-32/Final-

1.9K 294 327
                                    

Bu bölümü hepinize ithaf ediyorum; baştan sona bu yolda benimle ve Berra ile olan, yıllarca bugünü bekleyen, bir an bile olsa güzel olmadığı, yeterince iyi olmadığı hissine kapılan herkes için ❤️

Bu bölümü hepinize ithaf ediyorum; baştan sona bu yolda benimle ve Berra ile olan, yıllarca bugünü bekleyen, bir an bile olsa güzel olmadığı, yeterince iyi olmadığı hissine kapılan herkes için ❤️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mektubu bitirdiğimde kelimenin tam anlamıyla allak bullak haldeydim.

Her bir kelimede istemsizce heyecanlandığımdan yazılanları anlamakta epey zorlanmış, çoğu yeri tekrar okumak zorunda kalmıştım. Ancak her seferinde, bir sonraki cümlenin neler anlattığının merakıyla kelimelerin hissiyatını yakalamakta zorlanıyor ve başa dönüyordum.

Keskin duygu değişimlerimin de okuduklarımı anlamakta pek yardımcı olduğu söylenemezdi. Bir seferde her şeye rağmen pişman olmadığını söylemesi beni öfkelendirirken, bir diğer seferde ise bir tür aşk itirafı gibi geliyordu.

Defalarca kez okunmaktan buruşan mektubu komodine bırakıp yatağıma uzanırken ne düşüneceğimi ve hissedeceğimi şaşırmış durumdaydım.

Konuşmalarını gizlice dinleyip de bana "ejderha" dediğini duyduğum o günün ardından uzun bir süre boyunca Eray'a kızgındım. Öfkem, onu tanıdıkça yavaş yavaş erimeye başlamış, her geçen gün daha fazla önemserken ise kırgınlığa dönüşmüştü. Hala hem öfkenin hem de kırgınlığın kalıntıları vardı içimde. Tıpkı kar yağdıktan sonra güneş çıktığında ilk olarak büyük beyaz kar kütlelerinin eriyip sona en pis, en inatçı kalıntıların kalması gibi...

Eray'la geçirdiğim süre boyunca bana söylediği her güzel sözün, her dokunuşunun canımı nasıl acıttığını düşündüm. İşte bunun nedeni de bu kalıntılardı. Ben uzun zamandır, ilişkimiz başladığında dahi hala onların varlığıyla mücadele ediyordum.

Mektupta yazılanlar üzerine düşündükçe Eray'ın yanı sıra kendime de kızgın olduğumu fark ettim. Bu konuyu çok daha önce, ilişkimizin başında, hatta belki de daha öncesinde gündeme getirmem gerekiyordu. Fakat kopasıca gururum izin vermemişti; ben de kalp kırıklığımı bir sır gibi saklamış, bu "hakareti" de o kırıkla birlikte en derinlerime gömmüştüm. Eray'a kibir abidesi deyip dururken, benim de gurur timsali olmam hoş bir ironiydi doğrusu.

İyimser Berra bana hak verircesine başını sallarken, kafamda binbir türlü düşünce birbirini kovalar halde orada öylece uzanmaya devam ettim ama olacak gibi değildi.

Mektubu tekrar elime aldım ve bir kez daha en baştan okumaya başladım. Eray'ın kelimelerinin bir tür gücü vardı sanki. Okudukça yüreğimin üstündeki ağırlığın kalktığını, bir nebze de olsa hafiflediğimi hissedebiliyordum. Fakat hemen sonrasında kendime kızıyor, kararlılıkla ondan nefret etmeye geri dönüyordum.

Tabii, ondan gerçekten nefret etmiyorsun, dedi İyimser Berra "gerçeğin sesi" olmaktan bir an vazgeçmeden. Vazgeçse ölürdü çünkü.

Güzel RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin