2040 vs 2016 (III/?)

2.4K 170 189
                                    

Bu ne saçma bölüm amk bir de medya tam bu bölüm moodu djakjmxks (düzenlendi + yeni şeyler var)
-

Ne?

Tony'nin beyni kısa devre yapmıştı. Duyduğu cümle hayal ürünü mü yoksa gerçek miydi bilmiyordu ama nefes alamadığına emindi. Hareketsiz bir şekilde holograma bakarken Rhodey'in koluna değmesi ile gerçek hayata döndü.

Gözleri Steve'i bulduğunda sarışın adamında ondan geri kalır yanı yoktu. Gözleri fal taşı boyutunu almış, dudakları hafif aralanmış ve yüzünde çok net okunabilir bir ifade vardı; şaşkınlık.
Bakışları kendisini bulduğunda Tony yanaklarının kızardığını hissetti ve Tanrım cidden çok saçmaydı çünkü o Tony Starktı ve-
Siktir edin. Tabii ki kızaracaktı! Eskiden hoşlandığı adam ile evlendiğini öğrenmiş yetmez gibi bir de iki tane oğulları vardı.

"Steve sanırım geçmiş sen ile beni bozduk." Tony'nin alaylı sesi ile herkes yavaşça şoktan çıkmaya başlamıştı. Steve gözlerini devirsede bir şey demedi ve oğullarına bakmaya devam etti. Bakışları herkesin aksine sertti ve Harley hafifçe yutkundu.

"Rogers ne?"

Gelecekte ki Tony kendisine göz devirip Steve'in yüzük olan elini tutup küçük çocuğa bir şey anlatırmış gibi yüzüklerini gösterdi. "Rogers-Stark tatatadam! 17 yıldır evliyiz yani evlisinizyani evli olacaksı- amaaan anladınız işte. Bu salaklarda çocuklarımız. Mükemmel bir hayatımız var yani. Hatta o kadar klişe ki bir köpeğimiz bile var. Gelecekte gökkuşağı felan sıçı-"

"Tony!"

"Pardon pardon." Tony gülümsedi ve Steve'in eline küçük bir öpücük kondurduğunda şuan ki Steve bayılcağına emindi.

"Ha?" Tony beyninin kısa devre yaptığına emindi çünkü şuan duyduğu hiç bir cümleyi anlamıyordu.

"Evleniyorsunuz işte! Soru sorup durmayın. Ben size daha önemli bir soru soracağım; hangi yıldasınız?"

"2016."

Tony yüzünü buruşturup çocuklara 'cidden mi' şeklinde bir bakış attı. "Düşe düşe bu yıla mı düştünüz? O zamanlar ikimizde salaktık. Tanrım, Bucky amcanızdan felan nefret ediyordum o sıralar."

Tony bakışlarını herkesin arkasında Natasha ile duran Bucky'e çevirdi ve özür diler gibi gülümsedi.

"Öyle bakma bana. Tanrım, bana böyle bakmayalı 20 sene felan oldu, kes şunu. İkimiz ilerde iyiyiz." Sonra hafifçe sırıttı ve Nat'ı işaret etti. "Siz ikinizde baya iyisiniz gelec-"

"Tony, biraz konsantre mi olsan?"

"Ha doğru. Zaman yolculuğu." Tony eski kendisine bakıp sıcak bir tebessümde bulundu. "Bak şimdi eski ben, sana gönderdiğim kordinatlar ile iki Jarvis'i bağlayacağız böylelikle işimiz daha kolay olur. Makina yapım aşamasındaydı o yüzden düzeltmemiz gereken çok fazla şey var aslında Steph'i arasak daha kolay olurdu ama şuan burda değil ve 2016'da daha onunla tanışmadınız."

"Peter ile bende yardım ederiz."

Steve'in bakışları sonunda Harley'i buldu ve tüm oda buz kesti. Herkes istemsizce dikleşirken Steve alayla güldü.

"Sen bu işin dışında kalıyorsun."

"Hayır." Steve'in sesi ne kadar sertse Harley'in seside o kadar kesin çıkmıştı.

"Evet. Zaten makina senin yardımın olmadan yapıldı-"

"Peter'in haberi vardı yani?" Kimseden ses çıkmayınca Harley'in bakışları daha da sertleşti. Dudağını ısırdı ve ellerini cebine koydu. "Mükemmel ya," dedi bakışlarını Tony'e çevirip. "Hadi seni anladım, seninle kan bağım bile yok-"

"Harley-"

"Hayır hayır. Cidden seni anlıyorum. Hatta bunca sene bana katlandığın için bile şanslıyım ama sen," Steve sanki karşısındaymış gibi holograma yaklaştı. "Senin neden beni 'ailene' katmadığını sorabilir miyim?"

"Bencillik yapıyorsun. Şuan senin kanın veya DNA'n ile olayın hiç bir alakası yok. Sorumsuzluğun yüzünden kardeşin ve sen geçmiştesiniz! Büyük olan sensin!"

"Peter'in gelmesi benim suçum değil! O BENİM AKSİNE NE OLDUĞUNU BİLİYORDU ÇÜNKÜ!" Ellerini ceplerinden çıkartmıştı ve sinirle sağa sola savuruyordu. "Sadece benimle gelmek istedi o saçma şeye basarken! O yüzden bana bağlama-"

"Sorumsuz olduğunu kabul etmek bu kadar zor mu?! Seni nasıl yeni avengers'in lideri seçtiler hala bir fikrim yok." Steve sanki Harley yumruk yemiş gibi bir kaç adım gerilediğini fark ettiğinde susması gerektiğini biliyordu ama o kadar endişelenip korkmuştu ki ve hala o kadar çok korkuyordu ki; kaybetme korkusu sinire dönüşmüştü. "Tanrım, keşke serum başka birine gitseydi."

Harley nefes alamadığını hissetti. Tony'nin ve diğer herkesin yüzünde oluşan şok ifadesinide umursamadı. Sanki yer altından kayıyormuş gibi hissetti ve bir yere tutunmazsa sanki düşecek gibiydi. Sesler cızırtı halinde geliyordu ve kolunu endişeyle tutan Peter'e bir kaç saniye boş bir şekilde baktı, sonra, yavaşça bakışları en az onun kadar kaybolmuş gözüken Steve'i buldu ve küçük bir kahkaha attı. Attığı kahkaha mutluluktan çok ama çok uzaktı, aksine insanın kanını donduracak türdendi. Dudaklarını ıslatıp sırıttı, "Tanrıya şükürler olsun beni özel kılan tek şey serum değil," yeniden holograma yaklaştı ve Steve'in tam gözlerinin içine baktı, "Senin aksine."

Arkasına bakmadan koşarak çıktığında bir kaç kez boğazında ki yumrunun geçmesi için yutkundu ama faydası olmadı. Kendini hızla dışarı attığında yere oturdu ve belini duvara yasladı. Gözlerinden akan yaşları sinirle silerken derin bir nefes aldı.

"Siktiğimin serumuda seninde canın cehenneme Steve Rogers." diye tıslayıp ayağa kalktı ve yürümeye başladı.

 *STONY ONE SHOTS*Where stories live. Discover now