-29-

1.1K 107 4
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR

"Yakınlaşmış bir ölüm mü?
İnsan alışıyor bir şekilde.
Benim aklım sende hâlâ.
Susuşunda.
Gözlerini kaçırışında kaldı aklım.
Gidişinde en çok...
Hem ben bir kez öldüm.
Bir kere daha ölürüm."

☁️☁️☁️☁️


Üşüyen ellerimi bacaklarımın arasına sıkıştırdığımda sessizliği bir kez daha dinledim. Kocaman koridoru aydınlatan beyaz floresan gözlerimi acıtırken kendimle yine baş başa kalmıştım. Sabah olmazken içimdeki güneşi onda bırakmıştım. Onu öptükten sonra hiçbir şey söylemeden odadan çıktığımda oturduğum koltuktan bir daha kalkamamıştım. Sanem ve Yıldız Hanım odada neler olduğu hakkında birkaç soru bana yöneltseler de cevaplamayacağımı anladıklarında vazgeçmişlerdi. Çünkü ne olduğundan çok neyin bittiği önemliydi.

Biz olmayız.

Nasıl söyleyebilirdim ki? Beni istemediğini nasıl söyleyebilirdim? Odada olan odada kalmıştı. Yüzsüzlüğüm bile bana ardını dönerken sözlerim faydasız konuşmam anlamsızdı. Derin bir nefes aldığımda artık üzülmüyordum çünkü alışmıştım. Bu daha acı değil miydi? Kaybedişlerime alışmak gerçekten iğrenç değil miydi? Kalbindeki ağırlıktan kurtulamadığı sürece hiçbir zaman düzgün nefes alamayacaktı. Belki de kurtulmak yerine kabullenmeli ve o acının varlığını yok saymak yerine onu orada hissetmek yapması gerekendi. Fakat onun tek düşündüğü şey vardı.

Ya hep ya hiç.

Oysa hayat seni dinlemezdi. Sana verdiklerine değil de elinden aldıklarıyla nasıl baş ettiğine bakardı. Ben de öyleydim. Elimden aldıklarını saymak yerine her zaman önüme bakmaya çalışmıştım. Düştüğümde bile ayağa kalkarak dizlerimi silkelemiş, acısa da sadece yüzümü buruşturmuştum. Yani görmezden değil de kabullenmeye çalışmıştım. Yine olduğu gibi buna da alışacaktım. Onu her hatırladığımda gözlerim dolacak, beni istemediğini belirten her cümlesinde kalbim yarılacak, gözleri her aklıma düştüğünde dudaklarım titreyecekti ama kesik bir nefes her şeyin üstesinden gelecekti.

Oturduğum yerden yavaşça kalktığımda Sanem'in koridorun sonundan bana doğru yaklaştığını gördüm. Adımlarımı ona doğru çevirdiğimde yüzünün aldığı şekil vücudumun uyulmasına neden oldu.

-Haber var mı?

Pürüzlü çıkan sesime karşın kaşları çatıldı. Başını olumsuzca iki yana salladığında bir elim boğazıma doğru gitti. Akın komiserin evden aldığı yemek örneklerinin panzehir için işe yarayıp yaramayacağını öğrenmeye gitmişti ve sonuç yoktu.

-Böyle bir şey nasıl olur hala aklım almıyor. Bu adam bize nasıl bu kadar yaklaşıyor ve tüm planlarımızı altüst ediyor bilmiyorum!

-Sanem!

İlyas müdürün sesini duyduğumda onun olduğu tarafa doğru döndüm. Yanında Akın komiser ve iki memur ile yanımıza doğru geliyordu. Az önce sessizlik içinde boğulan koridor bir anda hareket noktası haline gelmişti.

-Yıldız Hanımı eve götürmeni istiyorum. Seni biraz zorlayacaktır ama onu buradan götürmek zorundasın.

-Neler oluyor müdürüm?

Sanem sorusuyla kalp atışlarım bir anda hızlandığında yutkunmaya çalıştım.

-Panzehirin bulunmadığını öğrenirse bu onun için hiç iyi olmaz. Onu biraz oyalamaya çalış, o zamana kadar panzehiri bulmak için elimizden geleni yapacağız.

BULUT SUYU Where stories live. Discover now