Çocukların hepsi karşımda duruyordu, yarısı da yatağa oturmuştu bile. Yüzlerinden fazlasıyla anlaşılan mutsuzlukları ve tedirginlikleri uyanır uyanmaz beni bile etkilemişti.

"Güzel uyudun mu?" Hemen yanımda oturan Jungkook'tu ilk soruyu soran. Uykulu bir şekilde saçlarımı karıştırırken, kafamla cevaplamıştım onu.

"Hadi kahvaltını yap." Ardından Hoseok'un dizlerime uzattığı kahvaltı tepsisi... Burada bir şey dönüyordu, hissediyordum ama ne olduğunu anlayamamıştım.

"Teşekkürler ama sizin neyiniz var?" Sorumla birlikte ayakta olanlarda üzerime doğru eğilircesine yaklaşmışlardı. Ben uyurken bir şey olmuştu değil mi? Mutlaka olmuştu!

Gözüm, arkada bizden uzakta duran duvara yaslanmış olan Yoongi'ye takıldı. Yine soğuk tavırlarıyla beni süzüyordu. Büyük ihtimal yine bir hata yapmıştım ve yine o haklı çıkmıştı.

"Biz, seni bildiğini düşünüyoruz." Diye söze girdi Namjoon. Bunu duymamla birlikte yavaşça açılan gözlerimle korkakça yutkundum. Nasıl, anlamış mıydı yani?

"Bir şey mi oldu? Size bir şey mi dedi?"

"Yoongi, sabaha kadar bir şeyler aradığını söyledi. Bizim bir şeyler sakladığımızı biliyor. Zaten durduk yere bizimle kalmak istemesinin başka açıklaması olamaz."

"Ama..tam olarak şüphelendiği şey sen misin yoksa evde bir kız olması mı onu anlamadık." Jin sorgulayıcı bir şekilde konuştuğunda kafamı ona kaldırdım. Dediklerinden hiçbir şey anlamıyordum, ya onlar açık konuşmuyordu ya da ben hala uyanamamıştım.

"Nasıl yani?" Hızlıca Jungkook'la aramıza girdi ve yanıma oturarak elimi avucunun içine aldı Taehyung.

"Eğer biz kızla yaşadığımızdan şüphelenseydi bunu rahatlıkla öğrenebilirdi değil mi? Yani gelip sana ısrarda bulunabilirdi, bizi tehdit edebilirdi. Kolayca suçlayıp, açığa çıkmasını sağlayabilirdi ama sanki o evde başka bir şey arıyor gibi...Çekmeceler de ya da dolaplarda, bir kanıt arıyor gibi." Taehyung'un cümlesinin bitiminin ardından gözlerime uzun uzun bakmasıyla neyi düşündüğünü anlayarak kaşlarımı çattım. Bu imkansızdı! Bunu nasıl anlayabilirdi ya da nasıl tahmin edebilirdi? Aylardır birlikte yaşadığım çocukların bile aklına böyle bir şey gelmezken o adam bunu nasıl düşünebilirdi?

"Siz ne düşünüyorsunuz?" Kafamı kaldırarak çocuklara döndüm. Elbet hepsinin bir tahmini olmalıydı.

"Hiçbir şey! Aklımıza asla mantıklı hiçbir şey gelmiyor." Hoseok konuşarak saçlarını karıştırdığında omzuna yaslanmış olan Jimin'in korkulu bakışlarını fark etmiştim. O da Taehyung'un düşündüğünü düşünüp, endişelendiği çok belliydi.

Bizler düşüncelere dalmış, mantıklı bir sebep ararken kapının anahtarla açılma sesiyle hepsi olduğu yerde sıçradı. Dışarıda olduğunu bilmiyordum.

"Biz çıkalım, sen de kahvaltını yap gel." Jin geçerken saçlarımı okşamış ve bu sözleri yavaşça bırakmıştı. Kafamı sallayarak hepsinin tek tek odadan çıkışını izledim. Bir kişi dışında!

Yaslandığı duvardan ayrılarak yanıma geldi ve göğsünde buluşturduğu kollarını indirip, ellerini ceplerine yerleştirdi. Başıma dikilmiş, yukarıdan bakıyordu bana. Bir şey söylemek istediği çok açıktı. Sakinlikle gözlerimi kaldırıp ona baktım.

"Kimsin sen?"

"Ha?" Ellerini çıkarmadan üzerime doğru eğildi ve yüzünü yüzümle tam karşı karşıya getirdi.

"Tam olarak kimsin sen? O, senin için geldi. Bunu biliyorum ama neden?" İfademi değiştirmemeye çalışarak yavaşça yutkundum. Fazla zeki ve akıllı bir çocuktu.

KRALİÇE  |   MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin