I would have said yes

1.5K 80 67
                                    

OKAAAYYYY THAT SHIT IS GONNA HURT LIKE A BITCH / hikayenin benzerini sanırım bir yerde okumuştum hatırlamıyorum
Also bu cacw sonrası booty call au şeysine hastayım o yüzden aynı konuyu 537363 kere ısıtıp ısıtıp koycam önünüze hadi eyv

-
Her dinlediğinizde kalbinizi söken O şarkı
-

"Kal." Tony duyduğu kelime ile ister istemez gerildi. Steve'e dönmedi, yatağın ucunda sarışın adama arkası dönük bir şekilde oturmaya devam etti. Arkasında hareketlilik hissettiğinde yutkundu. "Lütfen kal." diye fısıldadı Steve Tony'nin omuzuna tüy kadar hafif bir öpücük kondururken.

Tony -zorla- hafifçe geri çekildi ve alt dudağını ısırdı. "Kalamam." Kafasını yarım bir şekilde arkasına çevirdi ve bir kaç saniye Steve'in üzgün suratını izledi. "Kalamayacağımı biliyorsun Rogers."

Aklına başka bir cevap gelmemişti. Önüne yeniden döndü ve titremeye başlayan ellerini yumruk haline getirip gözlerini kapattı.

"Neden?" Sesi inatçı çıkmıştı ve Tony sinirlendiğini hissediyordu. Arkasını dönüp o güzel surata yumruğunu geçirmek istiyordu. Aksine, bakışlarını kapıda tuttu ve sessiz kaldı. "Senden beni affetmeni istemiyorum veya geri dönmeni yada- herneyse, sadece bu gecelik kalmanı istiyorum." Sonra, daha sessiz bir ses tonu ile ekledi. "Eskisi gibi."

Eskisi gibi. Duh. Tony boğazında oluşan yumruğu görmezden gelmeye çalıştı (beceremedi). Eskisi gibi, Steve 117 siktiğimin ülkesini kızdırıp tüm Amerika'da suçlu olarak görünmeden öncesi yani. Tony'i dinlemeyip kendi başına büyük işlere karışıp Hydra ajanı olan arkadaşının peşinden koşmadan önce. Tony'nin üzerine çıkıp kalkanı-

Ani bir şekilde arkasını döndüğünde Steve'in gözleri şaşkınlıkla büyüdü. "Eskisi gibi mi?!" Tanrım, şimdiden bağırmaya başlamıştı. "Siktiğimin eskisine mi dönmek istiyorsun Rogers? İşleri bok eden ben değildim. En azından, senin aksine ben işleri düzeltmeye çalıştım! Ama sen seçimini yaptın ahbap. Sen ve ben sadece ayda bir iki kere görüşüp sevişiyoruz. Bu, iki senedir aramızda ki "ilişki" bu. Daha fazlası yok, Rogers."

Steve kırılmaya hazırmış gibi görünüyordu. Mavi gözleri kızarmaya başlamıştı ve dudakları hafifçe titriyordu- kendine gel Tony. Steve hiç bu kadar şansını zorlamamıştı. Seviştikten sonra usulca "İşler nasıl gidiyor?" diye sorardı ve orda biterdi çünkü Tony ukalaca gülümserdi veya, -iyi hissettiği zamanlar- bir kaç şeyi anlatırdı. Rhodey'in bacaklarının iyileşmesi gibi. Ve Tony Steve'in şuan denemesini istemiyordu. İşleri düzeltmeye çalışmasını istemiyordu çünkü biliyordu ki, eğer Steve çabalarsa onu durduramazdı. Senelerdir yavaş yavaş inşa ettiği soğuk karakter bir anda yok olurdu. Çünkü hala ona o kadar aşık-

"Uyuyamıyorum." Seneler gibi hissedilen saniyeler sonunda Steve yeniden konuşmaya başlamıştı ve sesinin boğukluğuna kalbinin kırıldığını hissetti Tony. "Seninle, yani evet... ayrıldığımızdan belli doğru düzgün uyuyamıyorum çünkü yanımda sen yoksun. Seni özledim." Boğazını temizledi ve gözlerini kaçırdı bir kaç saniye yeniden Tony'e bakmadan önce. "Seni hayal edemeyeceğin kadar çok özledim, Tony."

