Hiç kavga etmiş gibi bir tavır yoktu ikisinde de. Şu an evde gerçek bir aile ortamı vardı. Her şey bir an da nasıl bu kadar karışıp bir an da bu kadar düzelebildi aklım almıyor.

"Sana göymen için bir kaç parça kıyafet getirdik. Şimdilik idare edersin. "

"Tamam canım çok sağol"dedi hiçbir şey yaşanmamış gibi.

"Bir şeye felan ihtiyacın olursa ara bizi hiç çekinme"dedi Hazan.

"Tabi araycam."dedi Su. Sonrs bize dönerek konuşmaya başladı.

"Kızlar arkadaşlığımız bitmiş gibi konuşmayın lütfen. Ben evlendim ölmedim. Ben hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya çalıştıkça siz benimle bir yabancıymışım gibi konuşuyorsunuz. Evet belki normal bir evlilik değildi benim ki ama hayatı kendime zindan edemem dimi. Alttan alıp alışmaya çalışıyorum yeni hayatıma."dedi.

"Yok kuzum biz sadece şaşkınız. Her şeyi anlattın evet ama biz kabullenmekte zorlanıyoruz işte anla bizi sende"dedi Hazan dostça bir tavırla.

Irem ortamda ki kasvetli havayı dağıtmak için olsa gerek "Aaaa ama Su sen nasıl bir gelinsin ya bize bir şeyler ismarlamayacaksan biz gidelim"dedi.

"Ah tabi ya ben tamamen unuttum. Hemen hazırlıyorum bir şeyler"diyerek kalktı oturdugu yerden.

Gözlerimizle evi incelemeye başladık. Dublex eve gayet yakışmış bu salon çok güzel dekore edilmişti ve şimdi Su bu evde mi yaşayacaktı evli biri olarak. Düşünmemekte çalış Dicle. Düşünme. Şu mutlu ve gerisi önemli değil. Bize de bu mutluluğa ortak olmak düşer.

~~~~~~

Emir'den...

"Ben senin adamın olmak istemiyorum artık."
Tek seferde tüm cesaretimi toplayarak söylemiştim. Çok sinirlendiği belliydi fakat bu benim umrumda bile değildi. Bu ailenin mutluluğunu daha fazla bozamam artık. Benim yüzümden hep tam mutlu olacakları zaman kara bir bulut gibi peşlerindeydik ve mutluluklarını bozardık.

Bu yükü daha fazla kaldıramadı omuzlarım işin içinde artık bambaşka bir aile daha vardı. Kararımdan ölsem de vazgeçmeyecektim.

Sadece sırtını gördüğüm o adam sonunda bana dönerek "Sen ne dedin?"diye sordu.

"Artık senin işlerini yapmayacağım dedim"

Alnındaki kabaran damar bile beni kararımdan cevirmeyecekti.

"Sebep?"

"Istemiyorum. Artık o aileden hiçbir şey öğrenemeyeceksin"

"Bırak da ona ben karar vereyim dimi"

"Sen ne kadar veriyorsan ver, benim kararım kesin."

"Sen canına susadın herhalde, ölümü fazlasıyla merak ediyor olmalısın."

"Ölmeyi şerefsizlik yapmaya tercih ederim bu saatten sonra"
Sesimi kontrol edemeyip bağırmıştım. Bu sert çıkışım üzerine elini belindeki silaha attı ve bana doğrulttu.

"Ben de Azrail'in olurum o vakit"

"Eyvallah bakalım kim kimin Azail'i olacak?"hodri meydan dedim ve bende belimdeki silahımı çıkartıp Yağız denen o adama uzattım.

"Beni bilirsin gözümü bile kırpmam"dedi.

"Sen de beni gayet iyi bilirsin. Kaç kelle uçurdum."

"Lan kimin emriyle uçurdun it. Benim mi Ates'in mi?"

"Ne fark eder ki?"

"Çok şey fark eder"

"Bence hiçbir şey fark etmez. Sonuçta yaptım."

"Emir zorluyorsun."

"Evet zorluyorum. Şimdi öldür bakalım beni."

Elinin titrediğini gördüm. Bu daha önce görmüş olduğum bir şey değildi. Yağız ARAT ki gözünü bile kirpmadan kaç adam öldürmüş bir köpek şimdi mi titriyordu eli.

"Öldüremem."dedi adeta dişlerinin arasından tıslayarak.

"Sebep? Yoksa beni çok mu seviyorsun Yağız ARAT? Ya da çok uzaktan bile olsam akraban olduğum için acıyor musun? "

"Eğer öyle bir şey varsa sakın. Sakin yapma ve gözünü bile kirpmadan öldür beni"diye devam ettim.

"Emir zorlama"

"Ne zorlama zorlama ya. Sen Yağız ARAT'sın hiç düşünmeden sana karşı geleni öldürmen gerek"

"Ama öz oğlumu değil" kükremişti bu sefer. Silahını ağır ağır yere indirdi ardından sesi düştü.

"Öz oğlumu değil"

"S-Sen ne ne saçmalıyorsun be? Ne oğlu?"

"Emir. Sen,benim öz oğlumsun."

"Hayır. Hayır. Hayır ben senin oğlun felan değilim.

Sözleri uçsuz bucaksız bir borudan çıkıyor gibi yankılanıyordu beynimin içinde. Bu adam benim babam değil. Babam olmayı, babalığı hak etmiyor.

"Sen benim oğlumsun. Benim"
Dizlerinin üstüne çöküp başını elleri arasına aldı. Yüzünde en ufak bir duygu belirtisi bile yoktu. Onu orda bırakarak kapıyı çarptım ve çıktım ordan.

Depremden çıkmış gibiydim. Sarsılmış ve yıkılmış...
Duvarlar üzerime geliyor gibiydi. Kendimi nefes nefese dışarı attım. Koca villayı arkamda bırakarak arabama bindim ve gaza basarak çıktım bahçeden.

Düşünmem gerek o adamı, babamı, annemi...
Peki benim annem kimdi öyleyse. Hiç tanımadığım bir kadın mi yoksa bana annem diye yutturulmus olan o kadın mı? Bunca yıldır anne dediğim o kadın öz annem ise o adam nasıl babam oluyordu?

Hayat bir an çok boş geldi gözüme, yaşamak ise çok manasız... Dünya denen bu karanlık yerde bir ben varmışım gibi hissettim.... Boş derin ve manasız duygulara dalarak oturmaya başladım denize karşı..

"Yine kısa da olsa bir bölüm sonu. Görüşlerinizi lütfen satır aralarında belirtin."

GİRİFT(TAMAMLANDI)#WATTYS2020#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin