39.Bölümden kesit

30.2K 782 141
                                    

Ne yazık ki bölüm değil. Birkaç nedenden ötürü yazmaya firsat bulamıyorum. Şuan için yazdığım kısmı ufak bir kesit niyetine sizinle paylaşıyorum. Neler olduğu hakkında tahminlerinizi yazabilirsiniz.

Umarım beğenirsiniz.

"Ağabey çok fazla kanaması var. O çok kan kaybediyor. Ağabey o ölüyor, ölmesin!" boğazımda düğümlenen hıçkırıklara inat dikiz aynasından göz göze geldiğim adamla konuşmaya çalıştım. Ömer abi hızla üstündeki lacivert takımının yeleğini çıkarak arkasını döndü. Yeleği buruşturarak Agir'in yarasının üstüne bastırdı.

"Evin yeleği iki elinle yaranın üstüne böyle bastır." Dediklerini uğultuyla duyan kulaklarım beynimin algılamasına engel olurken başımı sallayarak titreyen ellerimi yeleğin üstüne yerleştirdim. "Evin daha sert bastırman gerek." Ömer abinin ikazıyla Agir'e baktım. Bilinci gitmek üzereydi. O gitmek üzereydi.

"Canı yanar ağabey! Bastıramam canı acır, acımasın!" Biraz öne eğilerek Agir'in kapanmak üzere olan gözlerine baktım. Mavi harelerinde donukluk vardı. Öfke aradım, nefret aradım, haylaz bir ışıltı aradım, alaycı bir bakış aradım. Bulamadım. Dudaklarım arasından onun yerine acı çeken bir inilti yükseldi. Bağ evinde nasıl onun yerine ağladıysam şimdi de onun yerine acılarına ağlıyorum.

"Evin bastırmazsan daha fazla kan kaybedecek. Şimdi canı yanacak ama sonra daha iyi olacak. Şimdi sıkı sıkı bastır bacım." Dediklerine uydum baskıyı artırdım. Agir'in yüzünü buruşturmasıyla bedenimi biraz daha üstüne eğerek bana bakmasını sağladım.

"Özür dilerim, çok özür dilerim. Ama geçecek biraz daha dayan. Agir biraz daha dayan lütfen. Söz veriyorum bütün acıların geçecek. Az kaldı iyi olacaksın. Ne diye atılıyorsun silahın önüne ölmek mi istiyorsun? Söylesene sana evim demişken ölmek mi istiyorsun? Bir kez daha beni evsiz bırakamazsın, izin vermeyeceğim. Duyuyorsun biliyorum yemin ederim gitmene izin vermeyeceğim." Ben hissettiğim acıyla ona haykırırken dudaklarını kımıldatmaya başladı. Hırıltıyla alıp verdiği nefesleri eşliğinde yutkundu.

"Ezê birevim herim evindarim.
Kaçıp gideceğim sevdalıyım.

Tu xwe bas binere delalamin.
Kendine iyi bak güzelim.

Gava herim jêvi warê ez naxwazim tu bêgiri.
Bu yerlerden gittiğimde ağlamanı istemiyorum.

Gava herim jêvi warê cavê te ser bihar bi
Bu yerlerden gittiğimde gözün baharda olsun.

Ölürsem şayet her yağmurda kokum dolsun ruhuna."

Onun kurumuş dudakları arasından çıkan kelimeler ruhumdaki kadının takati kalmamış dizleri üzerine düşmesine neden oldu. Kadının bedeni esen ilk meltemde yana devrildi. Ben bunu daha önce görmüştüm. Rüyamda o kadının yerinde ben vardım. Karnımdaki o varlığı korumak için yığıldığım o yerde cenin pozisyonu almış ufacık olmuştum. Şimdi Agir'in varettiği o kadın aynı acıyı yaşıyordu.

"Sus Allah aşkına sus. Keşke o kurşun beni delip geçseydi de bu kadar canım yanmasaydı." Terden sırılsıklam olmuş şakağına dudaklarımı bastırdım. Dudaklarım hissettiğim sıcaklıkla kavruldu. Agir adına yakışırcasına ateşler içinde yanıyordu.

"Geçecek, her şey geçecek ve sen Agir Mirşah beni bu dünyada bir başıma bırakmayacaksın." Mavi hareleri, harelerimi delip geçti. Konuşacak hali kalmamış olacak ki sadece gözlerime bakıyordu. Anlına düşen bir damla yaşı dudaklarımdan firar eden hıçkırık takip etti. Gözlerindeki donukluk ilk kez yerini terk ederek acıyla kavruldu. Sonra usulca göz kapakları mavi harelerini örtü. Bekledim tekrar göz kapaklarını aralayıp bana bakmasını bekledim.

Açmadı.

Ve bitti.

Sizce Agir nasıl vuruldu? Acaba öldürdüm mü?🤦🏻‍♀️🤫

ATEŞİN AŞKI | Töre Serisi IIWhere stories live. Discover now