☘️4☘️

7.6K 481 196
                                    

İstemeyerek açtım gözlerimi. Yeni bir güne başlamıştık ve ben mutlu dahi olamıyordum.

Bir yanım ölmek istiyordu diğer yanım ise yaşamak.

Yavaşca yatağımda doğruldum ve, banyoma gidip rutin işlerimi halletim. Yavaş adımlarla merdivenleri indim ve mutfağa doğru ilerledim.

Aç değildim veya iştahım yoktu.

Annem olmayınca yemek yemek bana fazla geliyordu sanki, ona haksızlık yapıyordum. Belkide buda bir kurguydu kafamda.

Kendime bir kahve yaptıktan sonra, herzamanki gibi televizyonunun karşına oturdum ama açmadım.

jungkook:Sana birkaç paket göndereceğim içinde, haneulun senin için seçtiği günlük kıyafetler falan var. Dışarı çıkacağın zaman onları giy.

                     Ben:Tamam giyerim.
                                                  ✔️✔️

Kapımın çalınması ile, yavaşca kahvemi sehpaya bıraktım ve, koltuktan kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açar açmaz yine o adamı görmüştüm.

Elindeki poşetleri aldım ve, kapıyı kapatacaktımki benden önce davrandı ve ayağını kapının arasına sokuşturdu.

"Bayan manoban, bay jeon sizi saat 3 gibi şirkette bekliyor olacak." dediğinde kafamı sallamış ve kapıyı kapatmıştım.

Kötü hissetmiştim. Sanki birşey olacak gibiydi. Adamın bakışlarını sevmemiştim.
.
.
.
Saat 2.30'u gösterirken, ben poşetlerden rastgele birşeyler giymiştim.

30'u gösterirken, ben poşetlerden rastgele birşeyler giymiştim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Üstümdeki bluzu saymassak, bu tam benlik bir kombindi. Neden sürekli açık kıyafetler? sanırım önümdeki bu 1 buçuk yıl boyunca buna alışmam gerekiyordu.

Sırt çantamı omzuma taktım ve hızlı adımlarla evden çıkıp beni, bekleyen arabaya bindim.

Neredeyse 30 dk sonra şirkete gelmiştim. Kapımın açılması ile, hızlı adımlarla şirkete girmiş ve sekreterin yönlendirmesi ile, onun odasını bulmuştum.

Kapıyı birkaç defa tıklattıktan sonra, içeriden bir kadın sesi geliyordu. Girmem için bir ses vermediğinde, ben kapının kulpunu hızla kavradım ve kapıyı itekleyerek açtım.

Mi cha...

"Mi cha! sana gitmeni söyledim!" dediğinde o, takmamıştı bile. Gözleri sürekli üzerimde geziniyordu.Role girmenin zamanımıydı?

Kesinlikle.

"Hayatım, bunun burada ne işi var?"

"Kendisi eski sevgilim olduğu için, senin benimle olmanı yediremedide."

"Evet, senin gibi yakışıklı biri ile çirkin bir insanı yakıştıramadım."

Yüzüm hafiften buruşmuştu.

"Güzellik göreceli bir kavramdır mi cha. Yani, sen beni çirkin görebilirsin bu senin seçimin ama, eğer güzelliği senin için nitelendirmemi istiyorsan-" dedim ve onu aynı bakışlarla süzüp küçük bir sırıtma belirttim yüzümde.

"Bu oyuna hiç girmesen iyi olur. Çünkü burada kazanan ben olurum sen değil. Şimdi, izin verirsen jungkookla konuşacağım ve 3.bir kişiye ihtiyacım yok." dediğimde, bozulmuşa benziyordu.

Ben küçükkende böyleydim. Bana sataşanların herzaman ağzının payını verirdim.

"Koruma mı çağırayım?" dediğimde elimi tam kaldıracaktımki o, topuklarını yere vura vura odadan çıktı.

O gidince ve onun yanında kalınca minik bir kediye dönüşüyordum sanki. Ondan çekiniyordum.

"Cidden, ilk karşılaştığımızda seni korkağın teki sanmıştım ama, değilmişsin."

Dediğinde yüzümde hafif bir tebessüm belirmişti. Ama onun soğuk bakışları ile buluşunca yüzümdeki tebessüm silinivermişti.

"Otur." dediğinde ikiletmeden oturdum ve, ellerimi önümde birleştirdim.

"Akşam bir balo olacak. Bilirsin şirket baloları vs. yani sende benimle geleceksin. Ve seni yine haneulun yanına götüreceğim."

"Ha birde dediğimden çıkma. Orada sevgili olduğumuzu açıklayacağız. Rahat olmaya çalış ve kendini kasma. Zaten kasmak gibi bir lüksün yok."

Dediğinde kafamı olumlu anlamda sallamıştım.

"Şey.. yarın bir yere gidecekmiyiz?" diye çekingence  sorduğumda tırnaklarımı avcuma geçirmiştim. Kaşları yavaşca havalandı ve, "Neden soruyorsun? " dediğinde sanki yavaştan kızmaya başlamıştı.

"Yarın annem ve babamın yıl dönümü yani, bir süre onlarla geçireceğim."

"Yanında korumalarım olursa geçirebilirsin."

"Ama-" diyemeden lafımı soğuk ve sert bakışları bölmüş ve beni yine susturmayı başarmıştı. Nasıl bu kadar soğuk olabiliyorduki?

Derin bir nefes aldı ve, gözlerini gözlerime dikti. Bu bakış gerilmeme neden oluyordu ve ben korkuyordum.

"Neden bana öyle bakıyorsun?"

"Nasıl bakıyormuşum?"

"Soğuk ve korkutucu."

"Benden korkmalısın zaten. Nede olsa hayatının bir buçuk yılını bu adamla geçireceksin. Belkide annenin masraflarını bile ödemeyeceğim ve senide öldüreceğim nereden biliyorsun?"

"Sana güvenmekten başka bir şansım yok. Yani, yapmayacağını umuyorum."

Dediğimde, gözleri yüzümde ve vücudumda bir süre gezinmiş ve sonrada, "İlk önce haneulun yanına gideceksin sonrada kuaföre"

Dediğinde kafamı sallamış ve yavaş ve bir o kadarda hızlı adımlarla odadan çıkmıştım.

Bir insan, onu vurmaya çalıştığı adama nasıl güvenebilirki? işte tutunduğunuz dal kim olursa olsun aşağıya düşmemek için ona güvenmek zorundasınızdır...

▶️Hikaye sizce nasıl gidiyor?

▶️Kurguyu beğendinizmi?

❤️         
❤️   ▶️ ▶️ ▶️ Sizi seviyorum...
❤️

SİLVER ☘️ LiskookWhere stories live. Discover now