27. Bölüm "Milat"

1.1K 90 9
                                    

Selamunaleyküm, bölüm sonunda görüşmek üzere. Keyifli okumalar!😊

...

  Artık bazı şeyleri sorgulamayı bırakırsınız, içinizdeki sönen ateşten artık kimse bir kıvılcım bile çıkaramaz ya, ben o noktaya artık ulaşmış bir vaziyette karşımda duran bu anlamsız ve saçma çift konusunda hiçbir şey düşünmüyor, bu vaziyette on...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

  Artık bazı şeyleri sorgulamayı bırakırsınız, içinizdeki sönen ateşten artık kimse bir kıvılcım bile çıkaramaz ya, ben o noktaya artık ulaşmış bir vaziyette karşımda duran bu anlamsız ve saçma çift konusunda hiçbir şey düşünmüyor, bu vaziyette onlara bir şeylere kondurmak istemiyordum. Hoş, her şey ortadaydı ya.
Ben artık boş verme evresindeydim, kendi içimde bazı şeyleri bitirmiş olduğumu fark ettiğimde daha bir dik durdum. Çünkü artık başka safta duruyordum, zihnim, kalbim, aklım yön değiştirdi.

"Abla dikkat etsene," dedi gayet sakince. Daha da yaklaştı, "Ali aşkından başını döndürdü herhalde."

"Ayağın falan burkulmadı değil mi Bahar? Yüzün de bir dondu, iyi değilsen seni hastaneye götüreyim."

  Ensar yüzünü yana çevirerek gözlerini devirdi.

"Hayır hayır iyiyim, sadece Derya'yı burada görünce bir şaşırdım."

"Sahi, siz ne yapıyorsunuz burada?"diye sordu Ali, 'siz' diye tabir etmişti ama Ensar'ın da son sınıf olduğunu biliyordu, onu değil de Derya'yı kastediyordu aslında.

  Ali'yi es geçip "Asıl sizin ne işiniz var burada?" dedi bu sefer Ensar. Hedefi direkt ben ve Derya idi. Allah aşkına yanına kardeşimi alıp buraya getiren o değil miydi? Benim yanımda Ali olması, onun yanında Derya olması kadar şaşırtıcıydı belli ki.

"Mezuniyet baloma sözlümü davet ettim, ne o, hesabını sana mı vereceğiz? Asıl siz... Bahar, yoksa kız kardeşinle? "

"Hayır." Aynı anda cevaplayıvermiştik ama aynı soruyu değil. Ben Derya ile Ensar'ın birlikte olduğunu reddetmiştim, o da benim Ali'nin sözlüsü olmamı... Halbuki bakılırsa iki sorunun cevabı da evetti fakat bunu burada ikimiz de yeni öğreniyorduk. Ali de birden bana sözlüm diye hitap edince ben de bir tuhaf olmuştum ama gerçek buydu.

  Hadi ben bilmiyorum sayılır da "Hayır." dedim fakat Ensar neden Derya ile olduğunu kabul etmiyordu? Sanki öyle bir şey ihtimal dâhilinde bile değilmiş gibi... Öyleyse bu ikisi neden karşımda duruyordu? Dördümüz de birbirimize anlamsızca bakarsak bu sorunun cevabını alamayacağım için 'tek yol Derya' diyerek Ali'ye:

"Ben bir lavaboya gideyim Derya ile, sen içeri gir ben hemen dönerim yanına." dedim. Sorulması gereken bir hesabım vardı.

"Olur mu öyle? Sen git lavaboya burada bekleyeyim beraber gireriz içeri."

  Uzatmadım, Derya'yı alıp gittim lavaboya. O kadar sıradan bir şey yapıyormuş gibi tavırları vardı ki, sinirlerimin zıplaması işten bile değildi.

  Kapıyı kapattığım gibi lafa başladım."Ne yapıyorsun sen burada Derya, ne ara buraya geldin, seni ne ilgilendiriyor mezuniyet balosu?"

  Benim aksime o epey rahattı, onun yerinde olsam asla böyle bir şeye yeltenemez, fikri dahi imkânsız gelirdi."Ne var bunda abla? Ensar'ın da burada olduğunu öğrendim fırsat bu fırsat yanına gideyim, belki konuşuruz diye düşündüm. Malum, biraz cesur olmak gerek değil mi bu işler için?"

SON BAHARWhere stories live. Discover now