-26-

1.7K 263 292
                                    

Sıradaki bölümün ithafı da yorumlara göre seçilecek, sevgiler 💙

Sıradaki bölümün ithafı da yorumlara göre seçilecek, sevgiler 💙

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Ertesi sabah herkesten biraz önce uyanmıştım.

Güneşin gökyüzünde pırıl pırıl yükseldiği güzel bir gündü ancak benim için pek de "aydığı" söylenemezdi. O yüzden sallana sallana mutfağa gidip kendime normalde final gecelerinin spesiyali olan "ev büyüklüğünde sert kahve" için ısıtıcıyı çalıştırdım.

Normalde sıcak yaz günlerinde soğuk kahveyi tercih ediyordum ama artık son günlerde olduğumuzdan sabahları hafiften serin olmaya başlamıştı ve bugün kesinlikle sıcak kahve günüydü.

Mutfak masasına oturup kupaya iki elimle sarıldım. İlk yudumumu aldığım andan itibaren ağzımın içinde yayılan lezzetli sıcaklık beni kendime getirdi. Şimdiden omuzlarımdaki kasların gevşediğini hissedebiliyordum.

Gece boyu Eray'la ilgili düşünceler beni kemirip durduğundan doğru dürüst bir uyku çekme fırsatım olmamıştı. Üstelik bugün final maçı oynanacağından yaklaşık bir buçuk saate tam kadro sahilde buluşacaktık.

Gerçi bunca şeyden sonra bugünü heyecanlı bir voleybol maçı izleyerek geçireceğim için minnettar olmalıydım. En azından kendi düşüncelerim arasında boğulmamı önleyecek bir fırsattı. Ancak şöyle de bir şey vardı: Eray orada olacaktı.

Gerçeğin kafamın içinde şimşek gibi çakmasından -Eray'a fena halde aşık olduğumun farkına varmaktan söz ediyorum, ne aydınlanmaydı ama!- sonra ilk kez karşılaşacaktık.

Beynim tam bir eziyet mekanizması olarak en çok kaçınmaya çalıştığım düşünceleri gözümün önünden film şeridi gibi geçirirken ve önce saatler, sonra dakikalar sonra Eray'ı görmek zorunda olduğum gerçeğini sürekli hatırlatırken epeyce stres yapmıştım. Buna ek olarak tüm gece dönüp durmaktan vücudumun her bir noktası ağrıyordu.

Dün olanlardan sonra kendimi güç bela durdurup onu aramamayı veya mesaj atmamayı başarmıştım. Yüzyüze konuşmamız her türlü daha iyi olacaktı. Ancak şimdi de yüzyüze konuşmaktansa keşke ona bir mesaj atıp şu en kötü kısmı, başlangıcı, atlatsaydık diye düşünüyordum.

Uzun zamandır geç saatlerde uyanmaya alıştığından olsa gerek böyle erken bir saatte uyuklayan İyimser Berra'yı şöyle bir dürttüm.

Yok mu bana söyleyecek bir şeyin? Şöyle 'en azından' ile başlayan falan?

Bana kocaman bir horultuyla karşılık verdiğinde bu işte şimdilik yalnız olduğumu kabullendim.

Kahvemden bir yudum daha alırken içim ısındı ancak düşüncelerim çok daha soğuk iklimlerde, Eray Budak etrafında dönmeye başlayınca bu sıcaklık pek de uzun sürmedi.

Onu yeniden görecek olmanın düşüncesi kalbimi tekletiyordu -SEADP'e gelen güncellemelerden biriydi bu. Tatlı bir kıvranma halindeydim - bu da yeniydi. Bir yanım deli gibi onu görmek, onunla konuşmak isterken; diğer yanım ondan kaçmak, örtülerin altına saklanmak falan istiyordu. Ne garip bir ikilemdi bu böyle?

Güzel RuhDonde viven las historias. Descúbrelo ahora