red

8.1K 443 130
                                    

Kızlarla ayda sadece bir kez çılgınlar gibi eğlenmek için Red' e gider, saatlerimizi tamamen dans ederek ve içerek geçirirdik. Ancak Elsa her ay bir kez yaptığımız bu geleneğe Liam' ı da karıştırınca arkadaşlık bağlarına fazlasıyla önem veren Mercedes gereksiz bir öfkeye kapılarak bu gece evde kalacağını söylemişti. Onu zorlamadık. Çünkü öfkeliyken cidden çekilmez oluyordu.

Saçlarıma şekil verirken "Zayn gelecek mi?" diye sormuştum Elsa' ya.

O makyajını yapmakla meşguldü. "Sanmıyorum. Liam ondan hiç bahsetmedi."

Gelmesini istiyordum. En son onu dövme yaptırdığım gece görmüştüm. On bir gün önce.

"Ona neden bu kadar ilgilisin?"

"Bilmiyorum. İlgiliyim işte."

"İstersen Lee ile konuşurum. Sizi ayarlar."

"Sana olanları anlattım." dedim bıkkınca. "Gördüğüm en yabani insan. O gün benimle hiç konuşmadı ve hatta yüzüme bakma gereği bile duymadı."

"Evet, bazı erkekler öyledir. Ama bu tip erkeklerin mutlaka severek konuştukları bir konu vardır."

"Onun olduğunu sanmıyorum."

"Dene öyleyse. Seksten başlayabilirsin."

"Liam' la onu karıştırma."

Liam' ın adını duyduğunda çocuk gibi tuhaf sesler çıkardı ve bana dün gece yaptıkları seksi duymak istemediğim halde detaylıca anlattı. Elsa' nın hayatında mahremiyet yoktu. Bir şeyi anlattığında onunla birlikte yaşardınız.

Tamamen hazır olduğumda aynadan son kez kendime baktım. Birçok tarafı yırtıklarla dolu dar kot pantolonumun üzerine ince askıları olan kırmızı bir atlet giymiştim. Ayağımda kadife topuklu ayakkabılar vardı. Saçlarımı dağınık bir topuz şeklinde toplamış ve fazla abartılı olmayacak bir makyaj yapmıştım. İyi görünüyordum. Elsa ise bir tanrıçaydı... Esmer teninin üzerindeki ışıltı elbisesi ile güneş gibiydi ve umarım Liam onu gördüğünde yanımda seks yapmaya başlamazlardı. Benden çekineceklerini hiç sanmam.

Daha sonra Liam bizi arabasıyla almaya gelmişti. Bir aptal gibi onun da arabanın içinde olacağını umut etmem hayal kırıklığı ile sonuçlandığında kendime öfkelendim. Onu düşünmek istemiyordum fakat on bir gündür düşündüğüm tek şey oydu. Onun yüzü, onun tenime dokunuşu ve onun sesi. Aklımdan çıkmıyordu.

Arka koltukta yol boyunca onların birbirlerini yemesini ve elleriyle bedenlerine dokunmasını izlemek zorunda kalmıştım. Bundan çok daha kötüsü ise Red'e geldiğimizde oldu. Oradaki localardan birine oturur oturmaz birbirlerini yemeye başlayan Liam ve Elsa' ya sadece yarım saat boyunca sessiz kalarak katlanabildim. Yarım saatin sonunda ise bu daha iğrenç bir hal aldığında çantamı alarak ayağa kalktım ve bara doğru yürüdüm. Geceye bira ile başlamıştım fakat yeterli gelmemişti. Şu an daha sert bir içeceğe ihtiyacım vardı.

Bar taburelerinden birisine oturup devasa kaslara sahip klasik barmen görünüşlü adamdan bana bir kokteyl hazırlamasını istedim. Birkaç dakika içinde içkim hazır olduğunda önüme bıraktı.

"Dövmen iyi görünüyor." Sağ tarafa baktığımda şaşkınca açılan dudaklarımı salakça bir gülücük sarmıştı. Karşımdaydı. O duygusuz bakışları yine yüzüne hakim olsa da buradaydı, beni izliyordu.

"Evet, iyi görünüyor." dedim gereksiz bir heyecanla.

Dövmeme bir süre baktı ve sonra önüne dönerek viskisinden içti. Yine iyi görünüyordu. Bedenini saran lacivert bir gömlek giymiş ve kollarını dirseklerine kadar sıyırmıştı. Göğsüne kadar açık olan yakasından dövmeleri görünüyordu.

"Burada ne yapıyorsun?"

Sorumu umursamadı. "Neden arkadaşının yanında değilsin?"

"Çünkü senin arkadaşın onu bırakmıyor."

Viskisini bitirdiğinde az önce benimle ilgilenen barmenden bir tane daha istedi.

"Seni Liam mı çağırdı?"

"Zaten buralardaydım." dedi ve önüne bırakılan bardağı kavrayarak büyük yudumlar aldı.

Aniden gelen bir cesaretle -bu nasıl oldu bilmiyordum- "Dışarı çıkalım mı?" diye sordum.

Cevap vermeyip bardağındaki viskinin tamamını bitirdi ve başını gidelim der gibi salladıktan sonra Red' in o boğucu ortamını terk ettik. Dışarı çıktığımızda ellerini cebine soktu, beni tanımıyormuş gibi yürüdü. Ben de hemen peşinden gittim.

Red' in yan sokağına girdiğimizde tuğla duvara sırtını yasladı ve cebinden sigara paketini çıkardı. Kendisine bir tane almadan önce paketi bana doğru salladığında bir sigara aldım ve sonra uzattığı çakmak ile sigarayı ateşledim. Gözlerini ayırmadan beni izlemişti. Kendi sigarasını yakarken bile bakışlarını üzerimden çekmemişti. Bu biraz tuhaftı ve onu anlayabilmek benim açımdan gittikçe zorlaşıyordu.

"Kız arkadaşın var mı?" diye sordum merakla.

"Hayır."

"Ya?" Sigaramdan bir nefes çektim. "Kaç yaşındasın?"

"Yirmi beş."

"Ben de yirmi iki."

Cevap vermedi.

"Neden hiç konuşmuyorsun?"

Cevap vermedi. Ve ben de gözlerimi devirdim.

"İnsanlarla iletişim kurman gerekir."

"Gereksiz."

"Hayır, değil."

Yine cevap vermedi.

"Oturduğumuz locaya gelecek misin?"

"Hayır."

"Ama yeri çok güzel."

Sigarasından bir nefes daha çektiğinde bakışlarımı kaçırdım. "Konuşmak istemiyorsun sanırım." dedim sessizce. Sözcüklerim tekrar havada kaldığında devam ettim. "En iyisi içeri gireyim. Elsa beni merak eder."

"Arkadaşın seni umursamıyor."

"Teşekkürler." Bitmemiş sigaramdan son bir nefes daha çektikten sonra dalı yere attım ve ona hiçbir şey söylemeden Red' in içine geri döndüm.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
sleeping with ghost • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin