Güvenliğin oraya gelince durup Berk'e işaret verdim. Anlayınca oflaya puflaya güvenliğin oraya gitti. Bir beş dakka sonra anca geldi.

"Gelmeseydin ya orda yatsaydın" ellerini iki yana açtı.

"Dedim burda kalabilirmiyim diye ama izin vermedi. Güvenliğin işi öğrencileri içerde tutmak değil mi? Niye saldı ki o beni şimdi?" Kahkaha atıp yanına gittim.

"Çok konuşma düş önüme" elini omzuma atarken can alıcı soruyu sordu.

"Ee planın nedir küçük hanım" aynen planım ne benim!

"Ee şey aslında fazla düşünme vaktim olmadı. Ama hava fazla soğuk değil o yüzden piknik yapmaya ne dersin?"

"Piknik yapmak demek eve gidip eşya almak demek Doğacım ve eve gitmek demek de ailelerimize hesap vermek demek" ciddi misin bakışlarımı atarken Berk'e döndüm.

"Zaten okuldan kaçtık ailelerimize haber vermiyecekler mi sanıyorsun? Hem gidip biz söylersek cezamız azalır" başıyla onayladı.

"Haklısın" omuzlarımı gururla kaldırdım.

"Her zaman olduğu gibi" gözlerini devirince gülümseyip yürümeye devam ettim.

Yol boyunca ne yapıcağımızı konuştuk. Her şeyi planladık ama evin oraya gelene kadar hava kararmıştı. Gökyüzünde ki kara bulutlar yağmurun habercisiydi. Berk havaya bakıp gülümsedi.

"Piknik işi yattı. Hadi bizde eve gidip yatalım" evine doğru yürümeye başlayınca kolundan tutup geri çektim.

"Dur durduğun yerde" bana aldırış etmeden yürümeye devam edecekken önüne geçip yolunu kestim. "Unutma benim istediklerimi yapıcaktın" bıkkın bir şekilde ofladı.

"Yağmur yağacak nasıl piknik yapmayı düşünüyorsun?" Omuz silktim.

"Bizde bowling oynarız" o da omuz silkti.

"Tamam çantanı bırak izin al 10 dakka sonra kapının önünde ol" tek kaşını kaldırıp dik dik ona baktım.

"Beni duymadın heralde bugün sen değil ben emir veriyorum unuttun mu? Şimdi 10 dakka sonra araba evin önünde olsun" göz kırpıp arkamdan homurdanmasına aldırış etmeden eve girdim. Annem beni görünce şaşırdı.

"Doğa?" Güldüm.

"Anne?"

"Bu saatte evde ne işin var?" İrem yüzünden okuldan kaçtık anne ama bunu sana nasıl açıklıyacağım.

"Şimdi acelem var ama kısaca bowling oynamaya gidiyoruz. Gelince anlatsam?" Annem o kadar sıkı insan değildi. Son zamanlarda daha sıkı çalıştığımında farkındaydı. Olumluca başını sallıyınca gidip yanağından öptüm.

"Dikkatli olun. Sizi yine hastaneden toplamak istemiyorum. Kavga edip bir birinize topları atma girişiminde bulunmayın" annemin dediklerinden sonra utanıp başımı yere eğdim.

Daha önce Berk ile bowling oynamaya gittiğimizde beni sinir etmişti. Bende kendimi kaybedip elimdeki 8 kglik topu ona atmıştım ama tabikide ona ulaşmamıştı. Yarı yolda biraz gerimizde duran bir adamın ayağına düşmüştü.

"Söz sinir krizi geçirmek yok ama eğer olursa bu Berk'in suçu haberin olsun" gülümseyip mutfağa gitti. Bende çantamı fortmantoya koyup dışarı çıktım. Bowling fikri birden gözüme kötü geldi ama başka bir etkinlik düşünecek vaktim yoktu.

Biraz sonra Berk arabayla evin önüne geldi. Arabayı garajdan çıkarmak bu kadar uzun sürmemesi gerekiyordu. Yolcu tarafına geçip Berk'e döndüm.

PENCEREMDEKİ ÇOCUKWhere stories live. Discover now