☘️37☘️

3.9K 245 47
                                    

Gözlerimi, gözlerime direkt vuran güneş ile açtığımda homurdanarak yatakta doğruldum ve yutkunarak sırtımı yatak başlığına dayadım.

Kafamı jungkook'a çevirdiğimde ellerinin belime sarılı olarak uyuduğunu fark ettim. Çok masumdu. Çok tatlıydı. Çok iyiydi.

Kucağımda toplanan ellerini nazikçe yastığa bıraktım ve yavaşca saçlarını okşamaya başladım. Kahverengi saçları o kadar yumuşak ve güzel kokuyorduki.. hafif eğilip ilk önce saçlarına sonrada dudaklarına bir öpücük bırakıp yanağını okşadım.

"Sanırım, bu hayatta başıma gelen en iyi şeysin sen.. sen, olmassan ne yapacağımı bilemezdim." dediğimde gözlerimin dolup, yaşlar akıtmasına engel olamamıştım. Bir damla yaş, yanağına düştüğünde kaşlarını çatmış ve homurdanarak uyanmıştı ve benim dolu gözlerimi gördüğünde çatılan kaşları düzelmişti.

"Lalisa?" Pürüzlü sesini duyduğumda dolu gözlerimle gülümsedim ve "Günaydın." dedim yutkunup. "Neden ağlıyorsun?" dediğinde sırtını yataktan ayırdı ve doğrularak oturur pozisyona geldi.

"Hiiç. Sadece çok mutluyum.." dediğimde gülümsedi ve parmakları ile göz yaşlarımı silip bana sıkıca sarıldı. Geri çekildiğinde ise, dudaklarıma minik bir öpücük koyup, "Bugün izinliyim güzelim. Beraber güzel bir gün geçirebiliriz."

Ellerimi çırptım ve o yataktak indiğinde kaşlarımı çattım. Çok geçmeden yanıma gelip beni kucağına aldığında anında ellerim boynuna dolanmıştı. Ayaklarım zemin ile buluştuğunda o, ev babetlerimi yavaşca ayağıma giydirdi ve, aldığı tarak ile saçlarımı taradı.

Her gün bıkmadan, usanmadan aynı şeyleri yapıyordu.

Benim ona öğrettiğim gibi uzun saçlarımı örüp, kafamın üzerinden öptü ve benim gülümsememi gördükten sonra, elimi tuttu ve beni alt kata götürdü ve hep yapmak istediğim hareketi yani elimi belime koymayıda unutmıyordum.

Çoktan hazırlanmış kahvaltı masasına bacaklarımı iki yana açarak oturduğumda derin nefesler aldım ve kahvaltımı yapmaya başladım.

"Ajumma, bana portakal suyu yapabilir misin?" diye bağırdığımda onaylayan mırıltılar çıkardığında, yutkundum ve elimi karnıma koyarak, okşadım.

Hamileliğin 7.ayına çoktan girmiştik ve ben, açıkcası nasıl doğuracağımı düşünüyordum yani normal doğum olursa ki eğer olursa canımın çıkacağına emindim.

"Al bakalım güzel kızım." dedi meyve suyunu masaya bırakıp saçımdan hafif okşayarak. Onu annem gibi görüyordum. Gülümsedim ve teşekkür ederek meyve suyumu yudumlamaya başladım.

"Ben, dışarı çıkmak istiyorum." diye mırıldandığımda jungkook kafasını aynı zamanda kaşını kaldırdı "Lütfen.." dediğimde kafasını olumlu anlamda sallaması beni gülümsetmişti.

İkimizde yemeğimizi bitirdiğimizde beraber odamıza çıktık. Jungkook dolabı açıp içinden bir hamilelik elbisesi seçti.

