several days later

6.6K 414 196
                                    

Günlerdir yağmurun hiç durmaması beni endişelendiriyordu. Çünkü sadece birkaç gün sonra gerçekleşecek olan annemin düğünü açık alanda yapılacaktı.

Belki de yağmurun devam etmesi benim için iyi olur. Böylece Zayn' in yanımda olmayacağı bir düğünde gözyaşlarımı gizlemek için çaba harcamazdım. Evet, teşekkürler tanrım.

Bitmiş sigarayı tablanın üzerine bıraktıktan sonra omuzlarımdaki yıldızlı mavi küçük yorganımı tutarak pencere sekisinden ayağa kalktım. Saat çoktan gece yarısını geçmişti. Uyuyamayacağımı bilsem de denemem gerekiyor. Vücudum artık uykusuzluktan uyuşuyordu.

Büyük yatağın bana ait olan kısmına, onun olması gereken yere dönük olacak şekilde uzandım. Gözlerimi kapattığımda karanlığımda beliren şey babamın yüzü olmuştu. Birlikte geçirdiğimiz son zamanlarda hiç de kendisine ait olmayan yüzü... Kanser onu değiştirmişti. Daha doğrusu kanser yüzünden bedenine aldığı zehirler ona bunu yapmıştı. Ama hepsinden en kötüsü hastalığın onu yok ettiğini öğrendiğim o ilk andı. Daha önce yaşadığım hiçbir acıyla eş değer değil, çok farklı bir duyguydu bu. Çünkü babamın bir gün olmayacağını, o güne dek hiç düşünmemiştim. Gerçek anlamda nefes alamadığımı hissederken bacaklarım tutmamış ve yere düşmüştüm. İnsanlar beni kaldırsa da tek başıma ayakta duramadığımı hatırlıyordum.

Hasta olduğunu öğrendiğimiz gün babam bana iyileşeceğine dair söz vermişti. Benim için iyileşecekmiş. Elinden geleni yaptığını biliyorum. Dayanmış ama kanser ondan daha güçlü çıkmıştı.

Elimin altındaki yastığı sıkıp bunlar yerine daha güzel anılarımızı düşünmeye çalıştım fakat olmuyordu. Tıpkı gözyaşlarımı durduramadığım gibi... Bazı geceler babama duyduğum özlem katlanılamaz bir hale gelebiliyordu ve bu gece de o gecelerden birisiydi. Böyle hissettiğimde onun kolları arasında olmak her zaman beni iyileştirmeyi başarırdı ancak şu an bu koca yatakta tamamen yalnızdım. Aynı babam öldüğünde olduğum gibi.

Burnumu çekip diğer tarafa döndüm. Abajurdan yayılan ışık sayesinde hemen karşımdaki Küçük Jo heykelini görebiliyordum. Ve onun yanında da çerçeve içinde babamla ikimizin olduğu bir fotoğrafı... Dört ya da beş yaşlarında olduğum bu fotoğrafta beni koltuk altlarımdan tutmuş bir şekilde havaya kaldırıyor ve ben de elimdeki kavanozun içinde, büyükbabama ait olan dev örümceği neşeyle kameraya doğru tutuyordum. Gülüyorduk. Birlikteyken her zaman gülerdik.

Ne yaptığımın farkında değildim. Yıldızlı yorganımı omuzlarımdan ayırmadan yatağı terk ettim ve orada olduğunu bildiğim salona doğru yürüdüm. Tevizyondan yayılan ışık karanlık koridorda yönümü bulmamda yardımcı olduğunda içeri girmiştim. Televizyonun sesi neredeyse tamamen kısık ve o ise televizyona dönük olacak bir şekilde koltuğa uzanırken gözleri kapalıydı. Galiba uyuyor. Emin değildim çünkü yüzü oldukça katı ve rahatsız gibi görünüyordu.

Bir kez daha burnumu çekip onun yanına, koltuğun kenarına, oturduğumda yavaşça şişmiş gözlerini araladı. Gözlerinden uyku akıyordu ve o gözler beni gördüğünde her zamanki gibi kaçmak yerine bana bakmış, benim burada olduğumu kabullenmişti. Evde kendi kendine dolanan bir hayalet değildim.

"Babam aklımdan çıkmıyor, uyuyamıyorum."

Hiçbir şey söylemeden gözlerini tekrar kapattığında göğsüne kadar gelen ince pikeyi benim için açtı. Yanına kıvrılınca üzerimi örtmüş ve ben de yüzümü onun çıplak göğsüne bastırmıştım. Sıcaktı. Ve soğuk ellerimi günler sonra ona sarmak öyle iyi hissettirmişti ki, şu an akan gözyaşlarımın sebebi mutsuzluk olamazdı.

"Özür dilerim." demiştim titrek bir sesle. "Seni kırdığımın farkına vardım. Ama beni böyle cezalandırmana daha fazla dayanamıyorum."

Beni duyduğunu sanmıyordum. Düzenli ve derin nefeslerine bakarsak uyumuştu. Sorun değil. Artık ben de uyuyabilirdim.

sleeping with ghost • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin