Aye Aye Captain! (pirates AU)

1K 88 77
                                    

Karayip Korsanları videoları izliyodum ve :")
Johnny Depp zaten mükemmel bir insan ama.... Winona Ryder ile olan fotolarına denk geldim...... sizin bu kadar aşık olup ayrılmanıza hakkınız yoktu ya
-

Steve elinden geldiğince sert ve ciddi bir ifade ile askerlerin önünden geçti. Geminin en alt katına, hapishanenin bulunduğu yere geldiğinde orda bekleyen askerlere selam verip çıkmalarını emretti.
Askerler anında emrine uyarken Steve gittiklerinde etrafına baktı ve ortalığın boş olduğuna emin olduktan sonra derin bir nefes aldı ve cebinde ki anahtarları çıkartıp demir kapıyı açtı.

İçeriye girdiğinde sıkılmış bir şekilde top ile oynayan Tony'i gördüğünde gözlerini devirdi.

"Yüzbaşı!" Tony sevinçle ayağa kalktı ve Steve'in dibine girdi.

"Bir gün başına ciddi bir şekilde dert alacaksın."

"Hadi ama Stevie, ben istemesem seninkiler beni bulamazdı bile."

Steve gözlerini devirse bile bunun doğru olduğunu biliyordu. Okyanusların en tehlikeli korsanı Anthony Edward Stark istediği an hayalet olabilirdi. Steve derin bir nefes aldı ve Tony'nin yanından geçip suçluların oturması için yerleştirilmiş banka kendini attı.

"Gelsene." diye mırıldandı kollarını açıp.

Tony sırıtıp yavaşça Steve'in kucağına oturdu ve dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. "Seni özledim." diye fısıldadı kısa bir süre sonra.

"Bende seni özledim." diye cevapladı Steve kollarını kucağında ki adamın beline sararken. "Seni." Tony'nin yanağını öptü. "Hep." Ardından çenesini öptü. "Özlüyorum." diye bitirdi dudaklarına koca bir öpücük bırakırken.

"Daha sık görüşmemiz gerekiyor."

"Hıhı."

"Uyuyor musun sen?"

"Hıhı." diye mırıldandı Steve yüzünü daha da Tony'nin boynuna gömerken. Kafasını biraz kaldırıp esmer adamın adem elmasına küçük bir öpücük kondurdu ve tekrardan yüzünü boynuna gömdü. Kollarını Tony'nin belinde sıklaştırdı ve kendi kendine gülümsedi.

"Akşam olmadan kendi gemime geri dönmem gerekiyor. Rhodey yoksa kellemi keser."

"Bu gece kalsan."

Tony derin bir nefes aldı ve sarı saçları okşamaya devam etti. "Rhodey ikimizide keser."

Steve kıkırdadı ve Tony bu adama ne kadar aşık olduğunu bir kez daha fark etti. Okyanusun en sevilmeyen ve tehlikeli görünen korsanı Tony Stark ve tüm dünyada adı kahraman olarak anılan Yüzbaşı Steven Grant Rogers gerçektende klişe aşk dizileri gibiydi. Steve Tony'i ilk yakaladığında esmer adam sırıtıp ona ateşli olduğunu söylemiş ve Steve tepki veremeden kendini elinden kurtarmıştı.

Tony... Tony aslında kötü birisi değildi. Sadece kötü insanları kızdırdığı için tehlikeli görünüyordu. Genelde zengin korsanların paralarını çalıp ihtiyacı olanlara dağıtır ve eh, bir kaç illegal işi vardı ama adam korsandı. Steve ise bunu üçüncü karşılaşmalarında anlamıştı. O gün bu gündür aralarında bu saçma olay vardı. İkiside haddinden fazla seviyordu diğerini ve ikiside -göstermeseler bile- korkuyordu. Birbirlerini korumak için herşeyi yapıyorlardı.

"Evlensene benimle." diye homurdandı Steve bir müddet sonra. Tony şaşkınlıkla kaşlarını havaya kaldırdı. Steve'i uyumuş sanıyordu. Ellerini saçlarından çekip yanaklarına yerleştirdi ve yavaşça Steve'in başını kaldırdı.

"Ne?"

Steve ellerini Tony'nin belinden çekip ceketinin içine soktu ve siyah küçük kutuyu çıkarttı. "Evlen benimle." diye tekrarladı kutuyu açtıktan sonra.

Tony'nin hayatı boyunca gördüğü en güzel yüzük karşısındaydı. Bundan emindi. Zifir siyah yuvarlağın etrafında küçük beyaz taşlar işlenmişti.

"Beyaz şeyler uh, inci."

"İnci mi?"

"Hıhı." dedi Steve bakışlarını yüzüğe odaklarken. "Okyanusun en derininde bulunan incilerden birisi, almak için bir tane deniz kızı ile savaştım ama değerdi."

"Deniz kızı ile savaştın? Bana yüzüğü yapabilmek için?"

Steve dünyanın en normal sorusuna cevap vermiş gibi önemsiz bir şekilde "Evet." dedi.

Tony kocaman gülümsedi. "Aptal." diye söylendi.

"Bu kabul ettiğin anlamına mı geliyor?"

"Aptalsın. Tabii ki seninle evlenirim!"

Steve'in yüzünde paha biçilmez bir gülümseme yer alınca Tony iç çekti. Gerçektende aşıktı bu adama. Steve yüzüğü kutusundan çıkartıp Tony'nin zaten yüzükler ile dolu olan parmaklarına bir bakış attı ve sağ elini nazikçe tutup yüzüğü parmağına geçirdi ve küçük bir öpücük kondurdu eline.

İkiside kısa bir süre gülümseyerek yüzüğe baktılar. Tony ise bakışlarını yüzükten çekip tekrardan Steve'e baktı. Gözlerini kapatıp dudaklarını sarışın adamın dudakları ile buluşturdu.

"Gitmem gerekiyor." diye fısıldadı dudaklarını milim ayırıp tekrar öpüştüklerinde.

Steve ofladı ve kafasını duvara yaslayıp ellerini Tony'nin poposuna yerleştirdi. "Yoksa Rhodey kellemizi keser."

"Aynen öyle." dedi Tony Steve'in kucağından kalkarken.

Steve Tony'nin elini tuttu ve yanağına küçük bir öpücük kondurdu. "Sol taraftan git. Sağ tarafta Sam ve Bucky var. İstemediğin şeyler görebilirsin."

"Hmmm, ateşli."

"Tony!"

"Merak etme sarışın gözüm sende." dedi gülerek.

Steve geminin küçük şişme botuna yol veren kapının anahtarını Tony'e uzattı. "Seni seviyorum." diye mırıldandı.

"Bende seni seviyorum." dedi Tony hızlı bir şekilde Steve'in dudaklarına yeniden öperken. "Hafta bitmeden yeniden görüşürüz. Her zamanki yerde."

Steve kafasını salladı ve Tony'nin gidişini izledi. Gittiğine emin olduktan sonra gözlerini kapattı ve sırıtarak bağırdı.

"Tüm askerlerin dikkatine, Anthony Stark gemiden kaçmaya çalışıyor!"

 *STONY ONE SHOTS*Where stories live. Discover now