O, yavaşca üzerimdeki pijama üstlüğünü çıkardığında gülümsedi ve köprücük kemiğime bir öpücük kondurdu ben ise buna gülümsemiş ve hafif saçları ile oynamıştım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

O, yavaşca üzerimdeki pijama üstlüğünü çıkardığında gülümsedi ve köprücük kemiğime bir öpücük kondurdu ben ise buna gülümsemiş ve hafif saçları ile oynamıştım.

Alt pijamamıda tamamen çıkardığında, karşısında iç çamaşırlarım ile kalmak beni utandırmamıştı. Dikkatli bir şekilde, elbiseyi üzerimden geçirdi ve ördüğü saçlarımı arkaya atarak ev babetlerim yerine rahat beyaz bir ayakkabı giydirdi ve gülümsedi.

"Çok tatlı oldun..sanırım hamileliğin en iyi yanı, hamile elbiselerin içinde çok tatlı olman."

"Nasıl yani? öbür türlü tatlı değil miyim?"

"Seksisin?" diye sorduğunda başımı öne eğdim ve gülümsedim. "Daha utanç verici şeyler yaşadığında olmuştu. Mesela duşta yakalandığın gün falan."

O gün, cidden Utanç vericiydi. Daha yeni hamile olduğum zamanlarda gece banyo yapmıştım ama bornoz giymeden duşa kabinden çıktığım için, jungkook'a ve onun imalarına yakalanmıştım ve işin garip kısmı üzerinden neredeyse 5 ay geçmişti.

"Hadi gidelim.." dediğinde uzattığı elini tuttum ve yürümeye başladım. İkimizde beraber dışarı çıktığımızda, "Arabaya binmeyelim." dememle kafasını olumlu anlamda sallamış ve biz, beraber yürümeye başlamıştık.

Yolda gördüğüm pamuk şekerci arabası ile ellerimi birbirine vurdum "Jungkook, pamuk şeker istiyorum!!" diye bağırdığımda o, gülümsedi ve "Sakin ol sana pamuk şeker alacağım." demişti. İkimiz beraber arabaya doğru ilerlerken, adam beni görür görmez gülümsemişti.

Pamuk şekeri bana uzatıp verdiğinde, jungkook un verdiği parayı kabul etmedi. "Benden olsun evlat... benimde onun gibi güzel bir kızım vardı ve kızıma çok benziyor." dediğinde gülümsemiştim. Ama kızına ne olduğunu sormamıştım çünkü cevabı biliyordum.

İkimiz tekrardan el ele tutuşarak ilerlerken, bir grup gazeteci peşimizden gelmeye başlamıştı."Bay ve bayan jeon birkaç soru sorabilir miyiz lütfen?" ikimizde durduğumuzda gazeteciler bana döndü.

"Bebeğiniz kaç aylık lalisa hanım?"

"7"

"Bebeğinizin ismini bay jeonun annesi koyacağını duymuştuk doğrumu?"

Kaşlarımı çattım.

"Hayır, doğru değil bebeğimizin adını biz koyacağız."

"Peki, bir isim belirlediniz mi?varsa nedir?"

"Evet, belirledik. İsmi jae-hwa olacak."

"Lalisa hanım, bay jeonun eski sevgilisi mi cha'nın amerikaya gitmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?"

Yine mi?

"Birşey düşünmek zorunda değilim ve düşünmeyeceğim. Eskide olan birşeyi lütfen eskide bırakın aynı zamanda beni ve ailemide."

Dedim ve jungkook'un elini tutup onu çekiştirdim. "İşte benim kızım!" dediğinde jungkook kafamı ona çevirmiş ve yanağına bir öpücük kondurduktan sonra, ikimizde gülümseyerek sahile inip bütün gün yürümüştük.

-Umarım beğenmissinizdir. Dediğim gibi finale çok az bir zaman dilimi kaldı.

-Yeni kitabıma profilimden ulaşabilirsiniz.

Sizi seviyorum ❤️💞

Liskook ile kalın 🎈

SİLVER ☘️ LiskookWhere stories live. Discover now