüme geçerek beni durdurmuştu.

"Polislerle beraber dışarı çık. Ben birazdan geleceğim."

"Olmaz, en azından içeride ne olduğunu bilmeliyim."

Söylediklerimle önüne döndü ve feneri odaya doğrulttu. Jungkook içeri girerken onu takip ettim. İçeri girdiğimde kısa bir süre hareketsiz kalmıştım. Tam karşımızda tahta bir tabut vardı. O adamın bu kadar ileri gideceğini hiç düşünememiştim.

"Jungkook... Eğer o gün beni yakalasaydı, yani seninle karşılaşmasaydım ben de bu tabutun içinde olur muydum?"

Sorduğum soruyla gülmeye başlamıştı. Karşımızda bir tabut vardı ancak şu anki durumumla eğleniyordu. İnanılır gibi değildi.




FULL MOON  ❥ LisKook ⊰حيث تعيش القصص. اكتشف الآن