34: Kalpsiz Kral Ve İnatçı Yonca

2.6K 215 245
                                    

Selamun aleyküm. Neşet babanın kaç şarkısını başa sardım,defalarca dinledim bilmiyorum. Kısa bir bölüm oldu. Ama çok yoğun. Ona göre okuyun lütfen.

🍀

Bölümün içinde geçmeyen şarkılar, okurken dinleyebilirsiniz.
-Şekersiz/ İmkansız Bir Aşk Denir
-Ender Balkır/ Hüseynikten Çıktım Seher Yoluna

🍀

Bölüm Şiiri
-Nurullah Genç/Rüveyda
Seslendiren: Furkan Özdemir

🍀

Şakaklarımda derin bir sızı vardı. Tüm gece uykusuz kalmanın bedelini ödüyordum. Jüpiter halklarını göz altlarıma ödünç vermiş, gözlerimin akı kırmızıya dönmüştü.

Annem aramamıştı.

Bu kez kabullenmiştim. Onda bir kıymetim olmadığını, halama benzerliğim kadar sevdiğini kabullenmiştim.

Ev bana dar gelmeye başladığında çıktım. Sert, ısırgan, soğuk bir rüzgar tenimi acıtmaya yetiyordu. Kollarımı kendime sarıp bahçeye girdim.

Lalezar gelecekti. Onu boş çardakta beklemeyi tercih ettim. Yukarı çıkıp dedemi görmek istemiyordum. Onu konuştuktan sonra neredeyse hiç görmüyordum zaten.

Güldem nene hazırlıklar yaparken o da işçileri arasındaki problemlerle uğraşıyordu. Artık tamamen iyiydi. Kimseye ihtiyacı yoktu. Bana da...

Soğuk yüzüme vurdukça uykum gelmeye başladı. Kollarımı masaya dayayıp okul sıralarında uyuduğum gibi, uyku pozisyonuna geçtim.

Üşüdüğüm bir anda omuzlarıma konan ağırlık beni az da olsa ısıttı. Ağzımın içinde bir teşekkür geveleyip üzerime konan ağırlığa sarındım. Hoş bir Karanfil-tarçın kokusu ciğerime taze tohumlar ekti.

🍀

"Bersin.." Kulaklarımı rahatsız eden bir ses uyanmama sebep oldu. Bedenim eskisi kadar üşümüyordu. Kafamı kaldırıp kısık gözlerle yanımda oturan Lalezar'a baktım.

"Hı?" Kıkırdadı. Elini atıp üzerimdeki siyah, büyük şişme montun ucunu kavradı.

"Bu kimin? İçinde kayboluyorsun." Ağzımı kapatıp esnedim. Bedenim gerip uyuşan ayaklarımı ve kasılan omuzlarımı oynattım.

"Bilmem. Ama erkek montu gibi. Üç silahşörlerden biri hayrına üstüme atmıştır." Kiminse mutlaka parfüm markasını sormam gerekiyordu. Muaazam bir kokuydu. Ne ağırdı ne şekerli. Hafif bir tarçınımsı kokuya Karanfil eklenmiş gibiydi.

"Polat'la daha konuşamadın değil mi?" Kafamı sallayıp önüme eğdim. Monta sarınıp sıkıntılı bir soluk aldım. Polat'ın sözlerini hatırlamak bende enerji patlamaları meydana getiriyordu. Beni bir adam için, Renan Talas için, terketmiş olması bana derin bir vicdan azabından öte yol çizmemişti.

"Polat bitirdi Lalezar. Beni de, bu nişanı da bitirdi. Sanırım böylesi ikimiz için çok daha hayırlı. Polat benim gibi kendisine aşık olmayan bir kadınla ömrünü tüketmekten kurtuldu." Bana yanaşarak kafasını omzuna yatırdı.

"Peki sen ne zaman kendini tüketmeyi bırakacaksın?" Oflayıp kafamı çevirdiğimde ısrarla devam etti.

"Polat senden neden ayrıldı? Sen kendine haksızlık etme diye Bersin." Çenemi birbirine kenetledim. Bana bunu söylemeleri artık beni boğmaya başlamıştı. Laftan anlamıyorlardı.

"Yeter Lalezar. Bana yine söylemeye kalkma. Duha'nın nelere sebep olduğunu biliyoruz. Halam duydu ve yanlış anladı. İkinci bir vaka istemiyorum." Dudaklarını birbirine bastırıp usulca geri çekildi. Monta iyice sarındım. Elime sert bir şey geldiğinde merakla iç cebe baktım. Elimi montun içinden çıkardığımda kahverengi bir cüzdan olduğunu gördüm.

MecruhWhere stories live. Discover now