-1-

6.6K 204 43
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR

Bu arada herkes okumaya başladığı tarihi yazabilir mi? Yazarsanız Harika olacak!

Hayatla öğrendiğim şeyleri iki kelimeyle özetleyebilirim:
Devam ediyor...

♣️♣️♣️♣️


Elimdeki kalemi ritmik bir şekilde sallarken gözlerimi siyah bulutların hakim olduğu gökyüzüne çevirdim. Küçük odamın camına bakışlarımı dikerken nefes aldığımı hissettiğim tek şeydi siyah gökyüzüne bakmak. Bazı insanların aksine ben gökkuşağını ya da mavi gökyüzünü sevmezdim.
Bahar yağmurundan sonra yağan toprak kokusunu ya da açan rengarenk çiçekleri. Çünkü bunlar güzel şeylerdi ve nankör olan insanoğlu güzel olan şeyleri hep unuturdu.

Mavi gökyüzünü.

Toprak kokusunu.

Açan rengarenk çiçekleri.

Ama siyah olan unutulmazdı tıpkı kötü olanında unutulmadığı gibi. Ne kadar ardında bıraktığını düşünürsen düşün sadece düşünürdün. Gözünün değdiği, elinin yettiği ya da bulunduğun her yer sana kötü olanı hatırlatabilirdi. Elim istemsiz bir şekilde boynuma doğru gittiğinde oturduğum sandalyede irkildim.bSevginin ne olduğunu bilmediğim zamanlarda yaşadığım olayın izini taşıyordum hantal vücudumda. Ailem tarafından istenmemişlik eskisi kadar yakmıyordu canımı ama bana hediye olarak bıraktıkları yara izi sızlıyordu her gece. Bu yara her ne kadar onlar tarafından yapılmamış olsa da onların yokluğundan dolayı gerçekleşmiş ve hayatım boyunca taşıyacağım imzam haline gelmişti.

Balıkçı yaka olan kazağımı çekiştirerek çeneme kadar getirdim. Şimdi bunları düşünmenin ne yeri ne de zamanıydı. Gözlerim küçük kahve tonuna sahip günlüğüme kaydığında derin bir nefes aldım. Bu bitirdiğim kaçıncı günlüktü ya da kaçıncı ellerim arasında heba olan beyaz yapraktı bilmiyorum ama bildiğim tek şey zaman kavramını yine kaybettiğimdi. Her gün yaşadıklarımı yazan birisi olmamıştım ve olacağımı da zannetmiyordum.
Sadece ruhumun bedenime dar geldiği zamanlarda kalemin beni özgürleştirdiğine, kağıdın ise kanatlarım olduğunu düşünürdüm.

Kapının gürültüyle açılmasına karşın tek yapabildiğim hala elimde tuttuğum kalemi yavaşça günlüğün arasına bırakmaktı. Aşağıdan gelen gürültü odanın içinde daha fazla duyulduğunda bıkkınca bir nefes verdim.

-Sen burada mıydın?

Murat'ın kısık ve öfkeli gözlerini karşılayan umursamaz bir bakış attığımda kırıldı kırılacak olan sandalyemi arkaya doğru iteledim. Yukarıya doğru büzüşmüş olan kazağımı tekrar pantolonumun üzerine doğru sabitlediğimde kapıya doğru ilerledim. Bir süreliğine onunla konuşmak istemiyordum!

-Beni arayacağın çok yer olmasa gerek.

Ses tonum olabildiğince sert çıktığında Murat'ın omzuna çarparak odamdan çıktım. Eski ahşap merdivenlerden inerken çıkan sesleri duymasam bile hissedebiliyordum. Buna aldırmayarak aşağıya doğru indiğim sırada arkamdan gelen Murat'ın sesine aldırış etmedim.

-Daha ne kadar böyle davranmaya devam edeceksin gerçekten merak ediyorum.

Son basamaktanda inip dar koridoru arşınlamaya başladım. Kesinlikle onun dediklerini kulak asmayacaktım. Çünkü Kabus'ta çalışmaya başladığımdan bu yana iyi niyetimi suistimal eden ve sadece çıkarları doğrultusunda beni kullanan ayrıca aşırı derece gevşek ağızlı olan Murat vardiya değişikliği yaptığımız için beni şikayet etmişti.bBu her ne kadar saçma bir durum olsa da değiştirme sebebimiz bile onun çıkarları doğrultusundayken maaşımın kesilmesine ve çalışma saatlerimin uzamasına sebep olmuştu.

BULUT SUYU Where stories live. Discover now