Uçurtmaya takılan kırıntılar.

3.2K 252 347
                                    

11. Uçurtmaya takılan kırıntılar.


Döngü. Hayatımız bir döngüye hizmet etmekten başka ne işe yarıyordu? Her sabah kalkıp işe gidiyordum, yemek yiyordum, uyuyordum ve eve yorgun argın geliyordum. Ertesi güne uyanmak için hiçbir sebebim kalmamıştı. Yaşamaktan hiç keyif alamadığım yolun sonundaydım sanki. Hiçbir beklentim yoktu hayatta. Küçükken uçurtma bile uçuramamıştım hiç. Babamın anneme bağırışları, annemin paraya ve güce tapması. Küçüklüğüme ait sandıktan çıkaracağım siyah beyaz fotoğraflar karesi hatırlanmak istemeyecek türdendi. Hayatımda ne zaman bir seçenekten fazlası olmuştum? Şimdi her şey zor geliyordu. İnsanlarla konuşmak, kendimi anlatmak ve bir kimliğe sahip olmak.

Yaptığım her şey rol gibi geliyordu. İnsanlarla konuşmak istemediğim zamanlar olsa bile yine onlara gülmek zorundaydım.  Kendi hayatımın senaryosuna dahil olamayan korkunç bir tiplemeydim yalnızca. Evet, gece yarısı düşünebildiğim tek şey bunlardı. 2 haftadır çalışıyordum ve hayatım bir düzene oturmuştu. Her günüm bir diğerinin aynısı gibi geçiyordu. Yaptığım hiçbir şeyin keyif vermediği andaydım ve hayatımda ilk kez yaşamıma son vermeyi düşünmüştüm.

Bunun annemle, babamla, Myung Soo ile ya da Jeon ile hiçbir alakası yoktu. Ruhum yaşlanmıştı ve yaşamaya direnen parçalarım uyuşmuştu sanki. Gece gece rahat nefes almamı engelleyen tek şey buydu. Yaşama hevesi bulamamak.

İstemeye istemeye gözlerimi kapattığımda, yarın yine birbirinin tekrarı olan bir güne uyanacağımı biliyordum. Tanrıya yalvardım, rüyamda uçurtma uçurmak için.

-

Cafenin kapanma saati yaklaştığında dizlerim beni taşıyamayacak hale gelmişti ve kendimi en yakın sandalyeye bırakıvermiştim. Seulgi elindeki toz beziyle tezgahın üzerini temizliyordu ve Min Yoongi de kalan turtaları paketlere yerleştirmeyle uğraşıyordu. 

'' Bu gece içmeye gidelim mi? Ben ısmarlayacağım. '' Seulgi'nin yorgunluk barındırmayan neşeli sesi bile enerjimi getirmeye yardımcı olamamıştı.

'' Ölüyorum, hiç halim yok. '' Keyifsizce mırıldandığım sırada Yoongi de benim gibi keyifsiz konuşmuştu.

'' Bütün gün çalıştım, evimde dinlenmeye hakkım var. ''  Seulgi elindeki toz bezini kenara bırakıp Yoongi'nin sırtını ovalamaya başlamıştı.

'' Masaj yapsam, hm hm hm? ''  Yoongi sadece gözlerini yummakla yetinmişti. 

'' Yoongi- shi. Beni kıracak mısın? ''  Seulgi'nin sesini iyice çocuklaştırmasıyla şaşkınlık içinde ikiliyi izlemeye devam etmiştim.

'' Neden sana hiçbir zaman hayır diyemiyorum? '' Yoongi olumsuz anlamda başını sallıyordu ve gözlerini kısmıştı. Tanrı aşkına gerçekten çok sevimliydi.

'' Yoongi  en iyisi, en iyisi! '' Seulgi sevinçle Yoongi'nin sağ yanağına kokulu bir öpücük bırakıp üzerine montunu almak için içeriye gitmişti.

'' Cho Hee, itiraz istemiyorum sen de geliyorsun. Gelmezsen.... Seni sürükleyerek götürürüm! '' Seulgi  bana bağırarak içeriye girdiğinde Yoongi'nin dudakları yana kıvrılmıştı. Gülümsüyordu! Min Yoong, Kim Seulgi'nin arkasından gülümsüyordu!

Mücevher - Jeon Jungkook.  ✔Where stories live. Discover now