-7-

19.4K 1.3K 370
                                    


Ruh halimi yansıtmaktan fersah fersah uzak olan beyaz çiçeklerle kaplı kırmızı elbiseme –teyzemin deyimiyle neşeli yaz elbiseme- bakarken yüzümü buruşturdum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ruh halimi yansıtmaktan fersah fersah uzak olan beyaz çiçeklerle kaplı kırmızı elbiseme –teyzemin deyimiyle neşeli yaz elbiseme- bakarken yüzümü buruşturdum. Ben daha çok kot ve şort kızıydım. Elbiselerle aram iyi değildi. Neredeyse burnuma kadar inen hasır şapkamı düzeltirken şapka insanı da olmadığıma karar verdim. Saçlarım çok acayip bir şekilde kabardığından dolayı –ne zaman uykusuz kalsam cezasını saçlarım çekerdi zaten- şapka takmak zorunda kalmıştım ve inanın, neden böyle büyük bir şapkam olduğunu ben bile bilmiyordum. Gerçi işe yaramadığını söyleyemezdim. Yüzümü ve hatta gölgesiyle bütün vücudumu güneşten korumasının yanı sıra durmadan konuşan kuzenimin sesini de belli bir noktaya kadar engelliyordu.

Fiziksel yıkıntıya ek olarak kafamın içi uykusuzluktan dolayı karman çormandı. Öyle ki, yanımdaki şezlonga uzanmış kollarına ve bacaklarına güneş kremi süren Balım'ın sesi hasır şapkaya takılıp kulağımın içinde adeta ninniye dönüşüyordu. Kuzenim on beşinci kez Çınar'ın peyniri çok sevdiğini söylerken ve bunun ne anlama gelebileceğini sorarken (sanki peynirin, Pekmezi Eritip Yiyenler Neyi İçerken Rahatlar ya da Perilerin Edebiyle Yüzen Nahif İnsan Ruhları gibi gizli bir açılımı varmış gibi) gözlerimi kapatmamak için kendimi zor tutuyordum.

Dün gece geç saatlere kadar Çınar'ın davranışlarını didik didik etmiş, söylediği her şeyin tek tek üzerinden geçmiştik. Sonra Balım uyuyakalmış ben ise bir türlü uyuyamamıştım. Sabaha kadar tavandan sarkan ampulle uzun uzun bakıştıktan sonra tam uykuya dalmak üzereyken de teyzem kahvaltıya çağırmıştı. Tüm bunların üstüne bir de tam kırk beş dakikadır Balım'ın, Çınar'ın dün gece ağzından çıkan her şeyle –cidden her şey, fil hafızası mı var bu kızda anlamıyorum ki- ilgili analizlerini dinliyordum. Şu kadarını söyleyebilirdim, kuzenimin aşk hayatını dinlemek daha önce hiç bu kadar acılı olmamıştı.

Çınar dün ne yaptıysa Balım'ı gerçekten etkilemeyi başarmıştı. Onun daha önce kimse hakkında bu kadar hevesli konuştuğunu duymamıştım. Birinden bahsederken gözlerinde parıltılar dolaştığını ve heyecanlandığını görmemiştim. Ayrıca daha önce kimse hakkında bu kadar çok gevezelik de etmemişti.

Balım konuşmaya devam ederken çaresizce iç çektim. Görünen o ki ona göre Çınar'ın peynir demesinin altında bile başka bir şeyler yatıyor olabilirdi ve ağzından çıkan her şeyi defalarca kez tartışmadan rahatlayamayacaktı.

Beni yanlış anlamayın, aynı şeyleri dün geceden beri on bininci kez dinlememiş olsam ve bu yüzden yürüyen ceset gibi görünmüyor olsam söyledikleri belki ilgimi çekerdi. Ama şu anda göz kapaklarım, üzerlerinde yüzlerce tonluk yük varmış gibi kapanıp duruyordu ve kendimi cidden hiç iyi hissetmiyordum.

İşte tam da bu yüzden, yeşil deniz şortu ve büyük çerçeveli güneş gözlükleriyle epey hoş görünen Çınar yanımıza geldiğinde kuzenimin 'sohbet' adı altında yaptığı bilimsel çalışmaya (Göründüğü Gibi Olmayan Bir Dünya: Çınarlar Nedir, Nerelerde Bulunurlar?) -ya da daha basit bir deyişle işkenceme- ara verileceği için rahatlamıştım.

Güzel RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin