-46-

1.3K 102 23
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR



"Sarılmak, tüm acıları iki kaburga arasında sıkıştırarak yok etme eylemedir."

☁️☁️☁️☁️


Saat gece yarısını çoktan geçmişken derin bir nefes aldım. Karşımda çözülmeyecek bir denklem varmış gibiydi. Ne yaparsam yapayım sanki bir yerde hata yapıyor ve tüm soruyu yanlış çözüyordum. Oysa görmüyordum. Çözüm aslında tam karşımda iken ben görmemeyi tercih ediyordum. Başka yolları deneyerek diğer bir çıkış yolu arıyordum. Fakat bazı sorular vardı ki sadece tek bir yol sizi çözüme ulaştırırdı. Benim çözümüm ise Ayaz idi. Onun gücüydü. Onun sesi, onun bakışlarıydı. Mümkün olamaz derken beni kendine mümkün kılan kişiydi. Onsuz ayağa kalkabilirdim bunu biliyordum. Onsuz toparlayabilir ya da hayatıma devam edebilirdim. Ben bunların üstesinden gelebilirdim ama eksik kalırdım. Kalbimde dolmayan göğsümde olmayan bensizliği ile hep yarım kalırdım.

Hayat onu benim karşıma tesadüfen çıkarmamıştı. O gece bana gelen bu adam sessizliğimi bozan kişi olmuştu. Beni bırakıp gittiği için onu suçlamıştım ve suçlamaya da devam edecektim. Öfkelenmiştim ve öfkemi ondan kaçarak eyleme dökmüştüm. Ve her yeri geldiğinde de bunu ona yeniden hatırlacaktım ama yine de ona karşı en çok hissettiğim şey kırgınlıktı. Çok sevdiğim birisinden beklemediğim davranıştı beni bu kadar hassaslaştıran. Belki de bunun için ona kızmaya da hakkım yoktu. Çünkü gel beni sev, varlığıma alış dememişti. Ben kendim bağlanmış ve içimde ben bile kendi bedenime sığmayacak şekilde onu yerleştirmiştim.

Kuruladığım tabağı da yerine yerleştirdiğimde saatlerdir düşünüyordum ve Ayaz ile ilgili bir sonuca varamamak beni çileden çıkartmak üzereydi. Her şey zordu. Ama hiçbir şey onsuzlukla baş edecek kadar zor değildi. Fakat o varken de hiçbir şey kolaylaşmıyordu. Aksine onun varlığı beni koca bir bilinmezliğe sürüklüyordu. Ve şimdi öyle büyük bir kararsızlık havuzunda yüzüyordum arafı yaşıyordum.

-Sıla.

Ensemde hissettiğim nefes ile elimdeki bez eş zamanlı olarak düştü. Korkuyla elim göğsümü bulduğunda dalmış olmam ve bana bu kadar yakınlaşmış olmasını fark edememiştim. Yavaşça Ayaz'a doğru döndüğümde hemen önümde dikiliyor olması ile başımı kaldırıp ona baktım. Daha iyi gözüküyordu ve bu içimin rahatlamasına neden oluyordu. Beni bileğimden yakaladığında nazikçe çekti. Kanepenin önüne doğru getirdiğinde itiraz etmedim. Ardından kendisi oturduğunda yanında duran küçük poşete ve poşetten çıkarttıklarına baktım.

-Ben yapabilirim.

Ayakta öylece önünde dikilirken ne yapacağını anlamıştım. Bu defa başını kaldırıp bakma sırası benden ona geçtiğinde ağırca yutkundum. Beni dinlemeden pamuğu alıp üzerine tentürdiyot döktüğünde bakışları yeniden beni buldu. Ellerimi kaldırıp oflaya puflaya kazağımı pantolonumun içinden çıkardım. Ardından atletimi de yukarıya doğru sıyırdığımda kuvvetli nefesi tenime değdi.

-Acırsa söyle bana.

Yaramın üzerindeki sargıyı kaldırırken günlük olarak değiştirilmesi gerekiyordu. Çünkü kanama yapıyordu ama bu büyük bir sorun teşkil etmiyordu. Yine de değiştirilmesi gerekiyordu. Fakat onun bunu bilip bilmediğimden emin değildim. Belki bilinçli olarak yapıyordu belki de bilmeyerek değiştirilmesi gerektiğini düşündüğü için yapıyordu. İri elleri tenimde o kadar nazik hareket ediyordu ki çatık kaşları iyice çatılıyor ardından gözleri kısılıyordu.
Her bir adımı titizlikle yapışı ile dudaklarım büküldü.

-Atletini biraz daha yukarıya doğru itele.

Dediğini yaparken yanaklarımın içini ısırdım. İşine engel olmak istemezdim ama gerçekten ben yapabilirdim. Ne de olsa birçok kez yapılırken izlemiştim. Üstelik böyle vücudumu sergiliyormuş gibi hissediyordum. Ayaz'ın gözleri beni bulduğunda yanakları dalgalandı.

BULUT SUYU Where stories live. Discover now