-16-

9.4K 773 308
                                    

*Hakkında Her Şeyi Duymak İstiyorum - Nil Karaibrahimgil

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*Hakkında Her Şeyi Duymak İstiyorum - Nil Karaibrahimgil

Partinin üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti. Bu süre zarfında her şey yoluna girdi ve bütün sorunlar çözüldü demeyi çok isterdim; ama hayat, bölüm sonlarında her şeyin tatlıya bağlandığı yirmi beş dakikalık diziler gibi değildi. Dolayısıyla hiçbir şeyin düzeldiği yoktu maalesef. Dahası olaylar gittikçe karmaşıklaşıyor, hayatımın orta yerine çözülmesi imkansız düğümler atılıp duruyordu.

Şimdi, kısaca şu bir haftayı özet geçmek gerekirse: 

ÇınHaz olayıyla ilgili fazla bir gelişme kaydedemedim çünkü kimseye soramıyordum. Kaan'a biraz baskı yaparsam bana bir şeyler anlatabileceğini biliyordum çünkü çenesi fazlasıyla düşüktü. Öte yandan, ona bir şeyler soramamamın nedeni de tam olarak buydu. Bu olayla ilgili konuştuğumuz birilerinin kulağına giderse hiç iyi olmazdı.

Eray'a sormam söz konusu bile değildi. Bunun birkaç sebebi vardı. İlk olarak, parti akşamı BalÇın hakkında ne düşündüğünü açıkça belli etmişti. Bu düşüncelerin temelinin ÇınHaz'a dayandığını düşünüyordum. Şöyle ki:

Hazal'ın Gökhan'dan hoşlandığını sadece ben ve Kaan biliyorduk. Eray durumu yanlış değerlendirmiş ve Hazal'ın Çınar'ı hala unutamadığı için acı çektiğini düşünüyor olabilirdi. O akşam Çınar'a nasıl baktığı göz önünde bulundurulursa bu teori oldukça akla yatkındı. Ayrıca Balım hakkındaki fikirlerini ve arkadaşına uygun bir seçim olmadığı yönündeki kararını da açıklıyordu.

Sözlerinin içimdeki öfkeyi tekrar dürttüğünü hissettim. Ne hakla böyle şeyler söyleyebiliyordu o İskandinav Yarımadası kılıklı? Bu nasıl bir ukalalıktı? 

İkinci olarak da, bütün bunlar olmasa bile, onunla yine konuşamazdım çünkü şey, o benimle konuşmuyordu.

Partideki tartışmanın ardından ben korunmak için sert pullu derimin altına saklanmıştım, o ise buzdan zırhının arkasına saklanmıştı. Günlerdir öyle uzak ve soğuktu ki yanına yaklaşılmıyordu. Bakışlarıyla etrafa buz parçaları yolluyor, sessizliğiyle göz korkutuyordu. Kış bir insan olsaydı Eray'ın bu hali olurdu kesinlikle.

Önceden istemediğim halde onunla konuşmak zorunda kaldığıma hayıflanırken, şimdi istesem de tek kelime edemiyordum. Eskisi gibi yanıma gelmeyi bırakmıştı. Arada bakışlarını yakalıyordum, hepsi bu. Bunları istediğimden değildi tabii ama yine de... Sürekli etrafımda olmasına, benimle konuşmaya çalışmasına, her hareketimi dikkatle izlemesine kısacası varlığına farkına varmadan alışmış olmalıydım.

Şimdiyse aramızdaki o acakütücü iletişim yoktu artık. Her gün birlikteydik fakat aramızdaki mesafe sürekli daha da açılıyormuş gibiydi. Bunu itiraf ermek beni öldürse de, Eray'ın eksikliğini hissediyor ve aramızdaki iletişim-sayılmayacak-iletişimi özlüyordum.

Güzel RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin