-41-

1.3K 124 21
                                    


KEYİFLİ OKUMALAR

"Aramızdaki sessizlikte kalbi durmuş kelimeler vardı."


☁️☁️☁️☁️




Gözlerimi açtığımda beni karşılayan koca bir boşluk vardı. Hatta bu yüzden açık olup olmadığından dahi emin değildim. Sanki başım bedenimden ayrıymış gibi hiçbir şey hissetmiyor ve de hareket ettiremiyordum. Yanıbaşımdan yükselen ses ile kulaklarındaki uğultu yerini çınlamaya bıraktığında buğulu gözlerim bir türlü düzelmedi. Neydi bu? Kazandığımın göstergesi mi? Her ayrıntı gözlerimi kırpışımla beraber beynimdeki silsilede yerini alırken nefes almak için verdiğim çaba daha da arttı.
Gözlerimin önünde bir anda gördüğüm kişi Ali'den başkası değilken beni kurtarması için çırpındım.

Hareket edemiyor aksine sanki etmediğim o süre zarfında daha da boğuluyordum. Bana bir şeyler söylüyor olması bir yana onu duyamamanın getirdiği korku iliklerime kadar beni tüketiyordu. Şakağımı sızlatan bir damla yaş tüm bedenimi ürpertirken bir tanıdık yüz daha görüş açıma girdi. Buğulu halini her geçen dakika yitiren gözlerim ile kolum sayesinde damarlarıma yayılan bir soğukluk tüm acımı alıp götürdü. Bir damla nefes için çırpınan ve bunun için havalanan göğsüm yeniden yatak ile temas ettiğinde duruldum. Ali bana doğru yaklaştığında ellerini saçımda hissetsem de yeşil gözlerine bakmaktan başka hiçbir şey yapamadım.

Yanımdan hızlıca ayrılırken gidip geleceğine dair bir şeyler söylediğini o zaman anladım. Acı acıya boğazımı yakan bir parça benden ayrılırken bir kez daha gözlerimin dolmasına engel olamadım. Fahri Bey görüş açıma girerken gözlerime bakmak için ışık doğrulttuğunda ona izin verdim. Ardından bir şeyler söylerken benim görmek için yanıp tutuştuğum tek bir şey vardı.

Ayaz Baran Gencer.

Onu gördüğüm o an hayalden ibaretti. Onun gerçek olup olmadığını, yaşayıp yaşamadığını öğrenmek istiyordum. Ben onu görmek için şimdi adını haykırmak istiyordum. Fakat o kadar yorgundum ki sanki toprağın altında kalmış gibiydim. Ve şimdi ayağa kalkmak için sadece onun kahve gözlerine ve kokusuna ihtiyacım vardı. Oysa bir yanım bunun artık imkansız olduğunu çığlık çığlığa bağırıyordu. Eğer onu görürsem kaybedecektim ve ben bunu çok iyi biliyordum.

-Sıla Hanım.

Derinlerden gelen ses ile odağını kaybetmiş gözlerimi floresandan çektim. İç organlarım çok acıyordu. Hele ki hasarın en büyüğü ruhumdayken şimdi iyileşmek için bulunduğum bu hastane sıkışıp kalmış benliğimi kurtarmaya yetmezdi.

-Sıla Hanım.

Fahri Beyin bir kez daha seslenişine karşın yutkunmaya çalıştım. Fakat dudaklarım o kadar cansızdı ki aralanmak için bir girişimde bulunmadı.

-Beni duyuyorsanız elimi sıkın.

Sıcak parmakları buzdan farksız tenime değdiğinde beklentiyle gözlerimin içine bakıyordu. Gözlerimi ağırca kırparken aklıma gelen şeyle hakim olmamak için direndiğim gerçekler bedenimi bir kez daha sarstı. O katil benim parmakları dahi kırmıştı. Kulaklarımda yankılanan kendi sesim adeta beni sağır ederken buna inat Fahri Beyin elimdeki elini sıkmak için var gücümü kullandım. Tenim tenini hissederken hareketim sadece dokunmaktan ibaretti. O da bunu hissetmiş olacak ki yeniden sorusunu yönlendirdi.

-Peki herhangi bir ağrınız var mı?

Çok diyemedim. Özellikle uyusam da geçmeyecek acılarım var diyemedim. Fiziksel acının varlığını o sorgularken kaşlarımı hafifçe alnıma doğru kaldırdım. Böylesi konuşmaktan daha az acı veriyordu. Fahri Bey başını hafifçe sallayıp yeniden yanıbaşında duran hemşireye bir şeyler söylerken o tanıdık yüz yeniden görüş açıma girdi. İşte bu kez kendime hakim olamadım. Ali'nin bana verdiği huzur ve güven tüm gücümün elimden alınmasına neden oldu. Akan damlalar içimi yakarken hızla yanıma geldi. Elini elimde hissettiğimde gözlerinin verdiği o duygu tüm yanımı sararken bana doğru eğildi.

BULUT SUYU Where stories live. Discover now