-10-

1.6K 118 12
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR

'Anılarımı yormaktan vazgeçmeliyim, biliyorum, ama zamanı gelmedi henüz.Belki sonra, daha sonra...'

♣️♣️♣️♣️


Başımı dizlerime yasladığımda gözlerim kapanmak için beni zorluyordu.Uyursam ne olacaktı?Ruhum dinlenecek miydi?Uyku yaşadıklarımı bana unutturabilecek miydi?Görmezden gelmeye çalıştığım tüm gerçekleri zihnimden alıp götürecek miydi yoksa?Sırtımı oturduğum tekli koltuğa daha çok yaslarken bunların hiçbirinin gerçekleşmeyeciğini biliyordum.Çünkü uyku sadece insan vücudu için elzem olan bir olaydı ve rutin olarak her zaman devam ederdi.

-Kimsem yokken hiçkimsesiz kalmış gibi hissetmem normal mi?

Yanımda oturan ve tıpkı benim gibi bakışlarını siyah gökyüzüne çevirmiş olan Ayaz başkomisere sorduğum soru başımı koltuğa yaslamama neden olmuştu.Öyle hissediyordum.Kimsem yoktu ve şimdi gittikçe kimsesizliğin uç noktalarında sürükleniyordum.Ağırca başını bana doğru çevirdiğinde giden Fransız memurlar ile kendimi kabuğuma çekmiştim.Şevket abinin ölüm haberine tıpkı benim gibi onların da anlam vermeyerek şaşırması yeni bir soruşturmanın kapısını daha aralamıştı.Biri bitmeden diğeri başlıyor ve her şey yarım kalıyordu.

-Kimsesiz değilsin.

Durağan çıkan sesi beni tekrar kendime getirirken ben öyle düşünmüyordum.Dudağıma yerleşen acı ve itici bir gülümseme ay ışığı altında parıldarken ağırca gözlerimi kırptım.

-Hayatımdaki insanları saymaya kalksanız bir elin parmaklarını geçmez.

-Bu yine de kimsesiz olduğun anlamına gelmiyor Sıla.

Benim hakkımda ne biliyordu da bunları bana söylüyordu bilmiyorum ama bu konuda kesinlikle ikimizde farklı düşünüyorduk.Belki de ben başkalarının hayatına girmemek üzere lanetlenmiş olabilirdim.Çünkü bana benzeyen her yüz ya da benimle konuşma girişiminde bulunan her kişinin sonu ölümle sonuçlanıyordu.Nitekim bana benzeyen o kadınlar ve Şevket abi gibi.Her ne olursa olsun aramızda her ne yaşanmışsa yaşansın ölümü haketmemişti.Sürekli üzerine düşündüğüm konu beni yine o katile bağlasa da bunun olmamasını diliyordum.Eğer olur da Şevket abiyi o katil öldürmüşse bu bana karşı ne kadar saplantılı olduğunu gösterecek ve benim için işleri çok ama çok tehlikeli bir hale getirecekti.

-Peki ya kimin yaptığı belli mi?

Uzun bir sessizlikten sonra sorduğum soru karşısında nefes almaya çalıştım.Çünkü cesaret edemediğim soru ve cevabını şimdi sindirebilirmiş gibi hissediyordum.

-Hayır henüz net bir bilgi yok ama herkesin tahmin yürüttüğü ve haklı çıkacağına emin olduğum bir kişi var.

Belimden aşağıya inen ürperti ile gözlerimi kapadım.
Ben dahil herkesin tek şüphelendiği kişi benim peşimde olan seri katilden başkası değildi.Eğer gerçekten oysa ne kadar hastalıklı bir ruha sahip olduğunu tahmin etmeye çalışmak zor değildi.
Aldığım her nefes bana misliyle ödetilecekmiş gibi hissediyordum.Çünkü biliyordum ki her şey yeni başlıyordu.Başımı tekrar koltuğa yasladığımda gözlerimin arkası zonklarken düşünmek canımı yakıyordu.

-Rana ile konuşmayı neden istemiyorsun Sıla?

Ayaz başkomiserin kalın sesi ile kapadığım gözlerimi araladım.Sessizliğimi fırsat bilip merak ettiği soruyu sormuştu.Başımı yasladığım koltuktan çekmeden bakışlarımı ona diktim.Holden salona yansıyan ışık yüzünün bir tarafına gölge düşürdüğünde sert çehresi gittikçe gerilirken tekli koltukta muazzam bir oturuş sergiliyordu.Her iki kolunu koltuğun iki yanına dayamış, bacakları uzunluğunu belli edecek şekilde ileriye atılmış duruyordu.Kahve saçları dili gibi sivrilmiş öylece gözünü dahi kırpmadan bana bakıyordu.Parmak uçlarımda hissettiğim karıncalanmanın sebebini anlayamasam da Rana Hanıma yalnızca ismiyle hitap etmesi beni huzursuz etmişti.Sebebini öğrenmek istiyorsa ona anlatabilirdim ama beni anlayıp anlamayacağından yine olduğu gibi emin değildim.

BULUT SUYU Where stories live. Discover now