17.Bölüm

574 35 26
                                    

Herkes birbirine mal mal bakarken ben ne yapacağımı düşünüyordum. Barış duymuştu. Ne diycektim şimdi ben? Daha doğrusu ne bok yiyecektim?

-Kime aşıksın lan sen? Sikerim bak ben o çocuğu ha! Kızım sen hiç mi düşünmüyorsun alvini? Nasıl...

-BARIŞ!!

Alvinin kükremesiyle barış ve tüm sınıf susmuş alvine bakıyordu. Alvin ne alaka bilmiyordum ama duymamıştı. Ona aşık olduğumu duymamıştı. Alvin'e baktığımda gözleri dolmuş öylece bakıyordu.

+Alvin ne alaka?

İkiside birbirine bakarken sınıfa hoca girdi. Barış hemen yerine geçti tabi. Kaçmaya çalıştığı o kadar çok belli oluyordu ki. Bu ikisi ne karıştırıyordu bilmiyordum ama öğrenmeliydim. Herkes yerine oturduktan sonra küçük bir kağıda ''Alvin ne alaka söyle!'' yazıp barışa yolladım. Kağıdı geri verdiğinde kağıtta sadece ''hiç'' yazılıydı. Hiç mi? Dalga mı geçiyosun be gerizekalı. İki dakika önce bi hiç uğruna mı bağırdın o kadar?

''Barış söylesene lan''

''Söyliycek bişey yok''

''Bi daha yüzüne bile bakmam''

''Anlamadın mı cidden?''

''Neyi?''

''Bu kadar kör olamazsın dimi masal?''

''Ne saçmalıyosun anlamıyorum açık açık söyle işte uzatma!''

''Alvin sana aşık bayan gerizekalı!''

''Demek ki tek kör ben değilmişim''

''Başka?''

''Sende benim sana aşık olduğumu göremiycek kadar körsün bay ego yığını!''

Barış kağıdı okuduktan sonra sınıftan çıkıp gitmişti. Ardından da ben. Bu halde ders dinleyemezdim. Alvin. Alvin beni seviyor olamazdı. Kardeşim diyordum ben ona. Aslında düşünürsek o kadarda saçma değildi. Şuan alvinle aynı durumdaydık. Bende barışı seviyordum. Hemde kardeşim dediğim halde.Nasıl olucaktı bundan sonra? Barışla nasıl konuşcaktım bi daha eskisi gibi? Peki alvin? Alvin benimle eskisi gibi olucak mıydı?

Böbreklerime giren ağrıyla gözlerimi kapattım. İki aydır ne ilaç içiyordum ne de kontrollerime gidiyordum.Bu zaman kadar yine iyi dayanmıştım. Ama bu ağrı... Sanki biri böbreklerimi kesiyordu. Hem ağrıyor hem acıyordu. Her nefes alışımda daha çok şiddetleniyor nefes almamı engelliyordu. Bu ağrıyı çekceğime ölseydim keşke. Ağlamaya başladım. Hem yaşadıklarım için hemde ağrım için ağlıyordum. Ağlamak zayıflıktı bana göre ama ağlıyordum işte. Bir banka oturup bacaklarımı çeneme kadar çekip kollarımı da bacaklarıma sardım. Ölüyordum sanki. Aslında ölürken bu kadar acı çekeceğimizi düşünmüyordum. Daha fazla dayanamayıp teyzemi aradım.

+Nerdesin?

-Sanada meraba kızım

+Nerdesin?

-Hastanedeyim bir kaç imzalamam gereken dosya varmış noldu?

+Çok kötüyüm

-Neyin var, noldu, nerdesin geliyim mi?

+Ağrım var ölüyorum sanki çok kötüyüm

-Tamam kızım geçicek ağlama nolur bin taksiye buraya gel çabuk ben doktorlara haber veriyorum.

Cevap vermemi beklemeden telefonu yüzüme kapattı. Bende oyalanmadan yoldan bir taksi çevirip hastaneye gittim. Yanında 3 kişiyle beraber teyzem acilin kapısında beni bekliyordu. Taksiye parasını ödeyip teyzemin yanına gittim. Hemen sedyeye yatırıp acile götürdüler. Kahverengi gözleri, dağınık saçları ve pürüssüz cildiyle oldukça yakışlı olan bir doktor yanıma gelip kazağımı yukarı çekerek ''neyin var bakalım küçük kaptan?'' diye sordu. Kaptan demişti. Bende kaptandım ddeğil mi? Bende bir kaptan kızıydım.

Yıldız MasalıDove le storie prendono vita. Scoprilo ora