Bir aşk paresi

2.9K 213 268
                                    

Lim Cho Hee:

Küçücük bir kız çocuğuydum. Saçlarımı iki yandan örmüştü annem. Üzerimde şeker pembesi uçuş uçuş bir elbise vardı. Altın sarısı saçlarım, masmavi gözlerim vardı. Annem ve babam beni sık dışarıya çıkartmazdı ama en çok annemin elini tutmayı severdim. Annem iki elimi sıkıca kavradığında kendimi hep güvende hissederdim. Şimdiyse uykudan uyanmış, tombiş ellerimle şiş gözlerimi ovalıyordum. Salondan çok büyük bağırtılar geliyordu, korkuyordum. Tedirgin bir şekilde oraya adımladığımda  annemin yerde kanlar içerisinde yattığını görmüştüm. Yattığı yerden çok kötü laflar ediyordu. Babam elinde tuttuğu vazoyu büyük bir şiddetle yerle buluşturmuştu. Salon darmadağınık olmuştu oysa biz daha dün annemle beraber temizlemiştik. 

'' Elalemin orospularıyla gezeceğine karına bak karına. Diğer kadınlar sürekli lüks mağazalarda alışveriş yapıyor. Ben ne yapıyorum? Alkolik leş bir kocayla uğraşıp duruyorum.- '' 

Annemin yanına gitmek istiyorum ama çok korkuyorum. Yer çok fazla kırmızı. Sanki vücudum titriyor, biraz da korkuyorum. Sahi lüks mağazalar da neyin nesiydi?

'' Para istiyorum be adam. Kiminle sürttüğün önemli değil, eve de uğrama. Yeter ki para ver bana para! ''  Babam hiddetle annemin çenesini tutup kaldırmıştı.

'' Orospu. '' Bu kelimeler de neyin nesiydi? Korkudan kalbim çok hızlı atıyordu. Annem para diye bir şeyi istiyordu. Hatırlıyorum da  annem bir kere pamuk şeker alırken adama para veriyorum sana demişti. Demek ki para pamuk şeker almamıza yarıyordu. Acaba annemin canı çok fazla pamuk şeker mi çekmişti? Annem babamın yüzüne tükürdüğünde, babam ona tokat attı. Çok korkmuştum. Ses çok ürkütücüydü. Kulaklarımı tıkadım uzun bir süre. Yerimde öylece kalakaldım. Hareket edemiyordum. 

Beni fark eden babam annemin neredeyse cansız kalan bedenini hışımla bırakıp bana omuz attıktan sonra evi terk etmişti. Korkuyla arkasından gitmiştim ben de.

'' Baba baba, beni bekle sana yetişemiyorum. '' Arkasını bile dönmeden bana bir el işareti yapmıştı.

'' Baba baba annem pamuk şeker istiyor galiba. '' Düşmüştüm. Dizim çok acıdı, beyaz külotlu çorabım yırtıldı.  

'' O şeytanın tek derdi para! '' Babamı bir daha da görmedim.

İçeriye girdiğimde deli gibiydi annem. Beni önce duvara fırlatmıştı.

'' Orospu ben değilim tamam mı? Orospu onun yattığı diğer fahişeler! '' Nefes alamıyordum. Bana neden bunları yapıyordu?

''  Para! Bu dünyada sadece para için yaşayacaksın kızım. '' Sonra da yediğim dayaklardan dolayı gözlerim kararmıştı.

Jeon Jungkook:

Kapkaranlık. Hizmetçilerden duyduğuma göre benim annem çok akıllı bir kadınmış. Biz ileride çok zengin olacakmışız hatta benim şirketlerim olacakmış bir sürü. Küçük siyah bir takım elbisenin içerisindeyim. Papyonum da var ama bu oda çok karanlık. Babamı sadece belirli zamanlarda görebilirim onda da ona baba demem yasak. Sadece Bay Jeon diyebilirim.

Bay Jeon'un yanında saygısızlık edemem ve ona fiziksel temasla bulunamam. Onun yanında olmak bazen güven verici olsa da benim için kötü de olabiliyor. Çünkü... Çünkü abimler beni sıkıştırıyor. Beni dövüyorlar. Üvey annem bana piç diyor. Bunların neler olduğunu bilemiyorum.

Annem diğer insanların yanındayken beni seviyor, başımı okşuyor ve benim için ağlıyor. Yalnız kaldığımız zaman ise...  Yüzüme duman gibi bir şey üflüyordu. Uşak amcayla beraber terli bir oyun oynuyorlar, benim üzerimden zengin olacaklarını konuşuyorlardı.

Mücevher - Jeon Jungkook.  ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin