-19-

14.2K 907 811
                                    

Size gün doğumu hakkında muhtemelen bilmediğiniz bir şey söyleyeceğim:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Size gün doğumu hakkında muhtemelen bilmediğiniz bir şey söyleyeceğim:

Sandığınızdan çok daha uzun sürüyor. Öyle ki; zamanın artık akmamaya karar verdiğini, donduğunu ve sizi küçük bir sonsuzluğun içine hapsettiğini düşünüyorsunuz. Oysa zamanla ilgili neredeyse bütün teoriler onun asla durmayacağı konusunda uzlaşır. Cismin hızına ve konumuna bağlı olarak hızlanabilir, yavaşlayabilir ama asla durmaz.

Bugüne kadar bu teorilerle hiçbir sorunum olmamıştı. Fakat şu anda; kalbim kalan tüm atışlarını saniyeler içinde tüketmeye kararlıymış gibi atarken ve vücudumdaki her hücre bu anın sona ermesi düşüncesine itiraz ederken hayatımda ilk defa küçük bir sonsuzluğun içine hapsolmanın pek de fena olmayacağını düşündüm.

Bunu aklımdan çıkarmaya çalışarak elimi yüzüme götürdüm ama silecek yaş yoktu. Yanaklarımdaki yapışkan his ve boğazımdaki acı devam etse de gözyaşlarım durmuştu. Eray'ın ellerinin sıcaklığı onları uzaklaştırmıştı. Bu farkındalığı anında diğerleri takip etti.

Başım hala Eray'ın omzundaydı, dizlerimiz birbirine değiyordu ve eli sırtımda gezinmeye devam ediyordu. Saçlarımın arasına güzel cümleler fısıldamayı bırakmıştı ama sorun değildi, kalbinin düzensiz ritimlerini dinlemek de hoştu. Bunun dışında ikimiz de sessizdik. Ama bu da sorun değildi çünkü aramızdaki gergin ya da düşüncelerle dolu bir sessizlik değildi. Onu bir şekilde paylaşıyor gibiydik.

Sessizliğin paylaşılabilen bir şey olduğunu bugüne kadar bilmiyordum. Çok az tanıdığınız birinin sadece yanınızda durarak sizi rahatlatmasının mümkün olabileceğini de... Ama olan, tam olarak buydu.

Eray beni sakinleştirmeyi bir şekilde başarmıştı. Bakışları zırhımın ardına geçmiş, sözleri daha önce kimsenin dokunamadığı yerlere dokunmuştu. Ve dokunuşları... Küçücük temasların kalbimde milyonlarca kuş kanat çırpıyormuş gibi hissettirmesi inanılmazdı.

Parmakları son birkaç dakikadır belli bir rutini izlediğinden buna bilinçsizce devam ettiğini tahmin ediyordum. Tıpkı benim de, tişörtüne sinen kokusunu alabilmek için derin derin nefes almaya devam etmem gibi...

Güneşin, gökyüzüyle denizi ayıran çizginin üzerinde ağır ağır yükseldiğini görünce huzursuzca kıpırdadım. Eray'ın dokunuşları hala nazik ve rahatlatıcıydı ama gün ışığının altında, tamamen görünür hale geldiğimizden içinde bulunduğumuz durum artık doğal gelmiyordu. Zamanın işlememesini umduğum o küçük sonsuzluğumuz giderek çözülüyordu.

Düşüncelerimi okumuş gibi Eray ellerini benden uzaklaştırdı. Başımın üzerinde hissettiğim ağırlığının hafiflediğini hissettim, kafasını geriye atmış olmalıydı. Bunları geri çekilme zamanımın geldiğine dair bir işaretler olarak algıladım.

Hala itiraz halinde olan hücrelerime söz geçirmeye çalıştım (Kavraması son derece basit bir gerçek, zaman geçer. Nokta.). Başımı Eray'ın göğsünden çekip yavaşça yukarı kaldırdım. Göz göze geldiğimizde kalbim bir an tekledi, ardından kaburgalarımı kırmaya kararlıymış gibi dörtnala atmaya başladı tekrar.

Güzel RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin