28. Pismam

47K 2K 217
                                    

Ruhum bu sefer suskundu. Belkide ilk kez seni görmek onu sevindirmek yerine kedere boğmuştu.

28|PİSMAM(AMCA OĞLU)

Susan onca kelime arasında ruhuma rağmen dinlenen zihnim artık düşünmekten vazgeçmişti.

Artık düşünmek istemiyordum düşündükçe yıpranan bendim, ruhumdu. Ve zihnimin altın tepside sunduğu öneriyi kabul etmiştim. Kaderime sığınmıştım. Allah'ın benim için uygun gördüğü yazgımı kabullenmeye başlamıştım.

Zihnim düşünmüyor geleceğin bizim üzerimizdeki planlarını tahmin etmeye çalışmaktan vazgeçmişti. Ruhum ise zihnimin oynuna ayak uydurmuştu. O da benim gibi yıpranmaktan, her defasında acı çekmekten uzanmıştı. Tüm benliğimle çabalamaktan vazgeçmiş değiştiremeyeceğim gerçekleri inkar etmeyi bırakmıştım. Ne yaparsam yapayım değişmeyecek en büyük gerçeğim şuan yanı başımdaydı.

Bakışlarım düşüncelerimle işbirliği içinde yanımdaki adama yöneldi. Direksiyon hakimiyetini tek eliyle sağlarken diğer eli açtığı araba camına yaslamıştı. Araba camına yaslı olan elinin parmakları çenesindeydi. Sık aralıklarla çenesindeki parmakları uzamaya başlayan sakallarına sürtüyordu. Yola diktiği keskin bakışlarına rağmen dalgın olduğunu seziyordum.

Bir yanım zihnini kurcalayıp tüm ilgisini kendine yükleyen düşünceleri merak ediyordu. Bu adamı bile şeffaf bir cam ardında gizlemeyi başaran düşünce girdabını bilmek isterdim. Çünkü bu adamı az da olsa tanımaya başlamıştım ve Agir öfkesi boyundurluğuna kolay girse de onu öfkesi bile kolayca yönlendiremezken böyle zor bir adamı kendinden bile soyutlayacak o düşüncelerin varlığı şaşırmama neden olmuştu.

"Seni esir alan düşüncelere rağmen ateşlerin hiç dinmemiş. Gözlerin hala iki ateş parçasını andırıyor." Arabaya bindiğimde susmaya yemin etmiş kelimelerime rağmen bu adam tüm inadımı kırmıştı. Dilimden dökülen kelimeler karşısında bocalamıştım. Ama yine de bana yönelen bakışlara karşılık vermekten çekinmedim.

"Ateş." Ağzından dökülen kelime güler gibiydi. Sık aralıklarla yola yönelen bakışlarına rağmen bana bakıyordu. "Gözlerimdeki ateşin varlığını gören ilk kadınsın." Ses tonu az öncekine göre düşünceliydi. Sanki onu görmemden rahatsız olmuş gibiydi. Ya da sadece ben öyle düşünüyordum.

"Belki de o ateşin beni yakacak olması görmemi sağlıyordur. Ama inkar etmeyeceğim o ateşleri ilk gören kadının ben olması garip hissettirdi. Adının ağırlığını taşıyan onca insan tanıdım ama sen sadece adının ağırlığını taşıyanlar gibi değilsin." Dediklerimle her daim çatık olan kaşları azda olsa düzeldi.

"Seni yakmak isteseydim en baştan yakardım." Dediği kaşlarımın çatılmasına sebep olsa da onunla ilk kez bu denli düzgün konuştuğumuzu bilmek daha ağır bastığı için dediğine karşılık vermeden son sözlerimi devam ettirdim.

"Sen onca insanın aksine doğduğu için adı verilen bir adam değilsin. Bazen sanki adın senin için doğmuş ve yüzyıllardır senin gelişini beklemiş diye düşünüyorum. Agir (ateş)." adını sessizce mırıldanarak tekrar sesimi yükselttim. "Adının ağırlığını taşıyan insanların aksine adın senin ağırlığını taşımak için savaşıyor. Adın bile senden korkuyor. Biliyor musun senin adını yıllar önce ilk duyduğumda korkmuştum. Çünkü adların insanların kaderine yön vereceğine inanırdım. Ve senin adını duyduğumda o korkuyla o ateşin ailemi yakmamasını dilemiştim. Şimdi düşününce o zaman olacak olanları hissettim mi diye merak ediyorum?" Konuşmamla arabanın hızı düşürmüş ve daha dikkatli dinlemeye başlamıştı. Arabayı bir an o kadar yavaşlatmıştı ki sokakta yürüyen bir iki kadının bizden hızlı olduğunu fark ettim.

ATEŞİN AŞKI | Töre Serisi IIWhere stories live. Discover now