Balıklar korkmasın diye ışığı kapatmadım.

3.2K 274 214
                                    

7. Balıklar korkmasın diye ışığı kapatmadım.


Jungkook tasarımını bitirdikten sonra Jk's Tasarımı kapatıp dışarıda yürümüştük sessizce. Kocaman bir sessizlik aramıza girmişti ve hiçbir şekilde ikimiz de konuşmuyorduk. İkimizin de kendimizce dertleri vardı muhtemelen. Ben  Jungkook'un söylediği cümle ile tamamen kendimden geçmiştim. Bir gün ben de bırakacaktım Myung Soo'yu. Doğru söylüyordu. Bir gün onun için atan kalbim artık onun için atmayacaktı. Uğruna parayı seviyorum diye söylediğim yalanlar peşimi bırakacaktı. Peki şimdi ne yapacaktım? Yine Myung Soo'ya geri mi dönecektim? Yeteri kadar gurursuzdum, buna ne kadar dayanabilirdim?  Utana sıkıla Jeon Jungkook'a döndürdüm bakışlarımı. Benimle hiç ilgilenmiyordu. O da benim gibi düşünceli bir şekilde yürüyordu ve bu sessizlikte sadece ayakkabılarımızın tok sesi yankılanıyordu. Jeon Jungkook karizmatik bir adamdı. Şu an bile hiçbir şey ile ilgilenmezken, üzerine tam oturan ceketin düğmeleriyle buluşan parmakları bile onu yakışıklı gösteriyordu. Yeterli değildi. Bunlar Jungkook'un sıra dışı kalbi, muazzam inceliği ve nazik bir kişiliği yanında yeterli değildi. Çalışkandı, iradeliydi ve iyi kalpliydi. Bu yüzden... Görünüşü onu tamamlayamaz, muhteşem kişiliği altında ezilebilirdi bile. Gülümsemiştim. Son zamanlarda Jungkook'tan eskisi kadar nefret etmiyordum.

Belki de aslında hiç nefret etmiyordum.  Kırık dökük ve yan bir tabelası bulunan bir pansiyon bulduğumda utanç dolu bir şekilde kapısında durdum ve konuşmak adına kendimi zorladım.

'' Şey, ben çok üzgünüm ama... Senden biraz borç para alabilir miyim? Bu gece eve dönmek istemiyorum. Bir pansiyonda yatacak kadar da param yok üstelik. '' Nefret etmiştim. Yine para yüzünden birilerinin önünde bu şekilde acınası duruyordum. Sarf ettiğim cümleler üzerine Jeon'un çatılan kaşları düzelmiş, yüzünü şefkatli bir gülümseme işgal etmişti. Birden omzuma dokundu ve kadife ses tonuyla kendinden emin bir şekilde konuştu.

'' Eve gitmek istemiyorsan Jeon malikanesinde bu gece kalmana izin verebilirim sanırım. '' Dostça bir şekilde tuttuğu omuzlarımı serbest bıraktığında, garip bir şekilde irkilmiştim. Bana yine yardım ediyordu ama ben yine ona yük oluyor gibi hissediyordum.

'' Bak Jungkook, çok teşekkür ederim ama sana yeterince yük oldum. Daha faz- '' Kaşlarını yalandan bir sinirle çatmış, dudaklarını büzdükten sonra sahte bir sinirle konuşmuştu. Sevimliydi. O kadar sevimliydi ki kimse onun büyük bir şirketin kurucusu olduğunu anlayamazdı.

'' Hiçbir şekilde mazeret kabul etmiyorum. Hem... Benim evimde hiç hamam böceği olmaz. ''

'' Yah Jeon Jungkook! Sen çok... Çok kötü bir- '' Devamını getirememiştim. Şaka da olsa o kötü biri değildi. Omzuna  vurduktan sonra gülümsemiş, tavşan dişlerini gözler önüne sermişti. Bazen... Bazen çokça fazla masum görünüyordu. Bazense... Bakışlarını hiç anlayamıyordum.  O derin bakışları ardındaki sisli perdeyi geçemiyordum. Birlikte yürümeye devam ederken bir marketin önünde durmuştu.

'' Cips ve kola ister misin? Seninle birlikte film izleyebiliriz. '' Göz kırptıktan sonra markete doğru adımlamıştı. Onunla birlikte marketteki raflara bakıyor, beğendiğimiz şeyleri arabanın içerisine dolduruyorduk. Neden bilmiyorum, birden hevesle dolmuştu içim. Küçük bir kız çocuğu gibi hissetmiştim bir an için. Babamla birlikte alışverişe çıkmışız, ben ne görürsem alıyorum o da gülümseyen bir ifadeyle beni onaylıyor...  Ama gerçek şuydu ki ne ben küçük bir kız çocuğuydum artık ne de babam benimle alışverişe çıkardı. Yine de kahkahalarda gülümsemeye devam ettim ve Jeon'a arkadan sarılmaya bile kalkıştım. Sırnaşık bir şekilde arkasından ona doğru sarılmış, ellerimi belinde birleştirmiştim.

Mücevher - Jeon Jungkook.  ✔Where stories live. Discover now