don't you feel

7.2K 407 153
                                    

Kapıyı açıp içeri girdiğimizde elindeki anahtarı yere fırlatıp ceketini nefretle üzerinden sıyırdı. Banyoya gidene dek kanlı tişörtünü de üzerinden çıkarmıştı.

Çantamı ve ceketimi askıya astıktan sonra onun peşinden ben de banyoya gittim ve kapının eşiğinde durarak ona baktım. Eklem bölgelerindeki kan izlerinden kurtulmak için elini suyun altına sokmuş bir şekilde bekliyordu. Ardından eğildi ve kaşından akan kanları da aynı umursamazlıkla yıkadı.

Burada ne işimin olduğunu bilmiyordum. Mutfağa gidip bir bardak su içtikten sonra salondaki koltuklara gitmiş ve çizmelerimi ayağımdan çıkararak uzanmıştım. Karşıdaki pencerenin ardındaki yağmuru görebiliyordum. Artık hep yağmur yağıyordu.

*

Orada kaç saat uyuduğumu bilmiyorum. Gözlerimi açtığımda pencere sekisinde oturmuş bir halde ot içerken görmüştüm onu. Beni izliyordu. Odayı aydınlatan tek şey pencereden içeriye gelen sokak lambasının sarı ışığıydı. Yağmur hala yağıyor.

"Saat kaç?"

"Üçe yaklaşıyor."

Yorgun bir inilti ile doğrulduğumda kazağımı başımdan çekip çıkardım. Aynı şeyi eteğim ve çorabım için de yaptıktan sonra atletimin altındaki sütyenimi de üzerimden sıyırmıştım.

Dirseklerimi dizlerime ellerimi yüzüme bastırırken neden böyle hasta gibi hissettiğimi anlamaya çalışıyordum. Başım ağrıyor ve midemdeki tuhaf bulantı çok rahatsız ediyordu.

Parmakları arasındaki ottan son bir nefes alıp söndürdükten sonra ayağa kalkıp bana doğru geldi ve önümde diz çökerek ellerimi yüzümden çekti.

"İyi misin?" Soğuk parmaklarını yanaklarıma bastırıp yüzümü kendisine doğru çevirdi. Önce kaşındaki kabuk tutmuş yaraya, sonra ise baygın bir şekilde beni izleyen gözlerine bakmıştım.

"Biraz başım ağrıyor."

Ayağa kalkıp gittikten saniyeler sonra elindeki bir bardak soğuk su ile birlikte geri döndü. Suyu içerken ellerini bacaklarımın üzerine yerleştirip okşamıştı.

"Evde yok ama şimdi gidip ağrı kesici alabilirim. Başka bir şey gerekiyor mu?"

"Gitme. Birazdan geçer." Elimdeki boş bardağı alarak arkadaki sehpaya bıraktı.

"Emin misin?"

Bir elini tekrar yanağıma değdirdiğinde eline yaslanarak gözlerimi kapattım.

"İyiyim."

Beni koltuğa uzandırıp kendisi de dizlerinin üzerinden kalktı ve koltuğun kenarına oturdu. Bir daha konuşmayacaktık muhtemelen. Her şey bu kadar, sessizliğimiz sürecekti.

Dakikalarca orada durup yüzümü okşadı. Teninin soğukluğu alev içindeki yanaklarıma iyi geliyordu ve bu çok ferahlatıcıydı. Bunun yanında dışarıdaki yağmurun sesi ise ninni gibiydi.

Bir şimşek çaktıktan sonra "Uyudun mu?" diye sordu.

Gözlerimi aralayıp ona baktığımda konuşmasını bekledim. Fakat bakışlarını kaçırarak kaşlarını çatınca düşünüyormuş gibi görünüyordu. Konuşacağını biliyordum. Ortam bunun için çok uygundu ve ben de onun için sabırla bekleyecektim.

"Ben," dedi zar zor. Yerdeki gözlerini yüzüme kaldırmayı başardı. "Elimden geleni yapıyorum. Neden uzaksın? Eğer hala o kaltak içinse-"

"O konuda sana inanıyorum."

Sustu. Dakikalarca bir şey söylemedi. Beklemeye devam ettim çünkü günlerdir bu anı bekliyordum.

"Sevgimi hissettiremiyor muyum?"

Ne diyeceğimi bilemedim. Öylesine bir kafa karışıklığının içine girmiştim ki... Çünkü onun en küçük bir hareketinde beni sevdiğini hissedebiliyordum. Dokunuşlarında ya da bir pankek pişirişinde ya da yediğim hamburgerimin içinde asla salata olmaması gerektiğini bildiğinde bile. Ama sözlere ihtiyaç duymuştum. Çünkü ben sözlere inanırdım.

"Ben sadece konuşmak istemiştim. Sohbet etmek. Tanıştığımız günden beri sadece ben konuşuyorum. Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Bir kez bile bana ne hissettiğini söylemedin. Suratını asıyorsun. Bazen yanımdayken mutsuz olduğunu düşünü-"

"Mutluyum."

"Öyleyse neden bunu bana göstermedin?"

"Winter." dedi gözlerini kapatarak. "Neden beni olduğum gibi kabul etmiyorsun?"

Yine aklımı karıştırırken kendimi suçlu hissetmekten alıkoyamıyordum. Elsa' nın sözleri yankılanıyordu zihnimde. Bir insanın kişiliği bu ise değiştiremezsiniz. Zayn seni seviyor Winter.

Cevap veremediğimde bana doğru eğilerek yanağımın üzerine dudaklarını değdirmişti.

"Sarıl bana." diye fısıldadı.

Altta kalan kollarımı sırtına sararken koltukta tamamen uzanır bir hale geldi. Bedenini bacaklarımın arasına yerleştirip ağırlığının çoğunu üzerime verecek şekilde üstümdeydi ve yüzünü yanağıma yaslamıştı.

"Lütfen." dedi sadece. Lütfenin altındaki tüm isteklerini duyabildiğimde yüzümü yana çevirerek aralıklı dudaklarına bir öpücük bırakmıştım.

fuck me

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

fuck me

sleeping with ghost • malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin