18.Geçmiş

45.7K 1.9K 98
                                    


18|Geçmiş

"Senin ailen Mirşahlar. Senin başka bir ailen yok. Ben o namluyu aileme doğrultmam. " Bu son olmuştu. Gücümün sonu olmuştu. Parmaklarımın ucunda sallanan silah boşluğa düştü. Hemen sonra odada yankılanan tek ses silahın düşerken bıraktığı can acıtıcı gürültüydü.

Bedenim taşınmayacak boyuta geldiğinde yığılırcasına yere oturdum. Bacaklarımı kendime çekip başımı dizlerime yasladım. Kollarımı karnım ve bacağım arasındaki boşluğa cansızca yerleştirdim. Kapının açılıp kapanma sesini duymamla boğazımda yumru olan hıçkırıklar bekledikleri izini almış gibi odada yankılanmaya başladı.

Zihnimde avaz avaz bağıran düşünceler güçsüzlüğümü yüzüme vurmak için amansız bir savaş içine girmişlerdi. Bu adama karşı savunmasız kalışım, acizliğim herbiri yüzüme güçsüzlüğümü haykırıyordu.

Duyduğum kapının kilitlenme sesiyle başımı kaldırdım. Kapının ardında olanları görebilecekmiş gibi tahta kapıya bakıyordum. Duyduğum ikinci kilit sesiyle kalbim çarptı. Az önce cansız olan ellerimle yerden destek alıp çöktüğüm duvar kenarından doğruldum. Adımlarım sarsak olmasına rağmen hızlıydı. Kapının kolunu kavrayıp indirdiğimde açılmayan kapıyla korkuyla irileşen gözlerimi kapıya diktim. Sanki tahta kapı Agir ile aramdaki somutluğunu yitirecekmiş gibi.

"Agir! Agir aç kapıyı." Sesim istemsizce yüksek çıkıyordu. Cevapsız kalan seslenişimle elimi kapıya vurdum. "Agir şu kapıyı aç. Agir, Agir!" Peş peşe kapıya indirdiğim elim sesimi bastıracak tonda yüksek çıkıyordu.

Demin zihnimdeki bağırışların yerini ruhumdaki yakarışlar aldı. Ruhum bu odada kalmamam için haykırırken nefes alış verişlerim hızlanmıştı.

"Agir kapıyı aç. Yemin ederim bir daha böyle bir şey yapmayacağım. Yemin ederim Agir! Agir aç, aç kapıyı." Yakarışlarıma rağmen kapıyı açmadı. Kapının arkasındaydı, gitmemişti ama kapıyı da açmamıştı. Artık vurmaktan acıyan elimi kapıdan ayırdım. Birkaç adım geriye sendeleyerek odaya baktım. Zihnim benimle alay eder gibi parça parça hatırladığım görüntüleri bana sunarken gözlerimi yumdum. Odayı görmezsem zihnimde tekrar filizlenen görüntüleri de unutabilirdim. Ama yanıldım.

Zihnimin siyah perdesinde sahnelenen görüntü artık tüm tazeliğiyle karşımda dikiliyordu. On yıl önceki gibiydi. Ruhum bedenimden soyutlanmış gibi bir başka konakta acımın en derin olduğu odadaydı. Amcamın odası zihnimdeki son haliyle karşımdaydı. Silikleşen tüm ayrıntılar tekrar netleşmişti. Ama bu sefer geçmişle arasındaki tek fark benim başka bir açıdan izleyişimdi. Tekrar o acıya başka bir boyuttan hissedişimdi. Odadanın uç noktasındaydım.

Kapı açıldı. Bakışlarım kapıyı açan kişiye döndü. On yaşındaki bedenim kapının önünde buz kesmişti. O an ben de üşüdüm. İri koyu gözleri görüş açısına giren ayaklara baktı. Artık pembeliğin yerini alan beyaz mor arasındaki renge bürünmüş ayak parmaklarıyla irileşen gözleri biraz daha irileşti. Titreyen hareleri göreceği görüntülerden korkarcasına bir çift ayakta sabitlenmişti. Ufak göğüs kafesi şiddetle inip kalkarken odada nefes alış verişlerinin sesi hakimdi.  Kapı kolunu kavrayan ufak eli cansızca yanına düştüğünde titrek bakışları da korkuyla ayakların sahibinin yüzüne gitti. Kim olduğunu bildiği halde gördüğü suretle gözlerinden akan yaşlar ufak yüzünü ıslatıyordu.

Hızla odaya girip yengesinin bacaklarını tuttu. Ufak bedeni asılı kadını kurtarmak için amansız bir mücadele içindeydi. Güçsüz kollarıyla taşımaya çalıştığı sıcaklığını yitirmiş bedenle boğazında dizilen çığlıkları odanın dört duvarlarında izini bırakmıştı.

ATEŞİN AŞKI | Töre Serisi IIWhere stories live. Discover now