Ve Tony, siktir, Tony ona doğru yığılmak istiyordu.

Eskiden böyle çok hissederdi Tony. Yorgun ve stresli bir günden sonra yatağa Steve'in kollarına yığılırdı. Steve ise kıkırdar ve güçlü kollarını minik bedene sarıp saçlarını öperdi. Tony kendini dünyanın en güçlü adamı gibi hissederdi sonrasında, eğer Steve yanında olursa dünyayı ele geçirebileceğini hissederdi.

Bu düşünceye güldü. Nasıl bu hale gelmişlerdi?

"Ve bu kimin suçu?" Sesinde ki zehirli tona şaşırdı. Steve'de beklemiyor olacak ki yüzüne yumruk yemiş gibi arkaya doğru sallandı yatakta. Steve ona o kadar yoğun duygular ile bakıyordu ki Tony çığlık atmak istedi.

Sinirliydi. Siktirin, sinirli değildi; öfkeliydi.

O yüzden hızla ve çokca öfkeyle Steve'in üzerine atladı ve beli duvar ile temas edince kendi dudaklarını şaşkınlıkla aralanmış dudaklara sertçe yapıştırdı. Steve'in elleri anında belini bulmuştu ve Tony bu sefer dişlerini sarışın adamın alt dudağına geçirmişti. Canını acıtmak istiyordu. Steve'den küçük bir inleme işittiğinde geri çekildi ve nefes nefese karşısında ki yüze baktı.

Steve'in belinde ki elleri sıklaşmıştı. Onu bırakmak istemiyordu, ne ironik değil mi? Onu ilk bırakan Steve olmuştu sonuçta. Sinirle yataktan kalktı ve baksırını önemsemeden yerde ki pantolonunu titreyen elleri ile giydi.

"Aramızda ki bu. Seni özlüyorum veya uyuman gerekiyorlar yok. Sadece sevişen insanlarız, birbirimizi önemseyen değil."

"Tony-"

"Kapa çeneni. Duymak istemiyordum." Gittikçe elleri daha çok titriyordu ve ağlamamak için dişlerini sıkıyordu. Ağlamayacağım. Senin için artık ağlamayacağım. Siktir git Rogers-

Ve sonra, -çünkü içinde ki öfke bir türlü bitmiyordu- pantalonunda ki bir kaç yüz doları çıkartıp Steve'in yanında ki komidine koydu. "Eğlenceli zaman için teşekkürler Cap."

Gitmesi gerekiyordu. Siktir olup gitmesi gerekiyordu motelden. Ve içmesi gerekiyordu, evet kesinlikle bir içkiye ihtiyacı vardı ve başka birisi -yabancı birisi ile- sevişmesi gerekiyordu. Bu kanında ki adrenalin oranını indirirdi. Kapının kulpunu tutup çıkmaya hazırlandığı anda duyduğu cümle ile tüm kan bedeninden çekilmişcesine durdu,

"Yüzüğü buldum." Arkasını dönmedi ama Steve'in tebessüm ettiğini biliyordu. "Saçma yerlere saklardın hep önemli şeyleri. Cidden çorap kutusunda bulmayacağımı mı zannettin? Çok güzeldi." Daha yumuşak bir ses tonu ile devam etti. "Çok ama çok güzeldi. Sevmiştim. Cidden çok sevmiştim. Ve.. evet derdim." Oh. "Evet derdim." diye tekrar etti daha güçlü bir ses tonu ile. "Düşünmeden kabul ederdim. Çünkü geleceğimi senden başkası ile hayal bile edemiyordum."

Arkanı dönme, dönme- bir mantra gibi tekrarladı aynı sözcükleri bir kaç saniye kafasında. Yanında ki büyük aynadan Steve'in göz yaşlarını gördü ama yinede dönmedi.

Kapıyı açtı ve kendini dışarıya attı.

-

Steve, Thanos'a karşı verilen savaşta öldükten sonra parmağından asla çıkartmadığı yüzük ile gömülmüştü.

Tony, mezar taşını usulca öpmüş ve parmağını yani yüzüğün diğer eşinin bulunduğu yeri okşamıştı.

 *STONY ONE SHOTS*Kde žijí příběhy. Začni objevovat